Ablamın sesini duymamla içimde bir şey koptu. Yıllar boyunca bastırdığım, üstünü örttüğüm, “unutursam geçer” diye susturduğum her şey birdenbire canlanıverdi. "Zerya. Zerya' m. Gerçekten sen misin?" Sesi titriyordu. Sanki biri ona hayalinin gerçeğe döndüğünü söylüyordu. "Benim." dedim sadece. Daha fazlasını diyemezdim. Boğazım düğümlenmişti. "Adamların beni aradığını duyunca önce korktum. Babam aratıyor sandım. Ama sonra sordurdum. Senin adını duyunca numaramı verdim. Babam söylettiyse bile umrumda değildi. Ne olacaksa olsun artık dedim." Sesi ne kadar güçlü çıkmaya çalışsa da içindeki korkuyu, o eski kırgınlığı, tedirginliği hissedebiliyordum. Şaşkındım. Beni hatırlamasını bile beklememiştim. Beş koca yıl geçmişti. Beş yıl... Ne uzun, ne yutkunması zor bir zaman. "Nasılsın abla? Nel

