1- Kan davamız var!

1072 Kelimeler
Mina Elvan Konakta hine bir koşturma vardı. Ama bu misafir geldiğinde ki gibi bir koşturma değildi. Sanki başka bir şey vardı. Ama ne? Odamdan çıkıp aşağıya indim. Annem mutfağa girdi. Arkasından girdim. “Anne ne oluyor? Ne bu koşturmaca?” Bana baktı ama işine geri döndü. “Dayê?” (Anne) Sorarcasına sordum. Ama annem bana cevap vermek yerine yardımcı kadınla konuşuyordu. Sonradan bana döndü. “Minem, keçemın, yavrum. Bizim sana denediğimiz bir şey var. Ama diyemem! Sana sadece bir şey diyebilirim; kan davamiz var! Kanlımız Hever ailesi bizi öldürecek! Kaçmamız lazım! Hadi kızım, sen hazırlan, çıkacağız!” Diyerek mutfaktan çıktı. ( Keçemın- Kızım) Annemin sözünü dinleyerek odama koşarak çıktım. Küçük bir çanta aldım. Kol çantası, biraz eşya aldım. Pet de koydum. Ne olur ne olmaz, tedbir de kalalım. İki tane açmadığımı koydum. Açtığım bir peti de lavabo da kendime koydum. Bu ay olacaktım, tedbir lazım. Odanın kapısı açıldı, annem hızla girdi. “Keçemın hazır mısın?” Dedi. Annem hazırlanmış üstüne kapşonlu bir mont giymiş. “Nereye gidecez?” Bir yandan şarj cihazımı arıyordum bir yandan da anneme cevap veriyordum. “Doğduğun yere; İstanbul’a! İstanbul da bizi bulamadılar, bir daha da bulamazlar! Evimiz de hazır, her şey yerinde! Hadi, keçamın!” Kafamı salladım. Sonunda şarj aletimi buldum. Çantama atıp, bilgisayarımı aradım. Yatağın üstündeydi. Aldım. Onunda şarj aletini aldım. “Anne ben hazırım!” Annem önden çıktı. Sonrada ben çıktım. Odanın kapısını kilitleyip, kapının oradaki çiçeğin içine sakladım. Burda böyle oluyormuş. Ben bilmiyorum zaten. Annemle merdivenleri indik. Babamla abim bizi avluda bekliyorlardı. Babamların yanına gidince kapı açıldı. Ama kapının kilidi silahla kırıldı. Sonrada hızla açıldı. Babam merakla baktı. Birden biri girip silahı yukarı kaldırmış, havaya sıkmıştı. Korkarak annem arkasına girdim. Annem de beni kabul ederek daha çok sakladı. Ben annemi tehlikeye attığımı anladım ve çıktım. Abim yanıma geldi. Annem de beni geri sokmaya çalışıyordu. Silahlı adamın arkasından bir sürü adam girdi. Tek üç kişi önde, diğerleri ise arkada. Silahlı adam biraz yaşlı gibiydi. Yanındaki yani ortadaki adam benim yaşımdan büyük ama yaşlı değildi. Onun yanındaki adam yaşlı ama fazla değildi. Silahlı adam, “Kan davamızı geri verin!” Gözü birden benim üzerimde gezindi. “Ya da bize kız verin! Oğlumla evlensin!” Oğluda ilk defa duymuş bir şekilde bana bakıyordu. Ben bu adamı istemem. Bu adam soğuktu, soğuk kişiliğe sahipti. Babam öne çıkarak, “Ben size kızımı vermem! Ya kan alınacaksa benden alın, çocuklarımı bırakın!” Dedi. Ama abim de öne çıkarak babamın yanına gitti. “Bir can alınacaksa benden alınır! Ailemide rahat bırakın!” Babam bir yandan gurur duyuyor bir yandan da ölmesin diye kendini öne atıyordu. Orta yaşlı adam, “Babam ne dediyse o olacak ve kız da benimle evlenecek!” Adam bana bakarak konuştu. Silahı adam oğluyla gurur duyuyor, oğlu ne dediyse onu yapıyordu. Babam ve abim öne çıktı, ama ortadaki adam tekrar söze girdi. “Ben kendime kızı isterim! Başka can istemem! Yarın akşamda kızı kendime istemeye geleceğiz!” Adam çıktı. Adamın çıkmasıyla tüm adamlar çıktı. Beni bacaklarım taşımıyor gibi yere düştüm. Niye ben ya! Niye! Ben bu adamdan korkuyordum zaten, o soğuk bakışları, sert yüz hatları... Korkuyorum. Hayatım da ilk defa korkuyorum... Annem yanıma çömeldi. “Keçemın, tamam yavrum. Tamam geçecek, buda geçecek!” Diye beni teselli etti. Sonra beni odama geçerdi. Annem çıktığı gibi ağladım. Ben bu adamla evlenmem, bu adamın bakışları böyleyse evlenince beni öldürür. Korkmuyor değilim, korkuyorum. İyice ağladım. Sabah sabah da keyfimi böyle kaçacağını bilmezdim. İstanbul’a mi kaçsam? Orda hem arkadaşlarım vardı. Onlar beni saklardı. Bence de akşam kaçarım. Oradan İstanbul'a... Ben bu adamla hayatımı birleştirmem. Arkadaşım olan Asaf’ı aradım. En iyi arkadaşımdı, o. Bir çalmaya açtı, “Efendim?” Sesini bile özlemişim. “Asaf! Ben İstanbul’a gelmek istiyorum ama senin evinde kalabilir miyim?” Dedim, kapıyı kontrol ederek. “Balım, tabii ki! Ben seni çok özledim! Ne zaten uçağa bineceksin?” Sesi neşeli çıkıyordu. Çocukluk arkadaşımdı. Onu kimseye değişmem. “Bu akşam!” Bende onun gibi sesimi neşeli çıkardım. “Neyse, haber vereyim dedim. Ben şimdi kapatıyorum! İyi günler!” Benim kapatmamla rahatsızlık hissetti. “İyi günler, balım!” Telefonu kapatarak odamdan çıktım. Merdivenleri indim. Kahvaltı yapacaktık. Sofra burdan gözüküyordu. Açılmıştım. Avluya indiğim gibi az önce ‘Kızı istiyorum!’ Dediği adam ve silahlı adam buradaydı. Yanlarında da 3 kız vardı, 2 de erkek. Ama erkekler birbirine benziyordu. İkizler galiba. Yaşlı kadın beni görünce, “Gelinimiz bu mu? Bu çok güzel bir kız, kızın yanında torunum yakışmaz!” Bir an gülümsedim. Sonra da ben ne yapıyorum dedim. “Yok, ben değilim!” Diyerek yemek masasına oturdum. Annem ,babam ve abim nerde olduklarını bilmiyorum. Ben açım, o yüzden tabağımı doldurarak yemek yemeğe başladım. Annem, babam ve abim de geldi. Sonrada onlarda geldi. Abim yanıma oturacakken piç adam abimi yana itti. Yanıma oturdu. Ben onlarla ilginmedim yemeğine devam ettim. İlerleyen zamanla telefonum çaldı. Baktım, Asaf arıyordu. “İzninizle!” Diyerek kalktım. Yukarıya çıktım. Yetmezmiş gibi odama girip kapıyı kilitledim. “Efendim?” Diyerek çalışma masama oturdum. “Sen geldiğin de belki evde olamam, işte çalışıyorum. O yüzden anahtarı nereye koyacağımı söyleyim diye aradım. Ayakkabılıkta olacak oradan ikinci ayakkabıda! Yedeğini çıkaracağım, tamam mi?” Böyle uzun konuşması canımı sıktı. “Tamam! Ben şu an müsait değilim! Akşam aradım seni!” Diyerek masadan kalktım. “İyi günler de ben senin sesini duymadan edemem!” Bu adam bana mi asılıyor? “Asaf! Düzgün konuş, bel atına girme! Bu konuşma yakında bel atına girecek! Tamam mi, Asaf’cığım?” Gülme sesi geldiğinde yüzüne kapattım. Kapıdan dışarı çıktım. Aşağıya indim. Yerime oturdum. Annem, “Kimle konuştun, kızım?” Dedi. “Asaf! Sizi özledim, biran önce İstanbul’a gelin diyor!” Babam kafasını salladı. Abim, “Ben arıyorum açmıyor, sen arayınca açıyor. O yüzden senden arıyordum bir aralar.” Güldük. Sadece abimle ben. Bir şey demeden yemeğimi yiyordum. Birden telefon titredi, ve bip diye bir geldi. Masada herkesin gözü bende kaldı. Elime alıp baktım. Ama daha görmeden yanındaki piç telefona baktı. Telefonu kapattım. Masaya bıraktım; yüzü görünmeyecek şekilde. Yanındaki adam ne yapmak istediğimi anladı, ama bir şey demedi. Birden orta yaşlı kadın söze girdi. “Oğlumla kızınız tanışsınlar, düğünden önce konuşsunlar! Bizde düğün gününü konuşalım!” Piç kafasına salladı. Kolumdan tutup masadan kaldırdı. Telefonu son anda elime aldım. Beni arkasından sürükledi. Yukarı odama girdi. Beni yere fırlattı. Birden kalbim yok oldu. Yerden beni kaldırıp yatağa attı. Sonrada üzerime yattı. “Ne yapıyorsun! Çığlık atarım, yemin olsun bağırırım!” Tam çığlık atıyordum ki elini dudaklarıma bastırdı. “O Asaf kim? Niye seninle bel altı konuşuyor? Bir tek ben sana söylerim!” Bu adam beni nerden duydu?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE