9. Bölüm “Gizemli Olayların Başlaması”

1806 Kelimeler
Elif Zehra Anlaşılan Rozel, okulda bizim adımızı yayma işini çoktan başlatmıştı. Edward ve çetesinin nasıl bir haber ağı varsa, koridorlardan sınıfa kadar herkes bize farklı bir bakış atıyordu. Sanki görünmez bir siren çalmış, üzerimize "dikkat" tabelası asılmıştı. Acaba bize nasıl bir oyun kuracaklardı? Bu herifler, kafayı taktıkları çocuklardan resmen besleniyordu. Ya okuldan attırıyorlar ya da yıldırıp kendi istekleriyle okulu bırakmalarını sağlıyorlardı. Arkalarından kim bilir kaç kişi sessizce çekip gitmişti. Ama ben? Ben öyle kolay lokma değildim. Karşılarında Bejna’nın kızı vardı. Annem, hayatının her döneminde güçlüleri yenmiş bir kadındı; ben de onun kızıyım. Ben de başarabilirdim. Tabii önce akıllıca bir plan yapmam gerekiyordu. Ders devam ediyordu ama hocanın anlattıkları havada uçuşan kuşlar gibiydi; bir kulağımdan girip ötekinden çıkıyorlardı. Zihnimde tek bir düşünce vardı: Ceylan’la konuşup bu çetenin ipini bir an önce çekmek. Bir yandan da kendi projeme odaklanmam gerekiyordu. Final sunumu yaklaşmıştı ve bu yılki yarışmanın ödülü gerçekten cezbediciydi. Gözüm o ödülde, hedefim birincilikti. Kazanabilecek miydim? Hazırladığım tasarım hocanın ilgisini çeker miydi? Okulda bizim gibi bir Erasmus öğrencisi olan Cansu da vardı. Bu işlerde ne kadar hevesli olduğunu bildiğim için hemen ona mesaj attım. “Cansu, Rozel’i sen takip et. Edward ise Ceylan’da. Ben planı kuracağım,” diye yazdım. Cansu, entrikalı işler konusunda adeta ayrı bir tutkuya sahipti. Mesajımın üzerinden bir dakika geçmeden cevap geldi: “O iş bende.” Telefon ekranına bakıp gülümsedim. Rozel hakkında neler bulacaktı acaba? Umarım elimizi güçlendirecek bir bilgi yakalardı. Cansu’nun sezgileri çok kuvvetliydi; çoğu zaman kimsenin göremediğini görür, duyulmayanı duyardı. Ben ise her zamanki gibi destek kuvvet olarak ablamdan yardım alacaktım. Teknik takip konusunda ondan iyisi yoktu. Birinin sosyal medya geçmişini, eski ilişkilerini ya da okul içinde kimlerle takıldığını öğrenmek istiyorsam, tek ihtiyacım Bejna’nın büyük kızı ilk göz ağrısı. Tabii umarım bu sefer karşılık olarak gücümün yettiği bir şey isterdi. Geçen sefer bir hafta boyunca ona bilişim ile alakalı makale toplamak zorunda kalmıştım; hâlâ dalga geçiyor. Kendisi daha kolay ulaştığı bilgileri bana toplamıştı. Şükür, ders nihayet bitmişti. Sınıfın içi sandalyelerin çekilmesi, çantaların kapanması ve mırıldanan öğrencilerle dolmuştu. Herkes hızlıca toparlanırken ben de çantamı kapıp çıkmak için yerimden kalktım. Tam kapıdan adım atmıştım ki bir anda önüm kesildi. Rozel ve tayfası karşımdaydı. Başını hafif yana eğip, sanki avını süzen bir yırtıcı gibi bana baktı. Yine her zamanki gibi kusursuz görünüyordu; saçlarındaki parlaklık, makyajındaki keskin hatlar… Ama bu benim umurumda mıydı? Tabii ki hayır. Bir anda adımımı geriye atamadan beni duvarla kendi arasına sıkıştırdı. Eli omzumun hizasına geldi, parmakları duvardaki soğuğu ezip geçti. Gözlerini gözlerime kilitledi. Ben de ona boyun eğmediğimi göstermek için parmak uçlarıma hafifçe yükselip dik durdum. Korktuğumu belli etmeyecektim. “Bak çeyrek akıllı,” dedi Rozel, sesi bir tehdit kadar soğuk. “Edward’dan uzak duracaksın. Arkadaşın da sen de. Yoksa cezasını sana keserim. Edward benim.” Gayet sakindim. “Edward etiyle kemikleriyle senin olabilir,” dedim. “Ne ben ilgileniyorum ne arkadaşım. Neden böyle kuruntuya kapıldığını anlamıyorum.” Rozel sertçe kaşlarını kaldırdı. “Edward’a gelen aşk dolu mesajları görmedin galiba. Hepsi elimde. İstersem okul gazetesine koyarım. Ayrıca…” Bir an durdu, dudaklarında sinsi bir kıvrım belirdi. “…Ceylan’ın özel görüntüleri de var.” Yerimde donup kaldım. “İnanmıyorum sana. Ceylan öyle bir şey yapmaz,” dedim titreyen bir sesle. Rozel hiç oralı olmadı. Telefonunu açtı, ekrana bir görüntü getirdi. Ve… Ceylan karşımda çırılçıplaktı. Gözlerim büyüdü, nefesim kesildi. Mideme kramplar girdi. “Hayır… Bu Ceylan değil! Bu sizin ona kurduğunuz bir tuzak. Photoshop değil mi bu?” Rozel sinsi bir kahkaha attı. “Bundan sonra benim dediklerimi yapacaksın. Yoksa bu resimler yarın okul gazetesinde olur. Ona göre.” Tayfasına bir işaret verdi; hepsi birlikte havalı adımlarla koridordan uzaklaştılar. Ayak sesleri yankılanırken dişlerimi sıktım. Geri zekâlı… Sana ne yapacağımı biliyorum. Daha benim kim olduğumu bilmiyorsun. Hemen telefonumu çıkarıp ablamı aradım. İkinci çalışında açtı. “Güzelim, ne yapıyorsun?” “Abla, sana acil ihtiyacım var. Başımız dertte.” Ablamın sesi bir anda ciddileşti. “Ne oldu? Biri mi musallat oldu size?” “Evet. Okulda Rozel diye bir kız var. Ceylan’ın… Photoshop ile yapılmış görüntülerini kullanıyor. Kime yaptırmış bilmiyorum ama elinde.” Ablamın kahkahası kulaklığımı titretti. “Bu muydu kızım? Bana numarasını gönder. Gerisini karıştırma.” Gülümsemem kaçınılmazdı. “Ablam bir tanesin. Bu arada, bulduğun bazı bilgileri bana iletirsen… bende dursa işte, koz gibi.” “Peki bu kız sizi zorbalıyor mu?” “Hem de nasıl.” Ablamın sesi derinleşti, tehlikeli bir tonda sertleşti: “Tamam. Sen elini hiçbir şeye bulaştırma. Sadece otur ve izle. Sakın başını belaya sokma.” “Tamam ablacığım.” Plan kurmayı düşünmüştüm ama artık gerek kalmamıştı. Artık olay ablamdaydı. Cansu ve Ceylan’a hızlıca mesaj attım: “Okulun bahçesinde buluşalım. Her zamanki yer.” Cansu’dan anında “okey” emojisi geldi. Ama Ceylan’dan hâlâ ses yoktu. Bu sessizlik içime ince bir huzursuzluk olarak çöktü. Bahçeye çıktığımda Cansu her zamanki ağacımızın altında beni bekliyordu. Gözleri beni görünce parladı. Hızlı adımlarla yanına gittim. “Ceylan nerede?” “Henüz gelmedi. Birazdan gelir,” dedi omuz silkerek. Kahvaltı yapamamıştık; çantamızda bir şeyler vardı. Cansu çikolata kaplı bisküvileri çıkardı, ben de sandviçimi. Birbirimize ikramda bulunarak atıştırmaya başladık. Havanın serinliği yüzümü ısırıyor, bahçede dolaşan çocukların sesleri uzaktan yankılanıyordu. Tam o sırada, Ceylan’ı karşıdan gördüm. Adımlarını zor atıyor gibiydi. Omuzları düşük, yüzü solgundu. Sabah evden böyle çıkmamıştı. Üstelik okuldan gelen yönden değil, ters taraftan yürüyordu. İçimde bir panik kıpırdadı. Bir şey mi oldu? Yoksa kızlar mı bir şey yaptı? Yerimden fırladım ve ona doğru koştum. Yaklaştığımda gözlerindeki kızarıklık daha net görünüyordu; sanki sabaha kadar ağlamış gibiydi. “Ceylan… İyi misin? Bir şey mi oldu?” Hiç cevap vermedi. Bir anda kollarını boynuma doladı. Sarsıcı bir şekilde, tüm gücüyle sarıldı. Nefesi titriyordu. “Ceylan, bir şey mi yaptılar sana? Nereden geliyorsun?” diye sordum ama yanıt vermedi. Sadece sarılmaya devam etti. Onun bu hâlini çok iyi biliyordum. Suskunluğu en ağır çığlığıydı. Ben de hiçbir şey söylemeden onu sımsıkı sardım. Sırtını usulca sıvazladım. Bir süre sonra sarılmamız gevşedi. Avuçlarımla saçlarını okşadım, yanağına dokundum. “İyi misin?” Gözlerinden yaşlar süzülürken fısıldadı: “İyi ki varsın.” Gülümsemem kaçınılmazdı. Islak gözlerimden yaşlar istemsizce aktı. “Sen de… iyi ki varsın.” “Anlatmak ister misin?” dedim nazikçe. Başını iki yana salladı. Anladım… Bu yine geçmişle yüzleştiği anlardandı. Zamansız çöken gölgeler gibi bazen üzerine gelir, konuşmak yerine susmayı seçerdi. Ben de üzerine gitmezdim. “Gel hadi,” dedim elini tutup. “Cansu bizi bekliyor. Sana anlatacaklarım var.” Ceylan gözyaşlarını sildi. “Ne oldu? Bir şey mi oldu?” Derin bir nefes aldım. “Rozel beni tehdit etti.” Ceylan’ın gözleri bir anda büyüdü. “Ne? Nasıl yani?” Omuzlarımı hafifçe kaldırdım. “Ben de hemen ablama havale ettim. Ama tehdidi duysan var ya… beyninde şimşekler çakardı.” Ceylan şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken ben de gülümsedim. “Ayrıca,” dedim eğilip fısıldar gibi, “senin şu ‘küçük’ diye yakındığın göğüslerin var ya… hiç de küçük değilmiş. Gayet büyükmüş, hem de tahmin ettiğinden bile fazla.” Ceylan’la birlikte Cansu’nun yanına doğru yürüdük. Cansu bizi görür görmez kaşlarını kaldırdı. “Muslukları yine açık unutmuşsunuz. Ne oldu? Konu her neyse anlatın da ben de eşlik edeyim,” diye dalga geçti. Ben de göz devirdim. “Yok, her zamanki Ceylan klasiği.” Ağacın altındaki yere oturduk. Cansu merakla ikimize birden bakıyordu. Nefesimi toparlayıp konuya girdim. “Kızlar, size anlatacaklarım var. Rozel beni çıkışta sıkıştırdı.” Cansu’nun yüzünde anında o ‘dedikodu modu aktif’ ifadesi belirdi. Devam ettim: “Güya Ceylan’ın Edward’a attığı aşk dolu mesajlar ve… müstehcen resimleri varmış.” Ceylan başını öne eğdi, Cansu’nun ağzı bir karış açık kaldı. “Tabii ki ona inanmadım,” dedim keskin bir tonla. “Olayı ablama attım. Teknik kısmıyla o ilgilenecek. Tek eksik Rozel’in numarası. Cansu, o da sende olacak. Hazır mısın?” Konuşmam biter bitmez telefonumdan bir bildirim geldi. Cansu bana mesaj atmıştı: “Numara sende.” Kafamı hızla kaldırdım. “Sen nereden buldun? Daha söylemedim bile!” Cansu havalı bir hareketle saçını savurdu. “Araştır deyince genelde ilk işim olur. Numara, sosyal medya, geçmiş paylaşımlar… Hepsi elimde.” İster istemez güldüm. “Dayanamıyorsun, değil mi?” Cansu kaşlarını kaldırıp omuz silkti. “Hobim.” Biz böyle konuşurken Ceylan’ın yüzündeki ifade hiç değişmiyordu. Solmuş gibiydi. Derin bir nefes alıp ona döndüm. “Ne oldu Ceylan? Merak etme, Rozel’in dediklerinin hiçbirine inanmadım. Sen asla böyle bir şey yapmazsın.” Ceylan başını kaldırdı. Gözlerinde biraz önceki kırmızılık hâlâ duruyordu. Ve sonra… Sessizliği yarıp gelen bir cümle bıraktı: “Yani… belki de yapmış olabilirim.” Ceyla’nın ağzından dökülen sözler bir an beynimde yankılanması. Sanki duyduklarım duvarlardan geri sekip bana tekrar çarpıyordu. Şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım. “Ne yaptın… ne yaptın?” Aynı cümleyi iki kez tekrarladığım hâlde anlamlı bir cevap beklediğimden emin değildim. Ceylan omuzlarını hafifçe kaldırdı, suçüstü yakalanmış bir çocuk gibi. “Yani… Edward’ın ilgisini çekmem gerekiyordu,” dedi utangaç bir sırıtışla. “Ayrıca o fotoğrafları attım ama fotoğraftakiler ben değilim. Yüzü bana ait olabilir ama… şey… Tanıdığım bir bilgisayar kurdu çocuk var. Çok güzel photoshop yapıyor. Eğer ihtiyacınız olursa numarası bende var.” Şoktan nefesimi toparlayamadım. “Ceylan, ne yaptığını sanıyorsun sen? Edward gibi biriyle olabileceğini gerçekten mi düşündün?” Ceylan anında savunmaya geçti. “Ne varmış? Niye olamazmışım? Bizim onlardan neyimiz eksik? Eksiğimiz yok! Fazlamız var!” “Tamam, var,” dedim dişlerimin arasından. “Ama yine de olmaz Ceylan. Neden böyle bir şey yaptın? Etrafta o kadar genç varken…” Ceylan yüzünü buruşturdu, dudaklarını bir araya sıkıştırdı. “Vallahi neden yaptığımı bilmiyorum. O piti piti yapıyordum… Edward’a denk geldi.” Bir saniyelik sessizlik oldu. Sonra Cansu kahkahayı patlattı. Hatta öyle bir güldü ki ağacın gövdesine yaslanmak zorunda kaldı. “Sen sevgili adayını ‘o piti piti’ yaparak mı seçiyorsun?” diye kıkırdayarak sordu. Ben de dayanamadım; kaşlarımı havaya kaldırıp Ceylan’a baktım. Onun ise omuzları düşmüştü, yerin dibine girmiş gibiydi. Ben Rozel’in telefon numarasını ablama çoktan atmıştım. Ona insaflı davranması için, aslında Rozel’in tehdit ettiği şeyleri Ceylan’ın yaptığını söylemem gerektiğini de biliyordum ama… işte, onu yazmaya hâlâ fırsatım olmamıştı. Biz bahçede oturmuş bu konuyu hararetle tartışırken, birden herkesin telefonundan aynı anda bildirim sesi geldi. Sanki bir anda kampüsün tamamı çınladı. Çevreme baktım; herkesin yüzünde aynı ifade vardı. Kimileri kahkahalarla gülüyor, kimileri ise ekrana donakalmış bir halde bakıyordu. Ben de telefonumu kızlarla birlikte açtım. Ekranda patlayan şey… Rozel’in tuhaf fotoğrafları ve Edward’a attığı garip, utanç verici mesajlardı. Bir an kalakaldım. Bu iş… Kesin ablamındı. Ama bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Üstelik onu uyarmaya da fırsatım olmamıştı! “Ceylan gördün mü?” diye fısıldadım kızlara. “Bu yaptığının sonuçlarını… şimdi biz nasıl temize çıkaracağız kendimizi?” Tam o sırada telefonum çaldı. Ablam arıyordu. Hemen açtım. “Abla, aslında sana bir şey söylemem gerekiyordu” Ablam sözümü kesti: “Gönderdiğin telefon numarasını doğrulamak için aradım, başlamadım daha.” Bir an beynim durdu. “Ne? Yani… sen şimdi daha hiçbir şey yapmadın mı?” “Hayır,” dedi gayet sakin. “Numaradan emin misin diye aradım sadece.” “Abla kapat, kapat! Ben seni arayacağım,” deyip telaşla telefonu kapattım. Eğer ablam yapmadıysa… Peki bunu kim yapmıştı?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE