Jack antrenman sonrası bana gelecekti ve onun için bir şeyler pişiriyordum. Aslında bu göstermelik bir şeydi, bahçede biraz Jack’le oyalanmam gerekiyordu çünkü Alanzo’nun bizi görmesini istiyordum. Bizi görsün, bana karşı öfkelensin ve neyi kaybetmek üzere olduğunu algılayabilsin…
Alanzo her akşam saat sekizde koşuya çıkardı, bunu bildiğim için Jack’e en geç yedi buçukta burada olmasını söylemiştim. Böylece Alanzo’yla ne olursa olsun karşılaşacaktık. Evlerimiz yan yanaydı, odamın olduğu cam odasına bakıyordu. En kötü bir şekilde Jack’le sevişirken bizi görmesini sağlayabilirdim.
Airfryerdan gelen sesle tavuklarımın piştiğini anlamıştım. Airfryerın alt kısmını açtığımda pişirme kağıdının içindeki tavuklarıma baktım, enfes gözüküyordu yeterince kızarmışlardı. Kızaran tavuklarımı hazırladığım sweet chili sosun içine atarken tavukların iyice sosa bulanması adına tabağı ileri geri salladım. Sosun her tarafına yenmiş olduğunu gördüğümdeyse üzerine doğradığım yeşil soğanları serptim ve biraz da susam ekledim.
Tavuk, güzel bir pilav ve salata yapmıştım. Çok bileydi bu yaptıklarım ama sonu güzel olacaksa diye biraz katlanabilirdim. Yemekleri, bardaklarımızı minik bir tepsiye koyduğumda her şey hazırdı. Tepsiye son bir bakarken çalan telefonumla duraksadım.
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken içimde adını bilmediğim bir duygu baş göstermişti. Onu diğer numaramdan engellemiştim ve bana şu an güncel numaramdan ulaşması, ulaşmakla da kalmayıp direkt araması heyecanlanmama sebep olmuştu. Daha fazla bekletmeden telefonu açtığımda onun erkeksi sesi kulaklarıma doldu.
“Selam Scarlett, beni özledin mi?” Onun ses tonunu duyduğum gibi gevşeyen vücuduma sinirlendim. Üzerimdeki etkisi o kadar fazlaydı ki adımı tonlaması bike beni tahrik etmeye yetmişti. Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.
“Numaramı nereden buldun?” Direkt olarak sorduğum sorunun ardından aldığı derin nefesi işittim. Gözlerinin önüne gelen görüntüsü gözlerimi kapatmamı ve dudaklarımı ısırmamı sağlamıştı. O ilahi görünüşe sahip bir adamdı.
“Yavrum, benim öğrencimsin, sence nereden öğrenmiş olabilirim?” Gözlerimi görmediğini bildiğim hâlde devirirken gerçekten beni sinirlendiren bir adam olduğunu kabul etmeliydim.
“Hayır, seni özlemedim.” Sesimi çok düz bir tonda tutmaya çalıştım. Başarabildim mi bilmiyorum ama heyecanımı saklamaya çalışıyordum ve tanrım! Tabii ki onu özlemiştim. Dudaklarının üzerimde gezinmesine ve aletini bana sürtmesine ihtiyacım vardı.
“Önemli değil, koşudan sonra sana geleceğim.” Dudaklarım zevkle kıvrıldı, diyeceklerimle biraz sarsılacağına emindim ve bu beni çok memnun ediyordu.
“Üzgünüm, Bay Behemoth. Misafirim var ve siz davetli değilsiniz.” Sahte bir üzüntüyle dudaklarımı büzdüğümde aslında şu anki hâlimi ne kadar görmesini istediğimi fark ettim. Eğer görseydi beni duvara yapıştırıp deli gibi öperdi ve bu hayal çok hoşuma gitmişti. Sinirli bir soluk kulaklarımla dolduğunda büzdüğüm dudaklarıma keyifli bir gülümseme bulaştı. Bu adamı parmağımda oynatıp deli etmeye bayılmıştım.
“Umarım tahmin ettiğim kişi değildir, Scarlett. Yoksa seni çok fena sikeceğim ve bu mecazen değil.” Dış kapının çalınmasıyla dudaklarım kıvrıldı.
“Misafirim geldi, beni rahatsız etme,” diyerek telefonu yüzüne kapattım. Bundan oldukça haz almıştım. Onun aramalarını sessize aldım. Üstüm biraz kötü durumdaydı ama Jack’i içeri aldığımda gidip giyinebilirdim. Alanzo’nun mesajlarının ardından aşırı heyecanlı hissediyordum kendimi.
Kapıyı açtığım gibi Jack’in sert aurasıyla çarpıştım. Çok seksi bir çocuk olduğunu kabul etmeliydim, şayet yeni yatak partnerim olabilirdi. En azından Alanzo’yu tamamen hayatıma dahil edene kadar.
Bir elini kapı pervazına dayamışken tişörtün altındaki kaslı bedenini görebiliyordum. Dudakları iki yana doğru kıvrıldı, onu böylesine süzmem hoşuna gitmiş gibi duruyordu.
“İçeri gel,” dediklerimin hemen ardından içeriye girip belimi kavradı ve çok ani bir şekilde dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yaptığı bu hareket beni şoka uğratırken tadının çok lezzetli olmasını umursamadan kaşlarımı çattım.
“Öpüşmek yok Jack, öpüşmek yok.” Duygusuz hiçbir ilişkide öpüşmeyi sevmezdim, Alanzo’yu öpmüş olmamın sebebi de buydu. Ona karşı duyduğum duygusal açlığım vardı ve onu öpmek yaşıyormuşum gibi hissetmemi sağlıyordu.
“Bu kuralı görmezden geleceğim, o ağzını parçalamak istiyorum ve beni durduramazsın.” Sert bir çocuk olduğunu onunla yatan çoğu insandan öğrenmiştim ama bu kadar etkileyeceği olduğu bilgisi bana gelmemişti. O an eğer Alanzo hayatımda olmasa Jack’e gerçek bir şans verebileceğimin farkındalığıyla yüzleştim. Bu yüzden onunla öpüşmeyi dert etmeyecektim.
“Peki sert çocuk, seni durdurmayacağım.” Dudakları o serseri gülüşüyle aydınlandığında kollarını da bedenimden çekmişti. Parmağımla hemen yanımızdaki kapıyı gösterdim.
“Mutfaktaki tepsiyi alıp bahçedeki masaya taşı, Jack. Dolaptan da bir içki seç. Üzerimi değiştirip geleceğim.” Jack dediklerimle başını sallarken mutfağa doğru ilerledi, bende o sırada odama doğru adımlamaya başlamıştım. Tek katlı bir evim olduğu için her şey benim için daha kolaydı, büyük ama tek katlı bir ev…
Odama girdiğimde direkt üzerimdeki badiyi çıkartıp yere fırlattım, altımdaki şortu ve iç çamaşırımı da çıkarttığımda kendimi tertemiz hissediyordum ama yine de vücudumu yıkamamın daha doğru olacağını düşünerek odamdaki minik lavaboma ilerledim. Duşun altına girip bedenimi güzelce köpükledim, ardından da duruladım. Daha sabah yıkandığım için saçlarımı ıslatmamıştım.
Üzerime bir havlu sarıp odaya girdim ve dolabımın önünde durdum. Sütyen giymek istemiyordum, bu yüzden takımı olmayan düz tangalarımdan birini elime aldım. Havlumu açıp ayaklarımın ucuna düşmesine izin verirken kilodumu giydim. Tam o sırada kapımda bir hareketlilik sezdim. Jack orada, kapı pervazına yaslanmıştı. Kollarını göğsünün üzerinde birleştirmişken hem çok seksi hem de çok aç gözlerle beni izliyordu.
Bakışlarımız birbirine değdiğinde kollarını çözdü, vücudunu kapıdan çekerek bana doğru yürümeye başladı. Neden bilmiyorum ama bu tavırlarından çok fazla etkilenmiştim.
“Sanırım yemekten önce tatlı yiyeceğim.” Ben daha ne dediğini tam olarak kavrayamamışken Jack üzerime doğru atıldı. Bir kolu çok hızlı bir şekilde belimi kavramış ve beni biraz havalandırmıştı. Diğer eli boynumun bitimine sarılıp çenemi kavrarken dudaklarıma yapıştı. Ağzımdan ağzına bir inilti düşerken alt dudağımı ısırarak bana karşılık verdi. Dudaklarımı öyle bir öpüyordu ki hırçınlaşmıştım. Öylece sallanan kollarımı boynuna çıkarttım ve sıkıca tutundum. Tırnaklarım kendine bir yol bulmuş gibi boynundan ensesine kadar çizdim onu.
“Ah… Tırnaklarını daha derine batır!” Biraz daha tırnaklarımı ona sürtüp ardından çizdiğim yerleri okşamaya başladım. Çok feci azmıştım.
Parmaklarımla boynunu okşarken beni kaldırarak kucakladı. Bacaklarım kalçalarının yanından aşağı doğru sarkıyordu, dudakları açlıkla dudaklarımı öpmeye devam ederken onun dudaklarını bastırmak adına karşılık veriyordum, dilimi dudaklarında gezdirirken bir yandan da alt dudağını ısırıp emiyordum.
“Şu bacaklarını belime dola!” Gür sesi odamda yankılanırken dediğini yaptım ve hızlıca bacaklarımı bedenine doladım. Bacaklarımı beline dolamamla birlikte büyük avuçlarıyla kalçalarımı kavrayıp beni kucağında zıplattı ve daha doğru bir pozisyon almamızı sağladı. Yatağıma doğru adımlamaya başladığında sırtımı yumuşacık yatağımla birleştirdi. Üstündeki tişörtü hızla üzerinden çıkartıp bir köşeye fırlatırken pantolonu ve baksırıda aynı şekilde başka köşelere doğru savrulmuştu. Gözlerini gözlerimden çekmeden üstüme doğru eğildi.
“Seni altımda delirteceğim.” İştahla bana baktı, göğüslerim gözlerinin önündeydi. Dudaklarım ihtiyaçla aralanırken göğüslerime doğru eğildi, ucunu dudaklarının arasına alarak ısırdı.
“Siktir, Jack!” Ağzımdan dökülen inlemeyle mememi bir bebek gibi emmeye başlamıştı. Hem dilini hem de dişlerini kullanarak öyle bir emiyordu ki delirmiş gibi hissediyordum. Ağzını çekip göğüslerimi iki yandan sıkıştırdı, ortada buluşan göğüslerimin üzerinde dilini hunharca gezdirmeye başlamıştı. İki ucu da sırayla dillerken gözlerim kayıyordu. Sıkıştırdığı memelerimi bir anda serbest bırakıp arasında dilini boylu boyunca gezdirirken kilodumun ıslandığını hissetmiştim.
“Şimdi o enfes kadınlığını göreceğim,” dediklerinin ardından kilodumu tek hamlede üzerimden çıkarttı, bakışlarım kadınlığıma kaydığında ıslaklığını buradan görebiliyordum. Bacaklarımı bana doğru kırdı, baldırlarım göğüslerime değecek kadar esnetmişti beni, parmaklarıyla kadınlığımı iki yana doğru açarken nefesini üfledi. Jack çok azmış görünüyordu.
“Harika duruyorsun, Scarlett. Tanrım!” Ellerini bacaklarıma gömerek yataktaki kalçamı tam yatağın ucuna kadar çekti, yerde dizlerinin üzerinde duruyordu. Kafasını kadınlığıma yaklaştırıp dilinin ucunu çok yüzeysel bir şekilde ıslaklığıma sürttü. Dilinde yayılan tadı beğenmiş olacak ki çok değil sadece bir saniye sonra parmaklarıyla ayırdığı ve tamamen ortada olan kadınlığıma başını dayamıştı.
“Jack… Beni em evet!” Ağzı iç dudaklarımı vakumlarken benim elim saçlarına çoktan ulaşmış onun kafasını kadınlığıma gömmüştü. Dilini küçücük aralığımdan içeri ittiğinde saçlarını tüm gücümle çektim, çok gür bir çığlık attım.
Tam o sıra bakışlarım anlık karşımdaki pencereye kaydı. Yatağım odamın penceresinin tam karşısındaydı, penceremle aynı hizadaysa Alanzo’nun odasının penceresi duruyordu ama şu an Alanzo o penceredeydi ve kendimi nasıl yalattığımı izliyordu. Göz göze geldiğimizde Jack’in başını iyice kadınlığıma bastırdım, Alanzo’nun gözlerine bakarak inledim. Çatık kaşları mümkünmüş gibi daha da çatılırken benim suratımda bir zafer gülümsemesi oluştu.
“Of, şimdi sikeceğim seni.” Jack aniden ayaklanıp bacaklarımı omuzlarına aldı, aletini yavaş yavaş bana sürtmeye başladı. Tam o sıra çok tuhaf bir şey oldu. Jack tam da sevdiğim gibi, boylu boyunca aletini kadınlığıma sürtüyor deliğime geldiğinde sadece ucunu sokup tamamını almama izin vermeden geri çıkıp sürtünmeye devam ediyordu.
Bunu sevdiğimi bilen tek kişi varken büyük bir oyunun içinde hissetmiştim kendimi ama daha bunun nasıl olacağını düşünmeden Jack, hırsla içime girdi. Aleti büyüktü ve beni doldurmuş sayılırdı, sadece biraz inceydi. Tamamını sokup gözlerimin içine bakarken kaşlarım çatıldı. Sikerler, bana Marcus gibi davranıyordu.
Tırnaklarımı hırsla sırtına çıkartıp tüm gücümle onu yırttım.
“Sikeyim Scarlett, sakin ol!” Olmadım, o beni sikerken sırtında parçalanmadık hiçbir yer bırakmıyordum ve o da bundan gaz alarak içime daha sert giriyordu. Şu an ne zevk içindeydim ne de şevk. İçimde gidip gelirken daha fazla zevk alamadığımı anladığım sırada kalçamı ondan uzaklaştırdım, onu üzerimden yana doğru atarak yataktan kalktım.
Bana ne olduğunu anlamayarak bakarken dolabın önündeki havlumu üzerime sardım.
“Siktir git evimden, Jack.” Jack inanamaz gözlerle bana bakıyordu ama biliyordum ki o sıra beni izleyen tek kişi Jack değildi.
“Sorun ne Scarlett, gayet zevk alıyordun?” Şu an aptal rolü oynuyordu ama ben bunu yiyecek bir kadın değildim, geri zekâlı Marcus. O küçük aklınca beni bu şekilde dize getirecekti herhalde.
“Evimden siktir git, bir daha da Marcus’un sik kadar bile olmayan aklıyla birini sikmeye çalışma.” Bakışkarı hayretle açılmışken yutkunduğunu, bunu tahmin edebileceğimi düşünmediğini anlamıştım.
“Scarlett, düşündüğün gibi değil.” Bakışlarımı devirdiğimde yüzümde oluşan iğrentiyi durduramamıştım. Uzun zamandır başka bir erkek beni bu kadar azdırmamıştı ve bu kişinin eski yatak arkadaşımdan direktifler alarak yatağıma girmesi midemi bulandırmıştı.
“Biliyor musun Jack? Uzun zamandır başka bir erkek beni senin kadar azdırmamıştı. Bir şeyler yaşayabilirdik, kendin bunu mahvettin.” Bakışları tuhaf bir üzüntüyle dolduğunda hızla yanıma doğru geldi ve yanaklarımı avuçladı. Tanrım, onu hâlâ biraz arzuluyordum.
“Bunu telafı edebilirim. Siktir, aklımı sikeyim Scarlett. Gerçekten düşündüğün gibi değil.” Tek kaşım alayla havaya kalktığında dudaklarımı birbirine mıhladım.
“Nasıl o zaman? Eğer beni tatmin eden dürüst bir açıklama yaparsan, sana bir şans daha vereceğim.” Gözlerinde gördüğüm umut canımı sıkmıştı, ne yaşıyorduk da sanki benim sözlerim onda bir umut ışığı yakıyordu. Keyfim kaçmıştı.
“İlk başta çirkin başladı, Marcus onu terk ettiğini ve ona yatakta iyi olmadığını söylediğinden bahsetti. Bende senin gibi bir kadını kaçırdığı için onunla dalga geçiyordum.” Üzerimden iddiaya girdiklerini anlamamak için aptal olmak gerekirdi, yine de devam etmesine izin verdim.
“Benimle birlikte olsan, seni asla elimden kaçırmayacağımı yatakta kendimden fazla tatmin olmanı sağlayacağımdan bahsettim. Bu konuda iyiyimdir. Marcus’sa bunu asla başaramayacağımı, seni tatmin etmenin çok zor olduğunu söyledi.” Beni tatmin etmek zor falan değildi, Marcus işini doğru düzgün bitiremeyen bir beceriksizdi sadece. Yoksa Alanzo’nun sadece öpüşüyle nasıl boşalacak gibi olduğumu anlatmama gerek bile yoktu.
“Bunun üzerine iddiaya girdik, seni hayatımda tutabileceğimi ve bunun senin isteğin üzerine olacağını söyledim. Eğer doğru olur ve bir ilişkiye başlarsak bana on bin dolar verecekti, eğer ben kaybedersem de ben ona bunu verecektim,” dudaklarını birbirine bastırarak anlık bir sessizliğe büründü, beni tartmak istiyormuş gibi bir hâli vardı. Sonrasında da devam etti, “…hadi ama Scarlett, paraya ihtiyacım olmadığını biliyorsun. Sadece sana gerçekten sahip olmak istedim ve o bunu yapamadığı için onunla eğlenecektim.” Dürüstlüğünden ötürü tatmin olmuştum ama ona olan öfkem yine de geçmiş sayılmazdı.
“Sana bir şans vermeyi düşüneceğim, Jack. Dürüstlüğün için teşekkürler. Şimdi siktir git evimden.” Jack bana bir şey deme cesareti bile bulamadan üzerini giyindi ve evimi terk etti. Bense bunu fırsat bilerek arkamı dönmüştüm. Arkamı döndüğümde artık Alanzo’nun orada olmadığını görmek beni biraz üzse bile bir şey demedim. Üzerimdeki havluyu çıkarıp üzerime ince ipek bir gecelik giydim. Üstümde olan tek kumaş parçası bu güzel beyaz geceliğimdi.
Gerçekten acıktığım için bahçeye giderken masada gördüğüm kişiyle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.
Alanzo, sandalyeye yayılarak oturmuş çatala taktığı tavuğu ağzına götürürken bana bakıyordu.
“Eğer bu kadar soğumamış olsaydı, gerçekten çok lezzetti bir tavuk olabilirdi.” Bakışlarını geceliğin kusursuz gösterdiği vücudumda gezdirdiğinde içim karıncalanmıştı.
“Burada ne işin var, Alanzo. Sana gelemeyeceğini söylemiştim.” Dudakları iki yana doğru kıvrılmıştı, masadaki beyaz şaraba iğrenir gibi baktı ve elindeki joger şişesini minik tekila bardağına boşalttı.
“Beyaz şarap içen bir çocukla sevişiyordun, kendini kötü hissediyor olmalısın,” dediklerimi asla umursamadan konuştuğunda elindeki jogerı tekledi. Bu sefer hem kendine hem de bana bir shot doldurmuştu. Tekila bardaklarını eline alıp tam önümde durdu ve geriye doğru adımlamam için birkaç adım attı. Adımlarını takip ederken mutfaktan içeriye girmiştik ve o sürgülü kapıyı arkasından kapatmıştı.
Elindeki shotun birini dudaklarıma götürdüğünde ağzımdan içeriye doğru boşalttı. Jogerın sert tadı beni ezerken o da kendininkini içmişti.
“Gerçek bir erkeğin seni şimdi, burada sikmesini ister misin Scarlett?” Elini belime doladı, cümlesi beynimde yankılanırken kasıklarım ihtiyaçla sızladı.
“Ve seni temin ederim bebeğim, istediğim tek şey sadece seks değil.” Dudaklarını boynuma bastırırken bu anın gerçek olması şokunu üzerimden atamıyordum.
“Bana ait olmanı istiyorum, Scarlett. Bedeninin üzerinde gezinen hiçbir dokunuşa tahammülüm yok.” Kendime gelmiş gibi onun temasını düşünmeyi bıraktım. Birkaç günde isteklerinin değiştiğine inanmıyordum. Eğer inanmamı istiyorsa bunu kanıtlamak zorundaydı.
“Şu an sana dair bir şey istemiyorum Alanzo. Beni gerçekten istediğini ve hayatında olmamı istediğini mi söylüyorsun? O zaman bunu kanıtlamalısın. Beni kıskanıyor musun? Bunu dile getirmekten başka çaren yok çünkü şu anki samimiyetine inanmıyorum.” Gözlerinin tam içine bakarken tutuşundan kurtulup ondan uzaklaştım.
“Beni, sadece sikmek için istemediğine hareketlerinle inandır. İnandırdığın gibi sadece ve tamamen senin olacağım.” Yüzündeki siniri görebiliyordum. Şu an benimle olmak istemişti ama bunu ona vermemem gururunu bile zedelemiş olabilirdi. Bir şey demesine izin vermedim.
“Şimdi evimden çık, tek başıma yemek yemek istiyorum.” Yanımdan geçip gidecekken kolunu karnıma sardı ve bedenimi bedenine yaslayarak dudaklarını kulağıma değdirdi.
“Bana tamamen inandığında ve güvendiğinde, ilk gecemizi yaşayacağız. Yemin ediyorum Scarlett, o gün seni öyle bir sikeceğim ki günlerce o güzel kalçalarının üstüne oturamayacaksın.” Ben dedikleriyle iç dudağımı ısırmışken o dudaklarını şakağıma sertçe bastırıp öptü. Arından da beni bırakıp evimi terk etti.
Alanzo Behemoth en az benim kadar tehlikeliydi ve benimle nasıl uğraşması gerektiğini çok iyi biliyordu.