8.BÖLÜM

1189 Kelimeler
Birkaç gün sonra mahallede hafif güneşli bir hava vardı. Beton kaldırımlar gece serinliğini bırakmış, yavaş yavaş ısınıyordu. Kuşların sesi vardı ama Elif için bütün bunlar sessizlikti; sadece görüntüler, sadece hareketler… Dünyanın sesi yoktu ama dünyanın rengi vardı. O sabah kapı çalındığında Meryem, dikiş makinesinin başındaydı. Kapıyı açınca karşısında Ayhan’ı buldu her zamanki güler yüzü, biraz uykulu bakışlarıyla. “Günaydın abla,” dedi geniş bir enerjiyi yüzüne yerleştirerek. Meryem başıyla selam verdi, kapıyı biraz açarak içeri buyur etti. Elif salonda oturuyordu; elinde kitabı, dizleri birleştirilmiş, sessizce okurken, göz ucuyla kapı girişine baktı Ayhan'ı görünce başını kaldırdı. Ayhan’ın yüzü ışıldadı onu görünce. “Ben geldim güzel kardeşim!” diye büyük büyük dudak hareketleriyle söyledi. Elif dudaklarını okumaya çalıştı, anlaması birkaç saniye sürdü, sonra yüzü aydınlandı. Ayhan’ın varlığı onu rahatlatıyordu; çünkü onunla konuşurken arada engeller yokmuş gibi davranıyordu, gözlerinde herhamgi bir acıma yoktu. Normal davranıyordu. Ayhan, Elif’in yanına çöktü. “Hazır mısın? Mahalleyi gezdirecektim ya sana. Hadi çıkalım.” Elif başını salladı. Meryem kızına bakıp gülümsedi, Ayhan’ın bu ilgisine minnettardı. “Dikkat et olur mu oğlum,” dedi. Ayhan “Hiç merak etme abla” der gibi elini kaldırıp güven verdi. Dışarı çıktıklarında hava daha ısınmamıştı ama ortalık dolmaya başlamıştı. Mahallenin yaşlı kadınları kapı önlerine sandalyelerini koymuş, sabah dedikoduları eşliğinde örgülerini ellerine almışlardı. Çocuklar okuldan yeni dönmüş gibi sokak aralarında koşuyordu. Ayhan, Elif’in adımlarına uyum sağladı, çok hızlı yürümüyordu. Elif hızlı adımlara uyumda zorlanabiliyordu. Ayhan konuşurken dudaklarını abartılı şekilde hareket ettiriyordu o kadar ki yanından geçen iki kadın dönüp bakmıştı. “Bak şimdi…” diye başladı Ayhan, geniş bir kol hareketiyle apartmanın yanındaki bakkalı göstererek. “Burası Hüsnü amcanın dükkânı. Sakın yüzündeki ifadeye aldanma, aslında iyi adamdır. Ama herkese çemkirir.” Elif dudaklarını okuyup güldü hafifçe. Ayhan bunu görünce daha da coştu. “Gerçekten bak, herkes diyor ki ‘huysuz ihtiyar’, ama var ya bence gayet tatlı biri. Ha… sevgilisi falan olduğunu düşünüyorum. Ama kimseye söyleme tamam mı?” Elif şaşkınca gözlerini açtı. Ayhan bu tepkiye kahkaha attı. “Yok kızım yok! Vallahi sallıyorum şu an. Ama olursa şaşırmam.” Elif başını iki yana sallayıp güldü. İçinden, Seni anlamak hiç kolay değil Ayhan, diye geçirdi. Ama bu zorluk bile güzeldi; çünkü o, Elif’le konuşurken hiç eksiltmiyor, hiçbir kelimeyi geri almıyordu. Mahallenin başka köşesine geçtiler. Ayhan ara sıra duruyor, Elif’in yüzüne bakıp onu karşısında eksik hissettirmemek için netçe konuşuyordu. “Şu ev var ya…” dedi duvarı göstererek, “Burada bir teyze oturuyor. Doksan yaşında ama hâlâ gençlere taş çıkarır. Geçen gün beni kovdu.” Elif kaşlarını kaldırdı. Ayhan ellerini iki yana açtı, abartılı bir dramatik ifade takındı. “Evet evet! Kapıyı çaldım, su isteyecektim. Beni görünce ‘senin gibi delikanlılar kapıma gelmesin!’ dedi. Ben daha ne olduğunu anlamadan kapıyı yüzüme kapadı.” Elif kahkaha atmıyordu ama omuzlarından yukarı doğru yayılan o sessiz gülme hareketi çok netti. Ayhan da gülümseyip onu izledi. Elif’in gülmesi sessiz ama çok gösterişliydi; gözleri ışıldıyordu. İçinden geçirdi: İyi ki gelmişsin buraya. Bu kızın yüzü hep böyle gülsün… Sonra toparlanıp yol göstermeye devam etti. Mahalle biraz daha kalabalıklaşmıştı. Çocuklar bisiklet sürüyor, kadınlar balkonlardan birbirine sesleniyor, uzaktan bir simitçinin el arabası ilerliyordu. Elif hepsini sessiz bir film izliyormuş gibi gözlüyordu. Ayhan fark etti bunu. Onun sessizliğinin nasıl bir dünya olduğunu tam anlayamasa da merak ediyordu. “Şimdi…” dedi başını eğerek, “Biraz daha ileride park var. Oraya gidiyoruz. Seninle konuşacak şeylerim var.” Elif başını yana eğdi, biraz meraklandı. Ayhan gülümsedi. “Korkma kız sadece sohbet edeceğiz kaçırmayacağım seni.” Park küçük ama güzeldi. Banklar ağaçların gölgesine yayılmıştı. Birkaç çocuk salıncakta sallanıyor, yaşlı bir amca spor aletlerini yanlış biçimde kullanıyordu. Ayhan ve Elif boş bir banka oturdular. Ayhan derin bir nefes aldı. Sonra konuşmaya başladı; dudaklarını yavaş ve belirgin hareket ettirerek. “Elif… Bir şey diyeceğim. Sen buraya geleli biraz oldu ama… Mahalledekilerin bazıları saçma sapan şeyler konuşuyor.” Elif kaşlarını çattı. Ayhan elini kaldırıp “panik yok” anlamında salladı. “Söylenen şeyler seni alakadar etmiyor. Ama bil istedim. İnsanlar cahil işte. Seni anlamıyorlar.” Elif bakışlarını yere indirdi.Kendi dünyası bir anda daralmıştı sanki. Bunu hep biliyordu ama duymak başka bir şeydi. Ayhan onun bu halini görünce dizlerini hafifçe birbirine vurup düz durdu. “Bak,” dedi. “Sakın utanma, sakın eksik hissederek yaşama. Senin eksik tarafın yok. Eksik olan onlar.” Elif başını kaldırdı. Ayhan’ın dudaklarını okudu, sözlerin ağırlığı yüzünden yutkundu. Onun bu kadar korumacı olması… iyi geliyordu. Anlam veremiyordu aslında ama annesinin onlara her şeyi anlattığını tahmin ederek bu anne ve oğlunun yaklaşımını sıcak samimi buluyordu. Ayhan devam etti “Sen konuşamıyorsun diye, duyamıyorsun diye… seni aciz zanneden gerizekâlılar var bu mahallede. Ama ben seni bir iki defa görmememe biliyorum ki… sen birçoğundan daha güçlü bir kızsın.” Elif kaşlarını indirip minik bir tebessüm verdi. Ayhan bu tepkiye karşılık hemen elini çırpar gibi yaptı. “Aferin! Öyle gül işte. Çünkü haksızlar. Çok haksızlar.” Sonra hafifçe yana kayıp onun yüzünü tam görebileceği şekilde döndü. “Annen ilk bu mahalleye geldiğinde çok yalnızdı elif. Gözlerinde hep bir hüzn bir özlem vardı. Şimdi bakıyorum meryem ablaya gözlerinde sadece mutluluk var.” Elif bir an durdu. Annesini düşündü, ilk geldiği anı ve sonrasını. Gerçekten de annesi mutluydu, sürekli etrafında dolaşıyor ve bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. Elif'in annesinin bu hali aklına gelinde dudakları usulca yukarıya kıvrıldı. Ayhan dikkatle onu izliyordu. Dudağında ki usul gülümsemeyi görünce devam etti. "Yabancı hissedebilirsin. Annen az çok anlattı bir bir şeyler ama sakın sana davranışlarımı acıma olarak görme. Ben seni sandığından daha çok tanıyorum. Meryem abla hep seni anlattı bize. Bana ve Yusuf'a. Bir nevi yanımızda gibiydin hep." Ayhan’ın sözleri Elif’in içine ağır ama sıcak bir şekilde oturdu. Yan yana oturdukları bankta, rüzgâr Elif’in saçının ince bir tutamını yana savurdu. O tutam, yanağına değdiğinde başını hafifçe salladı; annesinin o bahsettiği “utanma, sıkışma, yabancı hissetme” hâli bir anlığına geri geldi ama Ayhan’ın yüzündeki o rahat tavır hemen söndürdü. Ayhan omuzlarını gevşetti, biraz daha rahatladı. “ Bir şey olur bir gel hemen. Ben varım burada,” dedi. “Annen var. Ayşe teyzen var. Sen yalnız değilsin.” Bu cümlede Elif gözlerini kaçırdı. Bankın metal korkuluğuna dokundu, parmak uçlarıyla yüzeyi yokladı; duyamadığı dünyanın titreşimlerini oradan alırmış gibiydi. Ayhan onu izlerken içinden hızla geçen düşünceleri susturamadı: Keşke Meryem ablanın anlattıklarını Yusuf da dinleseydi. Bu kızın ne kadar özel olduğunu… ne kadar hassas olduğunu… O öküz hâlâ anlamadı tabii. Derin bir iç çekti. “Ya,” dedi birden, “bak şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama ciddiye alma, tamam mı?” Elif kaşlarını kaldırdı, dikkatle izledi. Ayhan dudaklarını iyice belirginleştirerek konuştu: “Bu mahallede seni tanımadan bir şey söyleyen olursa…hemen gel bana söyle.” Elif’in gözleri büyüdü, ardından istemsizce güldü. Ayhan onun tepkisine kahkaha attı. “Ciddiyim ha. Bacaklarını ısırırım hepsinin.” Elif başını iki yana salladı. Hem komik hem rahatlatıcı bir insan, diye düşündü. Ayhan bir süre onu izledi, ardından “Hadi kız kalkalım hava soğuk olacak gibi.” dedi. Elif onu onaylayarak yerinden yavaşça kalktı tam yürüyeceklerdi ki. Elif kolundan çekildi ve yüzüne sert bir tokat hissetti. Ne olduğunu anlamadan karşısında ki kıza bakıyordu. Eli yanağında donmuş vaziyete bakakalmıştı kıza. Ayhan aralarına girmemiş olsaydı o kız daha da vuracak gibiydi. Ne olmuştu, bu kız kimdi bilmiyordu. Tek düşüncesi burada da huzur bulamayacak oluşuydu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE