SEÇİM-2

1414 Kelimeler
SABUHA KALENDER BACILAR BİRLİĞİ KIDEMLİ GÜVENLİK SUBAYI İnsanlar hayatları için mücadele verirken eğer yaptıkları işten ya da yaşadıkları ortamdan memnun değillerse bu mücadele zorlu bir eziyete dönüşür. Ben hayatın mücadelesinde hiç bir zaman pişmanlık duymayanlardandım. Çiftçi bir ailede, kadın olarak dünyaya gelmek bir yana beni anlayan bir ailede doğmak gibi de büyük bir şansa sahiptim. Yaşadığımız zaman diliminde eğer çiftçi iseniz çok çocuğunuz olması bir avantajdır. Zira devlet üretimi desteklemek adına her çiftçiye kendileri ile birlikte çiftçilik yapmak isteyen çocuklarının sayısı kadar işlemeye uygun arazi verir. Babam da annem ile birlikte tam beş çocuk yaparak bu üretim halkasında yer alanlardandı. Ama beşimiz arasından sadece üçü çiftçilik yaparken abim ve ben farklı yollar seçmiştik. İkimizinde içinde yatan savaşçı daha çocuk yaşlarda kendini belli ettiği için öğretmenlerimizin ve danışmanlarımızında desteği ile askeri eğitime yönelmiştik. Toplumumuz geçen yüz yıl boyunca kabul ettiği ırkın bize sunduğu genetik bilgilerinden yararlanarak hem bedensel hem de zihinsel olarak gelişmişti. Standart olarak belirlenen insan boyu kadınlar için en az 175 cm iken erkekler için 192 cm idi. Ben ise bu standartların üzerinde olan ve ergenliğimde ulaştığım 190 boyumla dikkat çeken nadir kadınlardandım. Bu boyumun ve severek katıldığım savaş taktikleri derslerinin etkisiyle güçlü bir bedene sahip olmuştum. Ancak yine genetik yapımızın getirisi olarak kas yapısı kadınlarda abartı bir şekil bozukluğu yaratmıyordu. İlk görev yerim Hatay bölgesine dahil olan sınır karakollarından biriydi. Ben burada gösterdiğim aktif faaliyetler ile kendimi ispatlayarak ileri görev ekibine yer alabilmiştim. Ardı ardına gelen zorlu görevlerdeki başarılarım zaman içerisinde hayalini kurduğum dünya dışı görevlere referans olmuş ve sonunda yeni hayata geçirilen Ata-1 uzay gemisine başvurumda bana şans getirmişti. Şimdi ise Ankara'nın büyük araştırma binasında yapılacak mülakat için beklerken kalbim göğsümden çıkacak gibi atıyordu. Bu görevde bir ekip içinde yer almak yerine bireysel güvenlik ekibinde olmak benim arzumdu. Zira bireysel ekipler bire bir araştırmacıların yanında yer alarak gidilen gezegenlerde onlarla ilk yüzeye inenlerdendi. Belki bir bilim insanı olamamıştım ama bilimle ilgili bir projede olabilme şansım vardı. Proje merkezi Ankara'yı gören tepe bir mevkide yer alan büyük bir yapıydı. Mülakatın yapılacağı yer girdiğim binanın sol kanadında ince uzun koridorlarla ayrılan birimlerden en uç kısımda bulunuyordu. Gelecek diğer adayların da kabul edileceği salonun önünde yerimi alırken heyecandan ayakta dönüp duruyordum. Bu arada duyduğum tok ve babacan ses ile yana döndüğümde ileri görevlerde birlikte çalışma onuruna sahip olduğum büyüğüm ile karşılaştım. " Ne bu heyecan Sabuha hatun. Sakinleş biraz." Gülümseyerek gelen kıdemli yüzbaşı Mehmet Güvener'e selam verdiğimde o da saygı ile elini göğsüne yerleştirip selamımı aldı. Mehmet yüzbaşı güler yüzü ve babacan tavırları ile tanınan değerli bir subaydı. Uzun yıllar Mars kolonisinde güvenlik biriminin başında yer almış , deneyimli ve sakin yapılı bir adamdı. Ama bu onun zayıf noktası değil aslında ona güç katan bir özellikti. Mehmet yüzbaşı askerlerini motive etmekte usta , bulunduğu zor şartlardan gözlem yeteneği sayesinde kolaylıkla kurtulabilen kıvrak zekalı bir adamdı. Hiç evlenmemiş, kendini işine adamış, güçlü bir subaydı. " Yüzbaşım, sakinleş demek kolay bir de bunu kalbime anlat istersen." Sözlerimle gür bir kahkaha patlatan yüzbaşı elini omzuma atıp hafifçe vurarak: " İlahi Sabuha hatun, görücüye çıkmış kızlar gibisin. Merak etme senden iyisini bulacaklarına inanmıyorum, biraz kendine güven yahu." dediğinde yüzümde bir gülümseme oluştu. Biz konuşurken koridorun ucunda beliren beden ile gerildim. Zira karşıdan gelen Kalis ırkına mensup bir dişiydi. Uzun boyu, bordoya çalan esmer teni, yüzünün iki yanındaki dikenli çıkıntıları, uzun saçları ile dik duruşu onun asil bir aileden geldiğini gösteriyordu. Kalisler duruşları ve yüzlerinin kenarındaki çıkıntıları ile ailelerini temsil eden bir ırktı. Hem erkekleri hem de kadınları savaşçı olan sert, dik başlı, yorulmayan ama mantıklı bir ırktı. Benim sessizliğim ile Mehmet yüzbaşı da başını geriye çevirip gelene baktı. Tepkisine bakmak için yüzüne bakışlarımı çevirdiğimde sakin bir tebessümle karşılaştım. Kadın yanımıza gelip başı ile bize selam verdiğinde Mehmet yüzbaşı yumuşak bir sesle : "Kavira, büyük savaşçı sen de mi bu görevde gönüllüsün." dedi. Birbirlerini tanıdıkları Kavira isimli Kalis'in sakin ifadesinden de anlaşılıyordu. " Mehmet yüzbaşı, sizin gibi güçlü savaşçı ile çalışmak onur." " O onur bana ait Kavira semiy. Sizin gibi değerli ve asil bir semiy ile tekrar göreve çıkmayı heyecanla bekliyorum." Kavira gülümseyip selam verdikten sonra bana dönerek: " Kavira İnouri semiy. Ya siz kimsiniz savaşçı?" dediğinde hafif öksürüp boğazımı temizledim. Gerilmiştim çünkü semiy , Kalis ırkında üst düzey askerlere verilen bir rütbeydi. " Kıdemli subay Sabuha Kalender. Sizi tanımak benim için onurdur." Biz tanışırken koridorda sesler yükselmeye başladı. Üçümüzün de bakışları geriye döndüğünde gelen bir grup Kıdemli akıncı ile duraksadım. Sanıyorum seçmelerin son kişileri de gelmişti. Ancak onlar arasında en dikkat çekici olanı ismi kahramanlıkları kadar disiplini ile de anılan yüzbaşı Şahin Göktürk'tü. Onlar yanımıza ulaştığında yanımızdaki kapının açılma sesi konuşmaların son bulmasına neden oldu. Kapıdan dik duruşu ile Damla hanzade çıktığında hepimiz esas duruşa geçtik. Damla hanzade yüzünden eksik etmediği gülüşü ile aramıza geldi ve herkese bir defa baktıktan sonra: " Sanıyorum herkes tamam . Öncelikle Sabuha bacı ile başlayacağız. Lütfen beni takip edin." Mehmet yüzbaşıya baktığımda gözlerini açıp kapayarak bana güven verirken Kavira semiy başı ile selam verdi. Çok beklemeden Damla hanzadenin arkasından içeri girdim. Büyük bir salon ve ortada yarım ay şeklinde bir masa beni karşılamıştı. Masada bu görevin baş kahramanları beyzade ve hanzadeler ile Yıldırım ve Elif komutan sıralanmıştı. Masanın en ucunda ise Selim komutan sakin bir şekilde oturuyordu. Karşılarına geçip hepsini görebilecek bir yerde durdum. Damla hanzade yerine oturdu ve gülümseyerek söze girdi. " Öncelikle hoş geldiniz Sabuha bacı. Siciliniz ve kişisel bilgileriniz zaten önümüzde duruyor, bu nedenle çok uzatmadan size benim için en önemli soruyu sorarak başlamak istiyorum. Neden bu görevde yer almak istiyorsunuz?" Yerimde dikleşip derin bir nefes alarak kelimelerimi sıraya sokmaya çalıştım. Ardından bakışlarımı direkt Damla hanzadeye yöneltip: " Hanzadem öncelikle teşekkür ederim. Burada olmak benim içim büyük bir onur. Sorunuza gelince öyle süslü kelimeler ile aram pek yoktur diyebileceğim tek şey merak. Yeni yerler yeni türler görmeye duyduğum merak diyebilirim." dediğimde gülümsedi. Gülüşü sade ve aydınlıktı ama ne düşündüğünü anlamamı sağlayacak ipuçlarından uzak olan bu gülümseme gerilmeme neden olmuştu. Bu arada Yıldırım komutanın sesi ile düşüncelerim dağıldı. " Sabuha bacı, bilmelisin ki bu görev yan gelip yatabileceğin basit bir seyahat değil. Sonunda eve dönememe ihtimali de var. Her şeye hazırlıklı mısın?" " Evet komutanım. Zaten asker olduğumuz gün getirdiği tehlikeli sonuçları da kabul etmiyor muyuz? " Yıldırım komutan beni başı ile onaylarken Damla hanzade: " Çok teşekkür ederiz Sabuha bacı. Biz sizi bilgilendireceğiz.Mehmet yüzbaşıyı gönderir misiniz?" dediğinde içime bir öküz oturdu. Sadece 10 dakika ve basit iki soru, kabul edilmediğimi anlamam hiç de zor değildi. Selam verip odadan çıktım ve Mehmet yüzbaşının meraklı bakışları ile karşılaştım. Dudaklarımı büküp başımı sağa yatırdım. " Seni çağırıyorlar yüzbaşım." dediğimde " Beni bekle bacım" diyerek omzumu sıktı ve içeri geçti. Ben de Kavira semiyin yanındaki sıralardan birine oturdum. Semiyin sakin sesi ile başımı çevirdiğimde sesi gibi ifadesiz yüzü ile karşılaştım. " Sonucu bilmiyorsun, hemen ... nasıl denir yüzün bozulmasın." Bu arada odanın kapısı açıldı ve daha on dakika önce içeri giren Mehmet yüzbaşı yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesi ile dışarı çıktı. O kapıdan çıkınca arkasından kızıl saçlı hanzade belirmişti. Kızıl saçlı kadın sakince ve gülümseyerek yanımıza geldiğinde ben de semiy de ayağa kalktık. Kadın ikimize birden selam verdikten sonra yüzünde zarif gülümsemesi ile semiye dönerek: " Beni kırmayıp teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim Kavira." dediğinde semiy hafifçe tebessüm etti. " Biz çok yaşadık sorun ama sen kardeşimi gördün. Anladım biz aileyiz ve yanında olmalıyım." Aralarındaki diyaloğu izlerken ki şaşkınlığım az önceki hüznümü alıp gitmişti. Bu kadının semiy ile ilişkisini düşünürken kadının semiye hitaben söyledikleri günün ikinci şokunu yaşamamı sağladı. " Annelerimiz ayrı olsa da biz kardeşiz. Tabi ki yardım edebiliyorsam elimden geleni yapmalıydım. Bu arada buraya gelmene gerek yoktu, zaten elçilikteki mülakata katılmıştın." Kardeş, o zaman taşlar yerine oturdu bu kızıl kadın Pakize hanzadeydi. Onunla ilgili bilgim vardı. Kendisi Kalis halkı ile yapılan ittifakın mimarı ve Kalis teki Türk büyük elçisi Pelin hatunun kızıydı. Bu arada Mehmet yüzbaşım araya girerek . " Hanzadem Sabuha bacım mülakattan elendiğini düşündü. Acaba mülakatı kısa olanlar eleniyor mu? Gerçi ben de anca on dakika kaldım ama." Pakize hanzade bana bakarak hafif bir şekilde kıkırdadı. " Bu mülakat sadece sizlerin burada bulunma amacınızı ölçmek adına yapılıyor. İnsanları gözlemleyerek göreve karşı isteklerini ve onları bekleyen belirsizliğe karşı tutumlarını test ediyoruz. Sabuha bacının heyecanı, tutkusu zaten mülakatı geçmesi için yeterliydi." Pakize hanzadenin sözü ile içime dolan heyecan yüzüme kocaman bir gülüş olarak yerleşti. Mehmet yüzbaşı kaşlarını kaldırıp " Ben sana demiştim" bakışı yaptıktan sonra: " E o zaman bunu kutlayalım. Meydanda Davut ustanın beyrancısı var, birlikte gidelim mi? Zira çok açım." dediğinde semiy bile gülümsedi. Geçmiştim , hayallerime bir adım daha yaklaşmıştım. Artık Ata-1 gemisinde güvenlik subayıydım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE