37. Bölüm: Kırık Aynalardaki Yansımalar Mardin'in güneşi, taş evlerin pembe dokusunu ısıtıyor, daracık sokaklarından geçenlere kadim bir huzur vaat ediyordu. Ama Cihan'ın dükkânının loş ışığında, bu huzurdan eser yoktu. Havada, Ateş'le karşılaşmanın getirdiği gerilim ve belirsizlik ağır bir yük gibi çöküyordu. Mavi, bir Selçuklu çinisi üzerindeki tozu nazikçe alıyordu, ama elleri titriyor, zihni kilometrelerce ötedeki bir konakta dolaşıyordu. Ateş'in öfkesi, gözlerindeki o yaralı, kızgın ifade, onu günler öncesine, o karanlık geceye götürmüştü. Suna'nın zafer dolu bakışları, Ateş'in suskunluğu, sonra da o çaresiz kaçış... Her şey, bir rüya gibi gelip geçmişti zihninden. Ama Ateş'in dünkü varlığı, o geçmişin ne kadar canlı ve yakıcı olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı. Cihan, depodan çık

