6. Bölüm

1578 Kelimeler
Keyifli okumalar Tarık Gürkan Efsun’un annesinin ölümün üzerinden bir hafta geçmişti. İkisi de her geçen daha iyi olmuştu. Sağlık ocağına geldiğimde beyaz önlüğümü giydiğimde ilk hastama bakıp gerekli ilaçları yazmıştım. Fazla hasta olmadığı için masaya geçip kahvemi içerken kapının aniden açılmasıyla şaşkınca bakıyordum. "Tarık abi yetiş ablam." diyen Cerenin korkulu sesiyle şaşkınca bakıyordum. Hemen ayağa kalktığımda odadan çıkarken sokak ortasında kavga eden Efsun ve Özgeye bakıyordum. Gözlerim şaşkınca bakınca hemen koşarak ayırmaya çalışıyordum. "Seni öldürürüm kızım sapık kardeşini alıp ikinizi gömerim." "Senin gücün yetmez bana kahpe." Birbirlerine girmişler Efsun öyle bir dövmüştü ki zor ayırdım. İkisinin yüzü mosmor olmuştu. Delirmemek elde değildi. Derin bir nefes alırken ikisine bakıyordum. Ceren zaten perişan haldeydi. "Neden kavga ettiniz." "Bunun sapık kardeşi Ceren'e saldırmış hemde sokak ortasında." Duyduklarım karşısında donup kaldım. Ceren gözyaşları içinde ağlarken başını eğmişti. Özge ne kadar inkar etse bile onun nasıl bir sapık olduğunu biliyordum. Ama dikkatimi çeken başka bir şey vardı. Özge'nin kardeşinin kafası yarılmıştı. " Onun kardeşi de ona saldırdı." "Haketti senin pezevenk kardeşin." Efsun’un ağzı çok bozulmuştu. Bir ayar vermem gerekiyordu. Yasin amca gelirken Efsun’un bakışları ona döndü. Ceren'e baktığında kaşını kaldırıp etrafa göz gezdirdi. "Efsun ne oluyor kızım?" "Dayı bu şerefsiz Ceren'e saldırmış sokak ortasında." "Ne diyorsun sen kızım ne demek saldırdı." Özge öfkeyle bağırmıştı. Gerçekten elimde kalacaktı. Efsun’un gözleri ona dönerken beni yanına çekerek ona bakıp bağırmaya başladı. "Senin kardeşin kuyruk sallamış." "Senin o dilini keserim kimse senin gibi değil hele sana hiç benzemez." Efsun’un kolundan tutup çekerken Özge hala onun üstüne yürümeye çalışıyordu. Önüne geçtiğimde bakışları bana dönmüş daha çok öfkelenmişti. Bakışlarım ona dönerken derin nefes çektim. " kardeşine sahip çıkacaksın. " " Kardeşimin suçu olmadığını biliyorum." "Özge kardeşin suçlu mahalledeki kızlar onun yüzünden dışarı çıkamıyor." "Tarık" Konuşmasını siren sesleri bölmüştü. Polislerin gelmesiyle Ceren yanlarına koşarak durumu anlatmaya başlamıştı. Kadın komiserin bakışları üzerimize değdiğinde onu tanımıştım. Mahallede eskiden oturmuşlardı. Ayça demek ki polis olmuştu. Efsun’un şaşkınca bakmasıyla yanına koşup sarılmıştı. "Ayça abla hoşgeldin." "Pek hoş bulmadım bu kızın dedikleri doğru mu?" "Evet abla doğru yetişemezsem daha neler yapacaktı." Bakışları bana dönerken gülümsedi. Sonra tekrar ciddi haline dönmüştü. Özgenin kardeşine öfkeyle bakmıştı. Onun eline düşen sağ kurtulamazdı. Derin bir nefes çekerken başıyla işaret ederken tutuklandı. " Ceren karakola gelip şikayet et. " Onların gidişinin ardından Özge bu sefer de Ceren'in üstüne yürümeye başladı. Efsun saçından tutup dövmeye başlarken ona engel olamıyordum. Bu kız da ne güç varmış. Derin bir nefes çekti. "Bana bakın ailenizi de alın defolup gidin." Yasin amca öfkeyle bağırmıştı. Bu adam kolay sinirlenmezdi. Konu yeğenleri çocukları olunca kimse onu tutamazdı. Derin nefes aldığında Özge hala yerinde durmuyordu. Efsun’un sabrı tükenirken Özge'nin yüzüne öyle bir tokat atmıştı ki yere yapışmıştı. " Senin derdin ne? Daha ne istiyorsun benden nişanlımı aldın bence geç kaldın. Çünkü sayende beni seven adamla birlikteyim. Annemi aldın benden." "İyi olmuş hiç mutlu olmanı istemiyorum. Ne yapıyorsam sen sürekli mutlu olmanın yolunu buluyorsun?" Efsun’un bakışları ona dönerken bir anda kahkahayı atmıştı. Özge'nin bu kadar kıskanç olduğunu bilmiyordum. Bütün mahalleye gerçek yüzünü göstermişti. Efsun saçlarını arkasına atarken onn dibine girmişti. " Sende bu kıskançlık, kin varken asla mutlu olamazsın. Evet herşeye rağmen mutluyum. Sana inat kötülüklerine inat mutlu olacağım." Özge tekrar konuşacaktı ki araya girmek zorunda kaldım. Efsun’un daha fazla üzülmesine izin veremezdim. Ona öfkeyle baktığımda geri adım atmıştı. " Özge yeter artık sevdiğim kadını daha fazla üzersen canını yakarım. Efsun benim için çok değerli onu kim üzerse karşısında beni bulur." "Ama." "Daha fazla uzatma istersen çünkü benim sabrım taşmak üzere." Gözyaşları aktığında bana bakınca pişman olduğunu gördüm. Ama bu benim umrumda değildi. Tek umrumda olan Efsun’un mutluluğuydu. Özge durmak bilmiyordu ki Efsun’un üstüne giderek ağır sözler kullandıkça benim sabrım taşıyordu. "Sen sevilecek biri değilsin ki zavallısın." "Özge yeter haddini aşıyorsun seni bir daha uyarmam." Özge gözyaşları içinde arkasına bakmadan giderken Efsun’un bakışları bana döndü. Derin bir nefes alırken mahalle de dağılmıştı. Gözlerim ona dönerken derin bir nefes almıştı. " Efsun geçecek bu günler. " " Umarım seninle konuşmak istiyorum. " Başımı salladığımda sağlık ocağına geçmiştik odama geçerken sandalye'ye oturmuştu. Bir sıkıntı vardı. Karşısına geçip oturduğumda bana dolmuş gözlerle bakmıştı. "Ne oldu?" "Tayinim çıktı." "Nereye çıkmış bakalım." "Ankara." Derin bir nefes alırken elinden tutup gözlerini sildim. Benden ayrılacağını düşünüyordu. Ama bu onun için imkansızdı. "Bak beraber gidelim mi?" "Senin de işlerin var." "Bende tayinimi isterim." "Emin misin?" "Hiç olmadığım kadar hem başka bir şehir iyi gelecek Ceren için avantaj olabilir." Gözlerime bakarak gülümsedi. Ben bu kadını daha önce neden tanımadım. O kadar masum bakıyordu ki içim gidiyordu. Masama geçerek Ankara için tayin başvurusu yaptım. Ama yinede gözlerinde bir endişe kendini belli ediyordu. " Tarık ailen ne diyecek buna bana kızarlar mı?" "Sanmam ama konuşurum hem seni bırakamam." "Asıl ben bırakamam çünkü başkası seni kapar." Bir anda kahkahayı atarken suratını asmıştı. Dudaklarını öperken bana sarılıp yanağıma öpücük kondurdu. Okulda bir kaç işlerini halletmek için gideceğini söyledi. "Beni okuldan alırsın artık." "Hay Hay sevgilim yeter ki iste." Onun gidişinin ardından derin bir nefes almıştım. Eve giderken annem ve babamın karşısına geçip durumu anlattım. Başta bana şaşkınlık içinde baktılar. Ama sonra izin verdiler. "Düzeni kurun bizde geliriz." "Sizin desteğiniz olmasa yapamam." Babam bana gülmüştü. Arabanın anahtarını alırken okula doğru yola çıkmıştım. Fazla uzakta olmadığı için hemen gelmiştim. Okulun çıkışında biri Efsun’un kolundan tutup elindeki kağıdı salladı. Arabadan inince sesleri bana geliyordu. " Bu ne demek oluyor?" "Alp ne diyorsun sen?" "Efsun tayin istemişsin uzağa gidince benden kurtulacaksın öyle mi?" "Sana kaç kere söyledim seni istemiyorum ama maalesef ki anlama kapasiten yok." Tam bir şey yapacaktı ki kolundan tutup çektim. Bakışları bana öfkeyle bakarken sinsice sırıtarak gülmüştü. Hayır bir insan bu kadar kaşınmazdı. Efsun’u arkama alırken ona bakıyordum. " Kusura bakma aşkım biraz darp edeceğim. " " Ne demek hayatım ellerin dert görmesin." Alp'in yüzüne kafa atarken yere yığıldığında şaşkınca bakıyordu. Benden böyle bir şey beklemiyordu. Ayağa kalkarken bana vurunca bu sefer acımadan yumruk attım. Bir anda bıçak çıkarınca Efsun çığlık çığlığa bağırmıştı. Bıçak koluma çizik atarken kolunu tutup büktüm. "Bana bak seni bir daha sevdiğim kadının yanında görürsem kemiklerini kırarım senin anan gelse toplayamaz parçaları anladın mı?" Başıyla onaylar şekilde kaçarken elim paramparça olmuştu. Efsun’un gözleri korkuyla bakıyordu. Boynundaki fuları koluma sardığında gözleri doldu. " Bu lavuk kim? " " Alp Öğretmen bana takıntılı. " " Ben ona bir takarım hayatı boyunca böyle takma göremez ayrıca bunun derhal meslekten ihraç edilmesi gerekiyor." "Karakola gidip şikayet ederim sende koluna pansuman yap." "Efsun seni kan tutuyor değil mi?" Başını salladığında derin bir nefes çekti. Araca binerken ailemin izin verdiğini söylediğimde Yasin amca da ses etmediğini duydum. Önce karakola gidip şikayet etmiştik durumu anlatırken Ayça Abla hemen ekip gönderdi. "Ayça abla onun meslekten ihraç edilmesi gerekiyor. Çocuklara zarar verme şansı var." "Merak etme hallederiz sende hastaneye git." Karakoldan sonra sağlık ocağına giderek pansuman yaptım. Fazla derin olmadığı için sorun yoktu. Ama eğer annem görürse sıkıntı olabiliyordu. Efsun bunca zaman sonra o adamın tacizlerine mahrum kalmıştı. Alp sorunlu bir adamdı. Böyle bir insanın öğretmen olması da gerekmiyordu. Eve giderken kolumun acısını belli etmedim. Derin bir nefes çekerken odama geçtim. Üstümü değiştirecekken babamın odaya girmesiyle bana korkuyla bakıyordu. Kapıyı ardından kapatıp yanıma geldi. "Oğlum ne oldu?" "Baba kavga ettim sorun yok." "Kiminle kavga ettin ne demek sorun yok." "Efsun’un okulunda bir Öğretmen aylardır taciz ediyordu. Kızı sıkıştırdı ben haddini bildirdim." "Hangi Öğretmen?" "Alp Yılmazer." Babamın bana olan bakışları değişti. Onun eskiden tanıdıkları vardır. Telefonu aniden eline alıp bir kaç yere aradığında ne yaptığını anlamadım. Derin bir nefes çekti. "Alp yakalanmış okuldan da atılmış." "Baba böyle insanın Öğretmen olması bile gerek yok tehlikeli bir varlık." Başını salladığında odadan çıkarken kolumu işaret etmişti. Annem görse kıyameti koparırdı. "Annen görmesin." "Neyi görmeyecekmişim." Üçümüzün arasında bir sessizlik oldu. Ne diyeceğimi bilemedim. Dudaklarımdan tek kelime çıkmıştı. "Babam beni bir şey yaparken gördü." "Ne yaparken?" "Efsun’u öperken gördü." Annem bana şaşkınca bakıyordu. Babamın ters ters bakışları bana döndü. Söylenmeye başladığında annem ona döndü. "Gördün mü? Oğlan sana çekmiş." "Hanım ben ne yaptım oğlun haltı yemiş." "Sende gençken az şeyler yapmadın." Odadan çıkarken telefonum çalmasıyla cebimden çıkardım. Efsun beni aramıştı. Ona durumu anlatırken kızmaya başladı. Ne yapayım şimdi aklıma başka bir şey gelmiyordu. Kolum ağrıyınca ağrı kesici içtim. Akşam yemeğine kadar uyusam iyi olacaktı. Uykumun gelmesini beklerken bir hafta sonra tayinim çıkacaktı. İki saatin sonunda annem yemeğe çağırdı. Yemekte bir hafta sonra gideceğimi söyledim. Yemekten sonra çay içerken babam hala kızgındı. Uyumak için odama geçerken telefonuma mesaj geldi. "İyi geceler hayatım." "İyi geceler canım." Odama geçtiğim gibi kendimi yatağa atmıştım. Sabahın güneşi yeniden doğmuştu. Yataktan kalkıp banyoda rutin işlerimi hallettim. Üstümü değiştirip erkenden çıkıp işlerimi hallettim. Benim yerime başka bir doktor gelecekti. Ankara da hastanede çalışmaya başlayacaktım. Efsun’un da işleri bitmişti. Aradan bir hafta geçmişti. Valizimi hazırlarken annem dolmuş gözlerle bakmıştı. Efsun’u kızı gibi sevmişti. "Kızımı sakın üzme." "Merak etme üzmem." Ailemle vedalaştığımda havaalanına yetişmeye çalışıyordum. Efsun’un çıkmasıyla taksiye bindikten sonra yola devam ediyordum ki Cerenin bakışları bana döndü. " " Enişte tıp fakültesi okumak istiyorum. " " Ankara da kaydını yaparsın. " Havaalanın da durunca aceleyle içeri girip pasaport kontrolü yapıldı. Gelen anonsu duyunca çıkışa doğru gitmiştik Uçağa binmeden ailem arkamda kalmıştı. Uçağa bindikten sonra yerimize oturup uçuşun keyfini çıkardık Ceren kitabını okuyordu. Efsun başını omzuma koydu. Herkesten uzak bize iyi gelecekti. Uçak iniş yaptığında eşyaları alıp beraber çıktığımızda Yasin Amca'nın bize tuttuğu eve doğru gitmek için taksi tuttum. Kızlar bindiğinde valizleri bagaja koyup bende binerken eve doğru yola çıkmıştık artık herşey arkamızda kalmıştı. Kızlar ayrı evde bende ayrı evde olacaktık dairemiz karşı karşıya olacaktı. Her zaman gözümün önünde olmaları gerekiyordu. Yeni bir sayfa ve yepyeni bir hayat bizi bekliyordu. Sevdiğim kadınla birlikte mutlu bir yuva kurmak için elimden geleni yapacaktım... Bölüm sonu
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE