Sessizliğe yazılan aşk✨✨🍁🍁🍁

428 Kelimeler
Mira o sabah Deniz’den önce uyandı. Yan yana uyumuyorlardı; ama Deniz, pansiyonun alt katındaki küçük odada kalıyordu artık. “Yakında olmak iyi,” demişti. Mira o cümleyi uzun süre içinde taşımıştı. Aynaya baktığında gözlerinin altındaki morluğu fark etti. Parmağıyla hafifçe dokundu. Bugün zor bir gün olacak, dedi içinden. Bedeninin bu fısıltılarını artık tanıyordu. Ama Deniz’in yüzüne yansıtmayacaktı. Aşağı indiğinde Nermin Hanım mutfaktaydı. Mira’yı görünce durdu. Bu kez bakışlarını saklamadı. “Bugün sen otur,” dedi yumuşak bir sesle. “Ben getiririm.” Mira itiraz etmedi. Oturdu. Bu kabul ediş, onun için güçsüzlük değil, hayatta kalma biçimiydi. Nermin Hanım çayı koyarken bir an durdu. Mira’ya bakıp sadece şunu söyledi: “Bazı insanlar güçlüdür ama belli etmez.” Mira gözlerini kaçırdı. Nermin Hanım devam etmedi. Sezdiği şeyin adını koymadı. Çünkü adı olursa, Mira’nın omuzlarına daha fazla yük bineceğini biliyordu. Atölyeye geçtiklerinde Deniz Mira’nın elini tuttu. Bugün biraz daha sıkıydı. Bunun farkında bile değildi. Dün sahilde yaşadığı o küçük kıskançlık, içinin bir yerinde kalmıştı. Mira’nın başka bakışlara açık olma ihtimali… Bu düşünce onu rahatsız etmişti. Ama bunu kendine bile itiraf etmemişti. Atölyeye Ali geldi. Gürültülü sesiyle ortamı doldurdu. Mira’ya bakıp gülümsedi. “İyi misin küçük hanım?” dedi şakayla. Deniz’in içi yine hafifçe gerildi. Mira cevap vermeden Deniz konuştu. “Biraz dinlenecek,” dedi. “Bugün yavaş.” Ali durdu. Bakışları değişti. Şakayı sürdürmedi. “Tamam,” dedi. “Ben sonra uğrarım.” Ali çıktıktan sonra Mira Deniz’e baktı. “Gerek yoktu,” dedi. Deniz omuz silkti. “Yanındayken gerek var,” dedi. Bu bir sahiplenme değildi. Ama Mira, Deniz’in içindeki o küçük kıpırtıyı hissetti. Ve ilk kez düşündü: Beni kaybetmekten korkuyor mu? Öğleden sonra Mira yalnız kaldı. Deniz odun almaya gitmişti. Mira atölyede bir sandalyeye oturdu. Gözlerini kapattı. Bedeni ağırdı. Nefesi düzensizdi. Eğer bugün yalnız olmasaydım, diye düşündü, belki ağlardım. Ama yalnızlık ona izin veriyordu. Sessizce, kimseye görünmeden. Elif uğradığında Mira’yı bu hâlde gördü. Yaklaşmadı. Sadece kapının kenarına bir şal bıraktı. “Serin olur,” dedi. Başka bir şey söylemedi. Bu, Elif’in koruma biçimiydi. Akşam Deniz döndüğünde Mira şalı omuzlarında buldu. Deniz bir şey sormadı. Sadece Mira’nın yanına oturdu. Elini tuttu. Bu kez kıskançlık yoktu içinde. Sadece endişe vardı ama adı yoktu. “Bugün zor muydu?” diye sordu. Mira düşündü. “Geçti,” dedi. Deniz başını salladı. “Geçen şeylere inanıyorum,” dedi yine. Mira içinden geçirdi: Ben de… ama bazen geçmeyen şeyler de insanı sevdirebiliyor. Kasaba sessizdi. Yan karakterler, Mira’yı fark etmişti. Deniz, Mira’yı kaybetmekten korktuğunu henüz bilmiyordu. Mira ise bedeninin sınırlarıyla sevgisinin sınırları arasındaki o ince çizgide yürümeye devam ediyordu. Ve kimse, henüz, hiçbir şeyin adını koymuyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE