Bölüm: 2

1261 Kelimeler
Bir dakika. Yanındaki annem mi? "Bora bey hanımefendi sizinle gö-" Ada konuşurken sözünü kesip ayağa kalktım. "Ne işin var senin burada?" Diye diklendim karşımda duran anneme. "Oğlum dur beni bı dinle" o kadın konuşurken ben Ada'ya dönüp sinirle baktım. Korkmuştu. "Bana niye haber vermiyorsun Ada. Birisi gelmeden önce bana ulaşıp haber vereceksin, görevin ne senin burada!" Diye bağırdığım da yutkundu. "Bora bey... ben söylediğim ama dinlemedi. Müsait olmadığınızı dile getirsem de hızla sizin yanınıza gelince koşarak yetişmeye çalıştım ama sizinle acil konuşmak istediği için birşey yapamadım. Özür dilerim" başını eğerek konuşuyordu. "Çık dışarı!" Ben her ne kadar çık desem o anneme bakıp "birşey içer miydiniz?" diye sorunca daha da sinirlendim. "Ada çık dedim sana!" Bağırınca kafasını hızla sallanıp odadan çıktı. "Ne istiyorsun benden. Ne oldu yine paraya mı sıkıştın? Söyle ne kadar istiyorsan vereyim, sonra da defol git buradan. Bı daha da karşıma çıkma" Tek nefesle konuştuğum da o kadın ağlayarak bana sarılmaya çalıştı. Ama sadece çalıştı. Kendimi geriye çekip masama geçtim. "Geç otur" diyince başını bi sağa bı sola salladı. "Oturmayacağım. Seninle buraya bı şey konuşmaya geldim. Şirketi satacağını öğrendim oğlum, yapma. Burası babandan sana kalan tek miras. Burayı satarak hayatını mahvetme oğlum." dedi sinirle bı kahaha attım. "Ne zamandan beri oğlunu düşünür oldun. Zekiye Hanım. Buraya gelme sebebin bu mu sadece gerçekten. Bak kendinde söylüyorsun, babam burayı bana bıraktı bana. Bırak da şirketi satıp satmayacağıma ben karar vereyim. "Hayır!" diye bağırdı. "Satamazsın Bora. Elinde bı işin olmazsa bende parasız kalırım. Senin bana karşı olan nefretin yüzünden benim kalacak yerim yok, cüzdanım da beş kuruş param yok. Emin şu sefil halimle bile burayı satmana asla izin vermeyeceğim, böyle bir şey asla olmayacak duydun mu beni? Asla!" Diye bağırınca hızla ayaklanıp kolunu sıkıca tuttum. "Senin gibi bı katile hâlâ para vermeye çalışıyorsam bana kurban ol. Sen benden babamı aldın, Zekiye Hanım. Ama bu senin niye umurunda olsun ki tek derdin para. Utanmadan karşıma geçip şirketi satmana izin vermem diyorsun bı de. Kimsin sen lan!" Diye bağırdım ve kolunu bırakmadan kapıyı açıp kulağına fısıldadım "Bu seferlik sana bir şey yapmadığıma şükret Zekiye Hanım. Bir daha bu kapıdan adımını atarsan, annemsin demem öldürürüm seni" Kolundan fırlattım ve yere düştü. "Alın bu kadını ve asla bı daha bu şirketten adım atmasına izin vermeyin anladınız mı beni!" diye bağırdığım da çalışanlardan biri tamam diyip kadını yerden kaldırdı. Yanımdaki odada duran Ada bana korku içinde bakıyordu. Kapısı açık olduğu için net bı şekilde görebiliyordum. "Ada, sert bı kahve söyle bana. Çabuk ol." Masasının başından hızla kalkıp kafeteryaya gitti. Ada'nın ağzından Bora'nın bir kadına karşı bı tavrı beni korkutmuştu. Her ne kadar beni ilgilendirmeyen bı konu olsa da o kadınla konuşup işin aslını öğrenmem lazımdı. Bora Bey'in kahve istemesi üzerine kalkıp kafeteryaya gittim ve sert bı kahve yaptım. Kafeteryanın camından baktığımda kadının dışarıda, kaldırımda oturduğunu gördüm. Kahveyi yapıp yanına gittim ve omzuna dokundum. İrkilerek yüzüme bakınca yüzüme bı gülümseme kondurdum. "Beni burada birkaç dakika beklerseniz sizinle konuşmak isterim" Kadın tereddütle başını sallayınca hızla kafeteryadan çıkıp asansöre bindim. 6. Kata geldikten sonra inip Bora Bey'in odasına girdim. Hızlı hareket ediyordum çünkü kadının gitmesinden korkuyordum. Kahvesini masaya bırakıp 'afiyet olsun" dedikten sonra odadan çıkacakken seslendi. "Ne bu acele Ada. Kafama fırlatsaydın kahveyi bari" diyince güldüm. "İşim yarıda kalmıştı da Bora bey. Özür dilerim" Diyince sesli bir nefes verdi. "Herşeye özür dileyip durma" Başımı eğerek kafamı salladım ve birşey söylemeden odadan çıktım. Asansörle aşağıya tekrar indiğim de dışarı çıktım. Kadın hayla kaldırım da oturmuş peçete ile gözyaşlarını siliyordu. Yanına gelip elimi uzattım. "Hadin gelin, kaldırım soğuktur. Şuradaki banka oturalım" dedim. Kadın bana elini uzatmadan ayağa kalkıp gösterdiğim banka doğru yürüdü. Oturunca ikimiz de biraz sessiz kaldık. Sessizliği bozan taraf ben oldum. "Siz kimsiniz? Bora Bey'i nereden tanıyorsunuz?" Diyince ağlaması şiddetlendi. Sakinleşmesi için biraz bekledim. Gözyaşlarını silip elindeki sudan bı yudum aldıktan sonra ağzını araladı. "Annesiyim... İstemediği annesi. " Hüzünle gülümsedi. "Bora daha 10 yaşındayken ben katil oldum. Kocamı vurdum, ben böyle olsun istememiştim ki" şok olmuştum. Bu kadın Bora'nın babasını mı öldürdü. Şuan nasıl elini kolunu sallaya sallaya dışarılar da dolaşıyor anlamadım. Sanki beni duymuş gibi tekrar konuşmaya başladı. "Aklındaki soruyu tahmin edebiliyorum. 5 ay oldu hapisten çıkalı. 18 yıldır dört duvar arasında kapalı kaldım. Aslında daha 4 yılım vardı ama erken çıktım. Kim yaptı, neden yaptı bilmiyorum ama ben bı şekilde 4 yılım dolmadan hapisten çıkarıldım. Çıktığım gibi oğlumun peşine düştüm. Sonra aklıma Ahmet'in, yani vefat eden eşimin Bora'ya dedikleri geldi. " Eğer ben ölürsem şirketimizin başına sene geçeceksin oğlum" derdi hep. Bende Soygunlar Şirketine gittim ve oğlumu buldum. Sırf ben ayak altından çıkayım diye bı miktar para verdi. Beni bı otele yerleştirdi ve bı daha da karşıma hiç çıkmadı. Ta ki bugüne kadar işte. Şirketi satacaklarını öğrenince hemen durdurmak istedim onu." Ne? Şirketi mi satacak? Bu adam kafayı mı yedi ya tüm mal varlığı olan bu şirketi nasıl satar? "Ne kadar durdurmak istesem de kararlıydı. Neden satacağını bilmiyorum ama her ne olursa olsun satmasına asla izin vermeyeceğim." Konuşması bitince derin bı nefes aldım. "Suçunuz çok büyük. Eğer benim başıma böyle bir şey gelseydi, yani annem babamı öldürseydi para vermek bı yana , bir bardak su dahi vermem. Bora bey yine vicdanlı davranmış size karşı. Ben bu tarz konulara karışmayı pek sevmem