Gökhan’dan Göz kapaklarım ağır taşlar gibi üzerime çökmüştü; açmaya çalıştıkça başımın içi zonkluyor, bedenimden yayılan sızı her hareketimi yavaşlatıyordu. Nihayet, bulanık bir ışığın arasından etrafı seçebildim. Hafızamda en son yankılanan şey, Umay’ın o telaşlı, yüreğime dokunan “Gökhan!” deyişi oldu. Sonrasında beyaz önlüklü hemşireler telaşla içeri girdi; soğuk metal aletler, ölçülen nabzım, kontrol edilen yaralar… Tüm o uğultunun ardından, beni normal odaya aldıklarında kapı aralandı ve annemle babam göründü. Yüzlerindeki endişe, yerini beni sağ salim gördüklerine dair hafif bir tebessüme bırakıyordu. “Siz benim sebebim olacaksınız.” dedi annem, gözleri ağlamaktan şişmiş, geldi sarıldı. “Sakin ol anne, bak buradayım. Ufak bir sıyırık sadece.” dedim ama nefes almak bile zor geliyor

