9. BÖLÜM ( BİR YUDUM KAHVE)

421 Kelimeler
İzmir’in solgun Kasım sabahlarından biriydi. Gökyüzü gri, rüzgâr inatçıydı. Beste, elinde telefonuyla odasında volta atarken annesinin sesiyle irkildi. “Ne düşünüyorsun bu kadar, kızım?” Beste gözlerini kaçırarak cevapladı: “Bir şey yok, anne. Sadece... Murat’la konuşmam gerekiyor galiba.” Annesi bir süre sustu, sonra sordu: “Neden aramıyorsun o zaman?” Beste, yanıt vermedi. İçindeki gurur, belirsizlikten daha ağır geliyordu. Ancak birkaç saat sonra kararını verdi. Salona gitti, Murat’ın annesinin numarasını telefonundan buldu ve aradı. Telefonda kısa bir sessizlik oldu, sonra karşıdan tanıdık, yumuşak bir ses geldi: “Beste kızım? Hayırdır?” “Merhaba teyze. Rahatsız etmiyorumdur umarım… Sadece Murat’ın numarasını rica edecektim. Konuşmam gereken bir şey var.” Kadın bir an duraksadı. “Tabii canım. Not al, söylüyorum.” --- Beste, mesajı kısa ve nazik tuttu: > Merhaba Murat, ben Beste. Seninle bir kahve içip konuşmak istiyorum. Cumartesi günü vakit ayırabilir misin? Yanıt birkaç dakika içinde geldi: > Merhaba Beste. Tabii, olur. Cumartesi öğleden sonra olur mu? > Olur. Alsancak’ta o küçük kafe vardı ya, Yakamoz. Orada saat 3’te. > Anlaştık. --- Cumartesi öğleden sonra. İzmir’in sakinleştiği, insanların telaşsız adımlar attığı saatlerdi. Kafenin içi sıcak ve kalabalıktı ama onlar pencere kenarındaki sessiz masada oturuyordu. Beste, Murat’a dikkatle baktı. Gözlerinin altı hafif morarmıştı, belli ki uykusuzdu. “Nasılsın?” diye sordu. “İyiyim sayılır. Babamın durumu biraz… zorlayıcı.” diye yanıtladı Murat. “Sen?” “Ben de iyiyim. Sadece... sanırım biz biraz koptuk,” dedi Beste, gözlerini kaçırarak. Murat başını salladı. “Evet, haklısın. Ama hayat öyle şeyler getirdi ki...” Sohbet, ilk birkaç dakika mesafeli ilerledi ama sonra çocukluk anıları, üniversite hayatı, ailelerin hal hatırı derken zaman yumuşamaya başladı. Beste’nin gülümsemesi yüzünü aydınlatmıştı. Tam o sırada Murat’ın telefonu çaldı. Telefon ekranı yukarı dönüktü. Beste istemeden de olsa baktı. Ekranda “Sevgilim” yazıyordu. Murat telefonu açmadan önce Beste’nin donakaldığını fark etti. “Sevgilin mi var?” dedi Beste, boğazı düğüm düğüm. Murat duraksamadı. Gözlerini kaçırmadan, sakince: “Evet,” dedi. Beste’nin yüz ifadesi değişti. Gözleri, cevabı beklemese de duymaktan kaçamadığı bir gerçeği yutmaya çalışıyordu. Başını hafifçe salladı. “Anladım.” Murat telefonu açmadı. Ekranı kapattı. Sessizlik birkaç saniyeliğine ağırlaştı. “Leyla,” dedi sonra. “Adı Leyla.” Beste gülümsedi, ama o gülümsemenin içinde ince bir sızı vardı. “Mutlu olmanı isterim,” dedi. --- Kahveler bitmişti. Sohbetin tonu artık eskisi gibi değildi. Murat teşekkür etti geldiği için. Beste sadece başını salladı. Kafeden çıktıklarında gökyüzü hâlâ griydi. Ama bu kez sadece bulutlardan değil; içlerinden geçen, söylenmeyen onca şeyden dolayı da karanlıktı. İkisi de biliyordu. Bu, bir dönüm noktasıydı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE