Mercan'ı arabadan indirirken hem stresli hem de sinirliydim. Çakır'ın imasını anlamış olmak beni daha da strese sokuyordu. Aklıma buradan başka gidecek bir yer gelmemişti. Beni ofiste bekleyebilirdi ve ben de Yağız ile Alev'i alıp onlarla bu konuyu konuşabilirdim. "Buraya neden getirdin beni?" "Soru sormada in, birkaç işim var onları halledeceğim." "Bu saatte mi? Sen içeriden gelen müzik sesinin farkınd mısın? Alay mı ediyorsun benimle? Beni getirdiğin yere bak!" "Burası benim ortağı olduğum yer biliyorsun değil mi? İn artık şu arabadan!" Bilerek bana meydan okuyormuş gibi davranıyordu, öyle ki benimle durmadan fikir ayrılığına düşüyordu ancak bir şeyi asla unutmayacaktım. Kerim ve oğlu Çakır ile aramdaki husumeti bilmemesine ve benden nefret ediyor olmasına rağmen beni muhafaza edişi

