Alpaslan’ın beyninin içindeki düşünceler o kadar çirkindi ki kendini düşünmekten durduramıyordu. Dişlerini sıkıyor, öfkesi tüm bedenini sarmış, içinden yükselen o tanıdık alev her an patlamaya hazır bir volkan gibi kaynıyordu. Samet’in sesi kulaklarında yankılanıyordu hâlâ. “Onunla bir geçmişim vardı...” Bu cümle beyninde dönüp duruyordu. Yumruklarını sıktı. Bütün sinirleri gerilmişti. Bir an önce bu işin sonunu getirmek istiyordu. Ancak, bu öfke, bu kırbaç gibi acıtan cümleler, Ceylan’la uyuyacağı bu odada yankılanmamalıydı. Onu koruması gerekiyordu. Hem bu beladan hem de Samet’in kirli, çirkin sözlerinden. "Alpaslan?" Ceylan’ın yumuşak sesi, karanlık düşüncelerini dağıttı. Başını kaldırıp baktığında, gözlerindeki kaygıyı fark etti. Yatakta, üzerine ince bir örtü çekmiş, ona doğru dönmüş

