Narin, klübeden çıktıktan sonra derin bir nefes aldı. Güneş, köyün tepelerinden usulca süzülüyor, hafif bir rüzgâr etrafı okşuyordu. Ama içinde hâlâ garip bir his vardı. Yaşlı kadının söyledikleri kulaklarında çınlıyordu. Büyük kumpaslar, kötü günler, ama sonunda güzellik… Bunları düşündükçe içi ürperdi. Boran’ın sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. “İyi misin? Yüzün bembeyaz! Anaannem sana bir şey mi yaptı yoksa?” Narin başını hafifçe iki yana salladı. "Hayır, hayır… Bir şey yapmadı. Sadece birkaç nasihat verdi." Boran kaşlarını çattı. “Ne nasihati?” Narin hafifçe gülümsedi. "Kendi karakterimden ödün vermemem gerektiğini söyledi. Hayatta bazı zorluklar olacağını ama sonunda her şeyin güzel olacağını…" Boran bir an düşündü, sonra başını yana eğip Narin’i dikkatle süzdü. “Ya… Demek öyle…”

