1.Bölüm

1155 Kelimeler
Elimde kahve fincanımla pencereden karlı havaya boş gözlerle baktım.Karlı havaları sevmezdim. Ankara'da yoğun kar yağışı vardı yine.Lapa lapa yağan kar taneleri,önünde durduğum pencerenin mermerine düşüyordu.Eskiden beri yağan karın yeryüzündeki kirleri temizlediğine inanırdım.Ama asıl kirin yeryüzünde değil de insanların ruhunda olduğunu anlamam geç olmamıştı.Ve insanların kirli ruhlarını temizlemeye kar taneleri yetmezdi.Çünkü bu temiz ve narin taneler kirli ruhlara yakışmazlardı. Derin düşüncelere dalmıştım ki, kapı çaldı. "Gel" "Sayın savcım istediğiniz dosyayı getirdim. " "Tamam, Canan.Bırak şöyle. " Dosyayı masama bırakıp baş selamıyla odadan çıktı. Sandalyeye oturup dosyanın kapağını açıp incelemeye başladım. Çalışmak benim için hayatımın büyük bir parçasıydı.Mesleğimi seviyordum.Klasik olucak belki ama buralara kolay şekilde gelmemiştim.Hayatta ne kolay elde edilmişti ki zaten öyle değil mi? Zor yollardan geçmiştim.Hayat tekmeyi onlarca defa vurmuştu sırtıma.Ama her şekilde;ister sürünerek,ister sırtımdaki yaralardan,acıyla inleye inleye kalkmasını bilmiştim.Çünkü hayat size kalkmanız için ellerini uzatmazdı.Ayağa tek başına kalkacak olan yine sizdiniz. Hayatta başarıya ulaşmanın anahtar sözcüklerini de bulmuştum tabi, "Duygulara yer yok" İnsan,duygularıyla çok fazla sınanınca, zayıf yanının da hisleri olduğunu anlıyor zamanla.Çünkü birini yalnızca hisleriyle vurabilirdiniz.Ruhumdan çoğu hissimi soyutlamıştım.Ama erken.Ama geç. Kalp mi? Varlığını çok uzun zamandır hissetmiyordum.Böylesi daha iyiydi. Kafamı dosyadan kaldırdığımda kapı tekrar çalmıştı.Gel komutuyla birlikte içeriye,az önce incelediğim dosyadaki sanık ve avukatı girdi. "Sayın savcım müvekkilim ifadesini vericek izninizle" İfadesiz suratımla ikisine de oturmaları için komut verdim.Müvekkilin avukatına dosyasını vermesi için elimi uzattım. Uzattığı dosyayı açıp inceledim ve sanığa döndüm. "Evet, seni dinliyorum.Önceki ifadende telefondaki kadınların seninle kendi istekleriyle görüştüğünü söyledin." "Evet, ben kimseyi zorlamadım kendi istekleriyle benimle görüşüyorlardı. " "Öyle mi?" dedim alaycı sırıtışımla. Elimi masaya vurup adamamın korkuyla yerinden sıçramasını değişen yüz ifedemle izledim. "Dalga mı geçiyorsun lan sen benimle, her şey ortada diyorum.Tehdit etmişsin kızları." Adam tedirgin olmuştu.Vücut dili bunu çok net gösteriyordu ama yüzünde ki sahte rahatlık maskesiyle inandırıcı olduğunu düşünüyor olmalı ki korkusuzca gözlerime bakmaya devam etti.Avukatı adamın yüz ifadesine karşılık söze girdi. "Savcım, müvekkilime iftira atıyorlar.Önünüzdeki dosyada Yeşim. A.nın müvekkilimin iş yerini basıp onu tehdit ettiğine şahit olan çalışanların yazılı ifadeleri var.Müvekkilimden para koparmak için sahte yazışmalar planlanmış." "Bütün kızlar da aynı planı kurmuş demek. Tesadüfün böylesi.Müvekkilin,çocuğu yaşındaki kızları önce kandırıp sonra görüntüleriyle tehdit etmiyor yani." Sinirle adama döndüm.Paçayı kolay kurtaracağını düşünmüştü sanırım. Aslında tüm delilleri kararttığını düşünen şerefsizin tekiydi.Onun yüzünden kaç kızın hayatı kararmıştı, kaç kız kendini öldürmeyi düşünmüştü kim bilir.Kaç aile perişan olmustu? Adamın yüz ifadesi değişmeye başlamıştı.Sinirlenemye başlıyordu.Ağzını açıp konuşmaya başlayacaktı ki ben "İddanameyi hazırladım her şey delilleriyle birlikte dosyalandı.İçerde çürümen için elimden gelenin fazlasını yaptığımdan şüphen olmasın." Rahatlıkla sırtımı arkaya yasladım ve delici gözlerimi adama diktim. Genç kızları ağına düşürüp, daha sonra müstehcen görüntüleriyle tehdit ederek yanın da tutan tek kişilik bir suç çetesiydi.Suçu tüm delilleriyle beraber kanıtlanmıştı.Ama hala boş yere savunma yapmaya çalışıyorlardı.İddanameyi yazdıktan sonra tutuklanma emriyle birlikte soruşturma bitmişti ve geriye mahkeme gününü beklemek kalmıştı. ... Dosyaya son imzamı da atıp kapatmıştım.Avukat ve müvekkili polislerle birlikte odadan çıkarken bende arkama yaslanıp gözlerimi kapattım ve tutulan boynumu ovuşturdum.Kapım tıklatılıp gel dememi beklemeden açıldı. Kimin geldiğini tahmin etmek zor değildi çünkü adliyede kapımı çalıp gel dememi beklemeden içeri dalan tek bir kişi vardı. ... "Deren, işin varmı? .Çok acıktım ben öğle arasına girdik.Çıkıp birşeyler yiyelim." "Aç değilim ben." Söylediklerimi takmadan gelip karşıma oturdu İpek.Üzerinde ki siyah kumaş pantolon ve siyah blazer ceket ile hoş görünüyordu. "Hadi ama, bana eşlik et o zaman.Hava alırsın hem." Kendisi aşırı ısrarcı biriydi.Bu ısrarını bizim arkadaş olamamız konusunda da epey sürdürmüştü. Buraya yeni atanmıştı ve adliyenin avukatlarındandı.Ben üç yıldır burdaydım ve arkadaş ihtiyacı hissetmemiştim.Yalnızlık her zaman daha iyiyidi.Ama o gelir gelmez benimle arkadaş olmak için çok uğraşmıştı. Başlarda aramızdaki savcı- avukat resmiyetini aşmaması gerektiğini ve arkadaş istemediğimi ona defalarca kez söylemiştim ama dinlemiyordu. Ne yapsaymış,bu koca şehirde yalnızmış, hiç arkadaşı yokmuş,adliyedekilerin hepsi yaşlıymış ve daha nice sebep sunmuştu önüme. Aramızda dostluk bağı yoktu ama bende bir zamandan sonra alışmıştım varlığına. Çünkü başka seçenek bırakmamıştı. Bazen öğle yemeği yerdik,Aralarda boş vakit bulursak kahve içerdik.Arkadaşlığımız adliye sınırları içerisindeydi sadece. Ve şu anda hanımefendi acıkmıştı ve beni de peşinden sürükleme niyetindeydi. Ama hava almak baş ağrıma iyi gelebilirdi. Bu yüzden bir şey demeden sandalyemden kalkıp arkamda kalan dolaptan kabanımı aldım. İpek, memnuniyet dolu gülümsemesiyle ayağa kalkıp giyinmemi bekledi. Odamdan çıkıp, koridorda yürürken İpek her zamanki gibi şikayetlerinden bahsediyordu. Muğlalı olduğu için burası ona çok soğuk geliyordu.Ve dolayısıyla sürekli hasta oluyordu. "Ah! Hava yine buz gibi, kutuplarda yaşıyoruz resmen".Dedi adliyeden çıkıp dış kapının merdivenlerinden inerken. Burnunun ucu kıpkırmızı olmuştu. Beyaz teni de bu kırmızılıktan nasibini almıştı.Kızıl saçlarını yukardan at kuyruğu yapmıştı.Çok güzel bi kadındı İpek ve hayat enerjisiyle doluydu. Ben ise bir robbottan farksızdım. Onunla doğru düzgün konuşmazdım bile ama yine de ne yapıp edip benide bir şekilde içerden çıkarmayı başarıyordu.Birbirimize çok zıttık ama bu ona geri adım attırmıyordu. "Yarın geliyor yeni başsavcı haberin varmı? " dedi yolun karşısına geçerken. Onu onaylayan bir mırıltı çıkardım. "Adam amma gizemli çıktı ya kaç gündür gelecek diyorlar bir türlü gelemedi.Adını sanınıda bilmiyoruz.Sonunda teşrif edecek yani. " Adliyenin başsavcısı tayinini istemişti. Bu yüzden yeni bir savcı atanacaktı. Bir hafta önce gelmesi gerekiyordu ama adam daha gelmeden adliyede konuşulmaya başlanmıştı bile.Açıkçası pekte merak etmiyordum. Bu arada yolun karşısındaki lokantaya girmiştik.İpek kendine yemek söylerken ben sadece çay istemiştim.Buraya sık sık gelirdik.Hem yakındı hem de yemekleri güzeldi.Havadan sudan konuşmalarla geçen yemekten sonra o bir müvekkiliyle görüşmek için yoldan geçen bir taksiye binip bana el salladı. Bende yolun karşısına geçmek için adımladım.Arabalar için kırmızı ışık yandığından durmadan hemen yola adım attım.Ama yolun yarısına geldiğimde ayağım kardan dolayı kayganlaşan yolda kaydı ve düşüceğimi hissetim.Panikle elimi atacağım bir yer aradım ve şükür ki hemen yanımda duran siyah range rover'a tutundum.Dengemi sağladığımda hızla doğruldum ve elimi siyah camlarla kaplı arabının şoför koltuğuna doğru herşey yolunda, kusura bakmayın mahiyetinde kaldırdım.Siyah camlar yüzünden arabanın içi görünmüyordü.Bir kaç saniye geçmişti ve herhangi bir hareketlilik olmadığı için gözümün önüne düşen perçemi elimle kulağımın arkasına itip yoluma devam ettim.Ucuz atlatmıştım. .... Yorucu geçen bir günün daha sonunda elimdeki anahtarla kapıyı açıp evimin kapısından içeri girdim.Üzerimdeki karları silkelemeden krem kabanımı çıkarıp portmantoya çantamla birlikte astım. Botlarımıda kenara itip salona doğru yürüdüm.Yürürken saçımdaki tokayıda kafamdan çıkarmayı ihmal etmedim zira biraz daha saçımda kalsaydı saç köklerimle vedalaşabilirdim. Elimle saç diplerini ovuşturdum ve üstün körü dağıtıp kendimi kanepeye attım ve derin bir nefes aldım.Gözlerimi tavana dikip boş boş baktım. Karnım açtı ama yerimden kalkmaya halim yoktu.Kalkıp bir şeyler hazırlamak bugün için zor gelmişti. Bu yüzden kumaş pantolonumun cebindeki telefonumu çıkarıp kendime pizza sipariş ettim ve o gelene kadar duş almak için zorlukla yerimden kalkıp banyoya yöneldim. 15 dakikalık kısa duşumun ardından gelen pizzayı soğuk çayla birlikte yedikten sonra önümdeki çöpleri toplayıp mutfağa götürdüm ve kendime kahve yaparak salona geri döndüm.Kanepeme otururken yukardan gelen tıkırtılara kulak kabarttım.Sanırım birileri taşınmıştı.Yaşadığım sitenin inşası geçen aylarda bitmişti.Bu yüzden çoğu katı boştu ama seslere bakılırsa boş olan üst katıma birileri taşınmıştı.Burası merkeze ve adliyeye biraz uzaktı ama benim için bir sorun teşkil etmiyordu.Umarım hep böyle gürültülü değildir diye içimden geçirdim.Taşınma esnasında gürültüye oluyordu tabi ki ama sonrasında da böyleyse uyarmak zorunda kalabilirdim.Telefonumu elime alıp kanepede uzandım ve mail'lerimikonrtol etmeye başladım ama bedenim gün boyu o kadar yorulmuştu ki gözlerimin hangi ara kapandığını bile anlamamıştım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE