Sevgili

1136 Kelimeler
Korhan, gözlerinde tehlikeli bir ışıltıyla geri çekildi. Eli belimi sıkıca tutuyordu. Etraftaki herkes bize bakıyordu; Asya şaşkınlıkla ağzını kapatmış, Sedef ise göz kırpıyordu. Timdeki diğer askerler ise olaya karışmamak için gökyüzünü izliyordu. Korhan, kimseye açıklama yapma ihtiyacı duymadan elimi tuttu ve beni timin toplandığı masaya doğru sürükledi. "Masaya geçelim," dedi. Sesi, emir tonunu koruyordu. Masaya oturduk. Korhan, kolunu sandalyemin arkasına attı ve belime doğru sarkıttı. Bu, herkese O benim demenin en açık yoluydu. Ben de ona inat, ciddiyetini bozmak için elimi uzattım ve onun iri, kaslı pazusuna dokundum. "Siz görevde değil miydiniz?" dedim merakla. Korhan, gözlerini kısıp yüzüme yaklaştı. "Gökhan albay bizi görev diye çağırıp tören düzenledi. Cesaretimiz için madalya taktılar." "Çok sevindim tebrik ederim," dediğimde alnıma bir öpücük kondurdu ve kulağıma fısıldadı. "Böyle kuru kuru tebrik etmen olmaz." "Ne istiyorsun?" diye fısıldadım ve diğerlerini kontrol ettim. Neyse ki hiçbiri bizi duymuyordu. "Eve gidince öğreneceksin," dedi. "Ve o herifin hesabını da soracağım." "Gerçekten yolda karşılaştık. Dostani bir ilişki var aramızda," dediğimde sözümü kesti. "Sizin hiçbir ilişkiniz yok, olmayacak da." "Seni platin saçlı kızla görürüm ben," diye mırıldandığımda sırıttı ve dudağıma bir öpücük kondurdu. "Ben sadece seni istiyorum." "Ona karşı neden bu kadar öfkelisin?" diye fısıldadığımda kaşlarını çattı. "Harp okulundan beridir tanıyoruz birbirimizi ve hiçbir zaman anlaşamadık. Boş ver onu." Kafamı sallayıp diğerlerinin sohbetine döndüm ve onlara katıldım. Mert, yine Asya'ya kaçamak bakışlar atıyordu. Asya ise etrafa gülücükler saçıyordu. Neşeli ve sevecen halleriyle herkesi güldürüyordu. Korhan ise onu zorbalayarak eğleniyordu. İçeceklerimiz bittiğinde, Korhan ayağa kalkıp elimi tuttu ve beni de kaldırdı. "Biz kaçalım. Reyna'nın arabasını siteye getirirsiniz, dünkü gibi." Diğerleriyle vedalaşıp Korhan'ın arabasına doğru yürümeye başladığımızda ona sorarcasına baktım. "Nereye gidiyoruz?" "Bayılacaksın ama önce eve uğramamız lazım," dediğinde hayretle ona baktım. "Hemen mi yapacağız?" Arabasının yanına geldiğimiz anda Korhan, beni kapı ile arasına sıkıştırdı. Yüzü o kadar yakındı ki, nefesi yüzüme çarpıyordu. Üniformasının kumaşından gelen o erkeksi koku, tüm irademi alt üst ediyordu. Gözleri, dudaklarıma kilitlendi. Sesi tehlikeli bir fısıltıya dönüştü. "Ne yapacağız?" "Neyi?" dedim saçmalayarak. Hem sorduğum sorunun rezilliği vardı üzerimde hem de çok fena onun etkisine kapılmıştım. Korhan bu halime karşılık güldü. "Ne yapmamızı isterdin?" "Hiç," diye fısıldadığımda gülümsemesi genişledi ve arabanın kapısını açtı. "Üzerimizi değiştirmek için eve gidiyoruz." Arabaya geçtiğimde üzerime eğilip kemerimi taktı. Dudakları dudaklarıma değecek kadar yakındı. "Düşündüğün şeyi de yapabiliriz." Ben kaşlarımı çatarak onu geriye doğru ittim. "Pislik." Gülerek geri çekildi ve kapımı kapatıp arabanın etrafından dolanarak sürücü koltuğuna geçti. Ben ise yaşadığım rezillikten dolayı kıpkırmızı olmuştum. Korhan'ın evine vardığımızda hızlıca bizim dairemize girdim. Aceleyle duş alıp odama döndüm. Gardırobumdan çıkardığım, kırmızı, mini, dar kesim elbisemi giydim. Elbise, vücudumun her kıvrımını cesurca sergiliyordu ve tıpkı davetteki bordo elbise gibi, bir meydan okumaydı. Topuklu ayakkabılarımı da giydiğimde, aynadaki yansımam, Korhan'ı bir kez daha deli etmeye hazırdı. Makyajımı sade göz makyajı ve kıpkımızı rujla tamamladım. Kapıdan tam çıktığımda, Korhan'ın sesi beni durdurdu. "Bir dakika." Korhan, siyah, dar kesim bir gömlek ve siyah kot pantolon giymişti. Gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı, bu da boynundaki gergin kasları ve göğsünün bir kısmını açıkta bırakıyordu. Boynunda, dün gece çıplak tenimde hissettiğim, o erkeksi parfümün kokusu vardı. Bana yaklaştı. Gözleri, tepeden tırnağa kırmızı elbisemi süzdü. Yüzünde, saklamaya çalıştığı ama başaramadığı bir arzu vardı. "Fazla çekicisin," diye tısladı. Elini elbisemin yakasına doğru uzattı ve kumaşı düzeltti. "Ama sadece benim için." Ardından, elini belime koydu ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Seni, eve geri sokmayı istiyorum aslında." "Yapabilirsin aslında," dedim, sesimdeki cilveyi gizlemeden. Korhan tutkuyla bana bakarken derin bir nefes aldım. "İşimiz bittikten sonra neden olmasın?" "Anlaşıldı komutan," dedim gülerek. Beraber binadan çıktık ve onun arabasına geçtik. Korhan arabayı çalıştırırken dikiz aynasını, beni görecek şekilde ayarladı. Bu, gizlice sırıtmama neden olmuştu. Ondan böyle romantik hareketler beklemiyordum. Yol boyu dikiz aynasından bana bakışlar attıktan sonra beni şık ve kaliteli bir yere götürmüştü. Beraber arabadan inip el ele tutuşarak mekana giriş yaptık. Masamıza geçtiğimizde Korhan siparişleri vermişti. Çalışanlar, yemeklerimizi getirmeye başladığında, mum ışıklarıyla beraber yemeklerimizi yemiştik. Korhan'ın gözlerinde yakıcı bir yoğunluk vardı. Onunla yaptığım her şey bana, diken üzerindeymişim gibi hissettiriyordu. Kötü anlamda değildi yalnızca o kadar çekiciydi ki onunla bir mekanda yemek yemek bile beni çok heyecanlandırıyordu. Korhan, elini masanın altına, benim bacağıma doğru uzattı ve kırmızı elbisemin kumaşını okşadı. Bu basit dokunuş bile, vücudumda sıcak bir dalgalanmaya neden oldu. "Bu elbiseyi giyerek, beni daha da zor bir duruma soktun, sevgilim," diye fısıldadı, sesi boğuktu. "Sevgilim mi?" diye iğneledim. "Daha teklif etmedin ki." Gülümsedi, o sert hatları yumuşamıştı. "Unvanlar önemsizdir, Reyna. Sen benimsin. O duygu, şu an bile içimde yanıyor." "Söylesene, neden bu kadar asisin?" "Bilmiyorum," diye mırıldandım. "Nereden geliyor bu hız aşkı?" "Hayalleri öldürülen bir çocuktum ve pistte sanat yapmak aslında hayatıma karşı attığım bir çığlık." Korhan, elimi daha sıkı tuttu. "Tüm hayallerini yaşatmanı sağlayabilirim. Senin hayatın, benim de hayatım. Sadece benim olmanı istiyorum." "O zaman beni sevdiğini söyle," dedim, cüretkârca. Bu, onun için en zor kelime olacaktı. Korhan, yemeğini bitirip sandalyede bana doğru eğildi. Gözleri, tutkunun yakıcılığıyla parlıyordu. "Sana deli oluyorum. Seni istiyorum," diye fısıldadı. "Sana dokunmak, hükmetmek, her an aklımı başımdan alıyor. Ve buna aşk diyorlar." Yüzlerimiz arasındaki mesafe artık kalmamıştı. Ortamdaki tüm sesler kayboldu. Eğildi ve dudaklarıma, bir ilanı aşk gibi, yumuşak ama tüm şehvetini içinde barındıran bir öpücük kondurdu. "Bu söylediğim, senin istediğinden çok daha büyük," diye fısıldadı dudaklarımın arasından. "Ve şimdi, seni bir yere götüreceğim." Yemek bittiğinde Korhan, elimi tutarak beni arabasına götürdü. "Sürprizim var," dedi, gülümseyerek. Arabaya bindiğimizde, beni gizli bir koya götürdü. Koyun etrafında meşaleler yanıyor, kumlara beyaz örtüler serilmiş, ortada bir şarap şişesi ve taze meyveler vardı. Romantik müzik, sessizliği kucaklıyordu. Denizin sesi ve meşalelerin sıcak ışığı altında, Korhan beni kucağına aldı ve kumlara serili örtüye nazikçe bıraktı. Kırmızı elbisem, beyaz kumaşla harika bir tezat oluşturuyordu. "Korhan... bu muhteşem," diye fısıldadım. Korhan, yanıma uzandı ve eliyle yüzümü okşadı. "Bana olan duygularından ve sonsuz sadakatinden emin olmak istiyorum," dedi, sesi dün geceki gibi emredici değil, derin ve kararlıydı. "Beni zaten biliyorsun. Sadece benim olmanı istiyorum ama senin de ne istediğini bilmeliyim." Gülümsedim. "Sadece senin mi olacağım, Komutan?" "Sadece benim." "Teklif etmedin hala," dedim gülerek. Gözlerini devirdi. "Sevgilim olur musun?" "Düşünmem lazım," dedim naz yaparak. Ardından hızlıca kafamı salladım. "Seninle olurum." Yan bir gülüşle cebinden bir kutu çıkardı. Kutuyu açtığında, kurt pençesi olan bir yüzük görmüştüm. "Bu, sana olan bağlılığımın sözü. Kurtlar için eşleri çok özeldir ve hayat boyu sadık kalırlar. Kurt, Türk'lüğün de sembolüdür. Bu pençe izini ilişkimizin mührü olarak gör." O kadar güzel anlamı olan bir hediyeydi ki çok duygulandım ve heyecanlandım. Korhan, kolyeyi boynuma taktı. Ardından, beni kendine çekti. Dudaklarımız, aceleci bir tutkuyla değil, uzun, derin ve aşk dolu bir şehvetle buluştu. Beni sırtüstü kumlara yatırdı. Vücudumuz arasındaki yoğun sıcaklık, koya yayılan yakıcı bir enerjiydi. Onun teninin kokusu, beni bir kez daha esir almıştı. Bu, sadece bir öpüşme değildi. Bu, iki inatçı ruhun, aşkın ve tutkunun en derin katmanlarında birbirine teslim olma yeminleriydi. Korhan Elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. Gözlerinde ne öfke ne kıskançlık vardı; sadece derin bir aşk ve bağlılık vardı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE