Zilan "hani derler ya anlatınca geçer diye, bence çok doğru bir tespit. ben sana anlatınca bütün her şeyi unutuyorum çoban efendi." elleri duraksamış, eğilip yüzüme bakmış, tekrar dereye bakmıştı. parmakları bu kez daha nazik, daha zarif okşamıştı saçlarımı. derin bir iç çekip, karşımda duran manzaraya bakarak. huysuzca konuştum. " sabahları burada yabani ördekler olurdu. bugün gelmemişler. acaba birileri yine avladımı onları. davarlar... sanki evlerinde et yokta, zavallı dilsiz, derdini anlatamayan hayvanları avlıyorlar" dedim sinirle. birden söylediklerimi yeni anlamış, utançtan dudağımı ısırdım. ben adamı her koşulda zorbalayıp, konuşmamasından vuruyordum onu. Allah'ta benim belamı versin... derin bir nefes alıp " yani şu hayvanlar dile gelse de dertlerini söyleseler keşke...ahh

