27. Bölüm: Küllerden Doğan Lanet Köşkün taş koridorları, geceyi emmiş gibi karanlıktı. Mavi, odasının pervazına dirseğini dayayıp, bahçedeki servi ağaçlarının gölgelerini izledi. İçinde, yangının külünden de siyah bir şey taşıyordu artık. Acının içinden geçen bıçak, ilk başta onu ikiye ayırmış, şimdi ise iki parçayı birbirine diktikçe daha sert, daha keskin bir şeye dönüştürmüştü. Uykusuzluğun “zınk” diye kafasını kıstırdığı o anlardan birinde, kendi kendine fısıldadı: “Beni gömdüğünüz yerden kalktım. Haberiniz yok.” Kapı çıt etti. Gülizar, tepsiyi usulca bıraktı. Buharı tüten adaçayı. “Sakinleştirici” dedikleri türden. Gülizar’ın yüzünde, gölgesi bile korku kokan bir dinginlik vardı. “İç Mavi Hanım,” dedi kısık sesle. “Uykun açılsın şey, kapansın…” Mavi, tepsideki fincana bakarken iç

