Asya Ambulansın siren sesi, Emir'in hiddet dolu bakışlarından uzaklaştıkça melodik bir rahatlama müziğine dönüştü. Serdar, beni bindirdiği askeri araçta, ön koltukta oturuyordu ve hala komutanının tehditlerinin şokunu atlatamamıştı. "Yenge, yemin ederim, az önce hayatımın en büyük savaşını verdim. Düşman kurşunu yemek, komutanımın 'seni bileklerinden zincirlerim' demesinden daha az korkutucuydu," diye homurdandı Serdar, dikiz aynasından bana bakarak. Ona baktım. Yüzü, ciddiyetini korumaya çalışsa da altta yatan mizahı saklayamıyordu. "Öyle mi Serdar? E, o zaman ne bekliyorsun? Çikolata nerede?" Serdar içini çekti. "Emredersiniz, yenge. İlk markette duruyoruz. Ama o en büyük boyu yedikten sonra bayılırsanız, komutanım beni gerçekten doğrayacak." "Bayılmazsam da doğrayacak zaten. Ben ko

