2. Bölüm

1317 Kelimeler
Keyifli okumalar MEHMET ÖZKAN Uçaktan ineli kaç saat olmuştu. Eve girdiğim gibi kendimi yatağa atmıştım. Üstümü değiştirecek halim yoktu. Komutanın kızıyla karşılaşmak benim sinirimi bozdu. Ama benim ayarlarımla oynamıştı. Gözleri ve dudakları çok çekici ve güzeldi. Onda anlamadığım farklı bir şey vardı. Üstelik karşı komşu olduğunu gördüm. Albayın bana sürekli ters davranışları da garipti. Klasik babaların kıskançlığı aniden telefona gelen mesajla şaşkınca bakıyordum. "Ailenin katilini öğrenmek ister misin?" Başımda bela eksik olmuyordu. Bu kimdi? Sürekli aynı şeyleri bana yazıyordu. İçime sıkıntı basmıştı. Telefonu kenara bırakıp gözlerimi kapatıp uyuduğum anda büyük bir gürültü kopmuştu. Yataktan sıçrayarak düşerken ne olduğunu anlamak için temkinli adımlarla çıkarak silahımı aldığım gibi dışarı fırladım. Karşı daireden Naz’ın korkuyla koşmasıyla peşinden gittim. "Hayır.. Hayırr.. Baba." Kurduğu cümle karşısında şoka girdim. Albayın aracı cayır cayır yanarken Naz’ın kolundan tutup çektim. Gözyaşları sicim sicim akarken babasının yanışını izlemek zorunda kalmıştı. Daha 10 yaşındayken yaşadıklarım aklıma gelmişti. Ailem aynı böyle cayır cayır yanmıştı. Naz'ın kolundan tutarken debeleniyordu. Gözyaşları üniformamı ıslattı. Sevdiğim kadının feryatları yüreğimi yakıyordu. Siren sesiyle kendime gelirken soğukkanlı olmaya çalışıyordu. Ve bunu çok iyi başarıyordu. Yangın söndürülmüş geriye kalan sadece küle dönmüş beden kalmıştı. Naz'ın karşısına geçip ne diyeceğimi bilemedim. Dudaklarımdan tek kelime çıkmıştı. "Acını anlıyorum." "Anlaman için aynısını yaşaman lazım." Söylediği cümle karşısında yüreğime kör ateş düşmüştü. Gözlerim dolarken canım yana yana o cümleyi kurdum. Derin vır nefes aldığımda ona baktım. "Yaşamadım mı, sanıyorsun? benim ailem de böyle havaya uçtu. Ben daha 10 yaşındayken gözlerimin önünde yandılar." Gözyaşları aktığında içinde ne kıyametler koptuğunu biliyordum. Çalan telefonla kendine gelirken elleri titredi. Ekranda Yazılan yazıya bakmıştı. Elinden alıp cevabı ben vermiştim. Annesinin hıçkırıkları kulağıma geldikçe içim paramparça olmuştu. Naz'ın annesi ve ablası fenalaşıp hastaneye kaldırılmıştı. "Annen ve ablan fenalaşmış hastanedeler. " Ablam.. Hamile annem de kalp hastası" Babasının yanmış cenazesini hastaneye götürdüler. Küle dönmüş bedenine baktığında gözlerim dolmuştu. Naz'ın kolundan tutup araca bindirdim. Hastane uzak olmadığı için çabuk varmıştık sekretere bakıp hangi odadan olduğunu öğrenmiştik merdivenden çıkarken odaya girdiğinde ablasına baktı. Sesi titrediğinde gözyaşları tekrar akmıştı. Çaresizlik içinde konuşmaya çalışıyordu. "Abla.. Kurtaramadım." "Babam gözümün önünde diri diri yanarken yetişemedim." Üç kadın bu hayatta tek başına kalmıştı. Annesinin elini tutup sarıldığım zaman bana baktı. Bakışları bana dönerken daha çok sarıldım. "Mehmet" dedi. "Aysu annem." Tekrar fenalaştığında hemşire sakinleştirici iğne yapmıştı. Ablasının bakışları bana dönerken gözleri doluydu. Ayakta durmakta zorluk çekiyordu. Onun da dinlenmesi için yatağa gitmesine yardım ettim. "Murat abinin haberi var mı?" Başını salladığında gözyaşları akıyordu. Derin bir nefes alırken cenaze işlemleri için odadan çıktım. İçim yanıyordu. Kim veya kimler böyle bir hain pusu kurmuştu. Naz yanıma geldiğinde kızarmış gözlerle bana bakıyordu. "Beni de timine alır mısın?" Bana sorduğu soruyla şaşkınca bakarken yutkundum. Güzelliği karşısında dilim tutulmuştu. Mehmet kendine gel şu durumda derin bir nefes aldığımda ayağa kalktım. Başımı ağır ağır salladığımda aklıma geleni sormak zorunda kalmıştım. " Hatırladığıma göre sen Hava Kuvvetlerinde değil miydin? " Evet ama ben senin timin de olmak istiyorum. Gözleri dolarken sandalyeye oturdu. Gözyaşları yanaklarına kaydığında bende yanına oturdum. Kafasını geriye yaslayıp anlatmaya başladı. Belki de bana anlatırsa acısı dinecekti. " Daha 9 yaşında başladım. Babama olan hayranlığım odasında üniforma giydiğinde merak ve heyecanla bakardım. Onun gideceğini biliyordum. Çoğu zaman doğum günüme gelemezdi. Ama babam sağ olsun yeter derdim. Geri dönüş yaptığında hediye alırdı. Lise döneminde gizlice harp okuluna başvuru yaptım. " Sustu. Sanki boğazında bir şey sıkışmış gibi bana bakıyordu. Elini sıkmaya başladığında sakin olması için elinden tuttum. Bana sarılınca kokusu burnuma geliyordu. " Ben.. Benim. "dedi. " Sakın kendini suçlama benim yaptığımı sen kendine yapma. " " Babamın sana nasıl eğitim verdiğini hatırlıyorum. "dedi. Kemal Albayın kimseye acıması olmazdı. Ama birimizin başına bir şey gelse önce o koşardı. O benim olmayan babamdı. " Timine alacak mısın? " " Peki madem istiyorsun zorlu eğitime hazır ol. " Naz’ın bakışları bana dönerken anlamazca baktım. Aniden ayağa kalktığında asker selamı vermişti. Gece karanlığı basarken onun gidip dinlenmesini söyledim. Eve gidecek takatim yoktu. Telefonuma gelen mesaja baktım. " Ailenin katili çok yakınında. " Bu mesajlarda benim sabrımı sınıyordu. Bunu atanı bir bulursam kemiklerini kıra kıra soracağım. Telefonu cebime koyup odaya girdiğimde Aysu anne bana bakıyordu. "Mehmet bana kocamın katilini bulacaksın." "Sözüm olsun bulup hesabını soracağım." "Kızım sana emanet benim zamanım belli değil." "Aysu anne." "Gözlerinde gördüm ona sevdalı olduğunu biliyorum." Ne diyeceğimi bilemedim. Çocukluktan beri ona sevdalıydım. Harp okulunu kazandıktan sonra görmedim. Yıllar sonra ilk burada gördüm. Bana onu unuttun mu? Diyerek sorsalar işk aşklar unutulur mu? Aysu annem uyumuştu. Ona anne diyorum çünkü ailemi kaybettikten sonra bana annelik etmişti. Yetimhanede kalmayayım diye yanına alıp büyüttü. Cenaze işlemleri biterken bu tuzağı kuranın peşine düşmüştüm. Elbet bir gün ortaya çıkacaktı. Telefon titrediğinde yeni bir mesaj daha gelmişti. Gerçekten kafayı yemek üzereyim. "Ailenin katilini asla bulamayacaksın." Yine aldırış etmedim. Mutlaka biri benimle oyun oynamanın derdindeydi. Tek amaçları beni kışkırtmaktı. Yarın öğleden sonra komutanın naaşı gömülecekti. Akşam 10 :00 olmuştu. Gözlerimden uyku akıyordu. Odadan çıktığımda Naz’ın koltukta uyuduğunu gördüm. Ceketimi üstüne örterken sıçrayarak uyandı. "Baba." "Uyu sen hadi." Yanına oturduğum zaman dizime uzanıp uyudu. Gözyaşları hala dinmedi. Bu acı nasıl dinebilir ki bende ailemi kaybettim. Acısını hala içimde yaşıyorum. Gözlerim kapanırken başımı geriye yasladım. Rüyamda ailemi gördüm. Annem, babam ve küçük kardeşim bana el sallıyordu. Sabaha karşı birinin beni dürtmesiyle gözümü açarken karşımda Yasemin duruyordu. Bana baktığında sesinde yorgunluk vardı. "Komutanım sizi bekliyorlar." "Kim bekliyor?" "Yarbay karargahta." Yavaşça kalkarken o da yerime oturdu. Hızlıca araca binip karargaha giderek toplantıya girmiştim. Operasyon için hazırlıklar başlandı. Saat öğlene doğru cenazeye yetiştim. Aysu annenin feryadı içimi yakıyordu. "Kemal.. Kemal bıraktın beni." Gözlerim dolarken Naz’ın çaresiz sesini duydum. En acısını o yaşamıştı. Çünkü patlama onun gözleri önünde olmuştu. "Baba sana yetişemedim ne olur Affet." Bugün gökyüzü bile yas tutuyordu. Hafiften yağmur yağmaya başladı. O da bizim gibi ağlıyordu. "Baba ben kime sarılayım sen olmadan nasıl ayakta durayım." "Kemal'im beni yarım bıraktın." Tabutun üstünde al bayrak serilmiş sanki onu sarmalıyordu. Gözyaşlarım akarken bir an zaman durmuştu. Sadece fısıldadım. "Emanetine sahip çıkacağım." Tabutu taşımak için askerler öne geçmişti. Gözlerimin önünde onunla olan anılarım canlandı. Sen benim olmayan babamdın. Gökyüzü kapkara olmuş öyle bir şimşek çakıyordu ki insanlar korkuyla bakıyordu. Yağmur şiddetlenmişti. Küreği elime alıp ilk toprağını atmıştım. Bir kaç sonra bu olanlar unutulacaktı. Herkes hayatına devam edecekti. "Ahhh" Duyduğum kadın çığlıklarıyla arkama baktım. Naz'ın ablası bağırıyordu. Naz korkuyla yanına giderken elimdeki yüreği bırakıp fırladım. Acıdan hareket edemiyordu. "Beb-Bebeğim." Zeynep ablayı kucağıma alırken Aysu anne hemen araca binmişti. Naz'ın da gelmesiyle hemen hastaneye yola çıktım. Naz'ın endişeli sesi kulağıma geliyordu. "Mehmet hızlı sür. " Naz korkuyorum bebeğim. " " Korkma abla hiçbir şey olmayacak " Naz onun elini tutup sakinleştirmeye çalıştı. Hastane önünde durunca araçtan indiğim gibi kucağıma alıp içeri koştuğumda bağırdım. " Doktor çağırın doktor. " Hemşire sedye getirdiğinde doktor da koşarak gelmişti. Acilen müdahale odasına koydular. Naz'ın çaresiz ve yorgun bakışları bana dönerken gözyaşları akıyordu. Aysu anne dua ederken yanına geçip oturdum. "Murat abiye haber verdiniz mi?" Sorduğum soruyla Naz telefonu alıp onu aramıştı. Doktorun çıkmasıyla ona bakıyordum. Derin bir nefes çekerek bize bakıyordu. "Kanamayı durduk bebeğin durumu iyi." Onun verdiği haberle derin bir nefes almıştık Naz odaya girdiğinde gözyaşları akıyordu. Ablasına sarılırken uzakta kalmayı tercih ettim. Yarım saat olmuştu. Bahçeye çıktığımda gelen araca bakıyordum. "Mehmet." Murat abi endişeyle bakıyordu. Gözleri kızarmıştı. Sıkıca sarılıp onu eşinin yanına götürdüm. Telefonum titriyordu. Kulağıma götürüp dışarı çıktım. Naz'ın bakışları bana döndü. "Bir şey mi, oldu?" "Acilen gitmem gerekiyor." Başını salladığında hemen araca binerken telefonu alıp Çiğdeme ulaştım. Timin hazır olmasını istedim. Operasyon detaylarını aldığımda karargah önünde durunca koşarak hazırlanmak için içeri girdim. Tim beni beklerken hazırlanıp helikopter alanına geldiğimizde Yarbay bize bakıyordu. "Komutanızın intikamını almadan gelmeyin." "Emredersiniz komutanım." Helikoptere bindikten sonra operasyona doğru yola çıkmıştım. Naz'ın numarasına kısa mesaj attım. "Operasyona çıkıyorum dönünce uğrarım. " Kendine dikkat et. " Bekle beni sevdiğim yavaştan kalbinin içine girip seni kendime aşık edeceğim. Telefonu cebime koyduğum sırada pilotun sesini duydum. " Komutanım bize doğru gelen füze var. " Sesin gelmesiyle camdan bakmamla helikopterin düşmesi bir olmuştu. Helikopter yere çakılmıştı. Herkes bir tarafa doğru dağılmıştı. Gözlerim kararıyordu. Sonsuz karanlık beni içine çekerken direnmeye çalıştım ama olmadı... Bölüm sonu
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE