Hayatlarının tepe taklak olduğu gün babasının ölüm haberini aldıkları gündü. O günden beri saçlarını kısacık kestirirdi, siyahtan başka bir renk giymez düğünlere hediyesini vermek için giderdi. İlk kez bugün beyaz gömlek giymişti ona da abisinin kanı bulaşmıştı. Çamur, yağmur ve kanla yıkanmış üstüne bakmadan abisini hastane koridorlarında telaşla taşıyan doktorlara endişeyle izledi. Durumu gittikçe kötüye gidiyordu kalbi her an durabilirdi. Bir ölümü daha kaldıracak ne gücü ne de sabrı vardı. Deliliğini geri plana atan bileğinden tutup kendisiyle çekiştirdiği kızın sesini çıkarmadan peşinden gelip uzun adımlarına çekingen hızlı adımlarla eşlik etmesiydi. Aslında yarı baygın bir haldeydi. Yolculuk boyunca bayılacağını sanmış bir gözü abisindeyken diğer gözünü kızın bembeyaz kesilen yüzüne

