DİLA Göz kapaklarım ağır ağır aralandığında, ilk hissettiğim şey sıcak bir bakış oldu. Sanki biri beni baştan aşağı süzüyordu. Gözlerimi istemsizce yatağın diğer tarafına kaydırdım. Ve işte oradaydı. Sarp, çoktan uyanmıştı. Siyah tişörtüyle yatağın başlığına yaslanmış, yüzünü bana çevirmişti. Gözleri koyu, ifadesi sert ama içinde belli belirsiz alay vardı. “Sonunda uyandın, prenses,” dedi. Sesi derinden ve tok bir şekilde odayı doldurdu. “Uykunda fazla kıpırdandın. Yatağı paylaşmaya alışık değilsin belli ki.” Yutkundum. Kalbim çarpıyordu. “Beni mi izliyordun sen?” Gözlerini gözlerimden ayırmadı. “Merak etme karıcığım… daha fazlasını yapmadım. İsteseydim sen fark etmeden yapardım zaten.” Kıpkırmızı kesildim. “Sen… sen çok kötüsün! Hem de sabahın köründe! Ayrıca edepsizsin!” Sarp haf

