Pazartesi akşamüstü Cihangir eve gelmeden önce arayıp,
‘’Nasılsın?’’ diye sorduğunda,
‘’Biraz halsiz hissediyorum ama iyiyim canım. Sana ne pişireyim?’’ diye sormuştum ben de.
‘’Sen ayaklarını uzat, biraz dinlen güzelim. Ben yemek işini hallederim. Canın ne istiyor söyle?’’ Ne yiyebileceğimi de pek bilmiyordum aslında.
‘’Ekmek arası sade et döner alabilir misin? Çeyrek ekmek olsun ama, fazlasını yiyemem.’’ Neden bilmem burnuma kokmuştu birden et döner.
‘’Tamamdır, tatlı ne istersin?’’
‘’Canım istemiyor pek bir şey, gerek yok tatlıya falan. Sen gel yeter.’’
‘’Evde meyven var mı? Yoğurt, peynir falan? Eksik ne varsa söyle alayım?’ Ya yerim seni ben adam. Evine eksik görmek istiyor gelmeden. Ne güzel bir şey, eve gelmeden ne lazım alayım, diyen bir kocanın olması.
‘’Birkaç tane muz