fakat şirketi satmak konusunu Bora bey ile konuşabilirim. İkna olur mu onu bilemem ama yardımcı olacağım" dediğimde kadın minnetle bana bakıp birden sarıldı. "Teşekkür ederim kızım " Ben de ona sarıldım. Ardından geri çəkildim ve gülümsedim. Aslında bu kadından bı tiksinme gelmişti ama tabiiki de ona böyle bir şeyi söyleyemedim. "Benim işime dönmem lazım. Gidecek yeriniz var mı?". Diyince başını salladı. "Bı otelde kalıyorum hala, fakat otele ödeyecek haftalık param kalmadı" Sonlara doğru sesi kısık çıkmıştı. Bu haline gerçekten acımıştım. Telefonumun arkasında dört yüz lira vardı. Çıkarıp kadına uzattım. İlk önce tereddüt etsede sonrasında ağır ısrarlarım üzerine borç olarak verdim. Kadının gittiğini görünce bende odama geri döndüm. ~~~~~~~~ Nihayet çıkma saatim gelmişti. İlk günüm gerçek epey yorgun geçmişti benim için. Masamın üzerindeki eşyaları ve gerekli dosyalarımı aldım. En son çantamı da alıp odamdan çıktım. Çıktığımın haberini vermek için Bora Bey'in odasına girdim. Kapıyı tıklattım fakat ses gelmedi, bende içeriye girdim. Bora bey cam kenarına geçmiş telefon da biriyle konuşuyordu beni görünce telefonu kapattı. "Ben seni sonra arayacağım canım" Canım mı? Herneyse. "Bora bey çıkma saatim geldi. Birşeye ihtiyacınız yoksa ben çıkıyorum " Masanın etrafında dönüp yanıma yaklaştı. Aramız da bir adımlık mesafe kalması nedensizce nefesimi kesmişti. "Yarın kahvaltı yapma. Beraber yapalım, konuşmam gereken şeyler var seninle." Dediği şeyleri duymuyordum çünkü fazla yakındı ben geriye gittikçe o bı adım daha atıyordu. En sonunda arkamda duvarı hissetmemle durdum. Bora da karşımda sırıtıyordu. "Tamam yapmam. Şimdi çekilir misiniz geç oldu" Geriye çekilip masasından arabasının anahtarını ve sigarasını aldı. "Ben de çıkıyorum. Gel bırakayım seni." "Evim yakın. Zahmet etmeyin gidebilirim" desem de bakışlarıyla beni susturmaya başarmıştı. Otoparka gelip Bora'nın arabasına bindik. Kemerlerimizi taktıktan sonra arabayı çalıştırdı. O arabayı sürerken bende evimin yolunu tarif ediyordum. On dakika sonra evimin önünde durdu. "Teşekkür ederim Bora bey. Yarın görüşmek üzere" dedim gülümseyerek. Kapıyı açıp çıkacakken dediği şey ile duraksadım. "Annemle ne konuştun?" İşte şimdi boku yedim. İnşallah o kadına para verdiğini de görmemiştir. Yüzüne korkuyla baktığım da o da bı hayli sinirliydi. " Gitmem lazım, iyi akşamlar" diyip hızla çıktım arabadan. Arkamdan "yarın bunları konuşucaz Ada." diye seslense de duymamazlıktan gelip hızla adımlarla binaya yürüdüm. Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım ve evime girdim. Odama girip elbisemi çıkartıp ve üzerime rahat birşeyler giydim. Çok fazla uykum olduğu için daha fazla oyalanmayıp yatağa girdim. Bugün Bora Bey'in annesi ile konuştuğum şeyleri bir kez daha düşündüm. Umarım Bora bey bana çok kızmaz ve umarım verdiğim parayı görmemiştir. Gözlerimi daha fazla açık tutamadığımdan kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE