Yağmurdan Kaçıyorken Doluya Tutulmak

1007 Kelimeler
Uyandığımda simsiyah bir odada bembeyaz bir ışık bana çarpıyordu. Gözlerim kamaştı. Neredeydim ben. Nasıl bu odaya gelmiştim. Mustafa bana çok kızıcak. Acaba beni merak etmiş midir? Telefonum nerdeydi? Çantam, çantam yok. Kalkmaya çalıştım. Ayak bileğimde bir ağırlık hissettim. Bu.. bu pranga.. Tanrım neler oluyor. Ne yapıcam ben şimdi? “Kimse yok mu? “Oo güzellik, uyanmışsın sonunda. Hiç kalkmayacaksın sandım.” “Yasir sen misin?” Etraf karanlık sadece benim oturduğum koltuk aydınlıktı. Ses çok derinden gelmişti. Kestiremiyordum kim olduğunu. Rüya mı bu? Allah ım ne olur rüya olsun. “Aa ne çabuk unuttun beni.” “Yasir, yalvarıyorum sana beni bırak. Eve gitmem lazım. Kocam bekler. Çok kızıcak bana.” “Daha yeni geldin. Biraz misafirin ol öyle gidersin.” “Siz misafirlerinize böyle mi davranıyorsunuz? Ben sana güvendim. Güvenimi boşa çıkarma lütfen bırak.” “Sakin ol önce. Sen bana olan güvenini değil kocanın sana olan güvenini sorgula önce.” “Sana ne benim kocamdan.” Ne demek istemişti bu şimdi? Neyi kastediyordu? Kocam bana güvenmiyor muydu? Bunu mu ima etti acaba? “Yasir, ne demek istedin bana?” “Kocanın seni aldattığını sen de biliyorsun. Peki, kiminle aldattığını biliyor musun?” Bu adam bunca şeyi nerden biliyordu? Kim bilir benim hakkımda daha neleri biliyordur. Acaba derince beni mi araştırmış? Kafamda bunca soru varken hangisinden başlayacağımı bilemedim. “Biliyorum ama bu seni ilgilendirmez. Şimdi derhal beni bırak yoksa sonuçları kötü olur.” “Ne demek beni ilgilendirmez. Ben kocanı defalarca ‘kardeşimin peşini bırak’ diye uyardım. Beni dinlemedi. Bir dersi haketmişti. Sonuçlarına gelirsek, ne olurmuş? Kocanın umrunda bile olmadın.” Evet belki de kocamın umrunda olmamıştım. Hayır ya umursamıştır o. Sever beni. Son zamanlarda aramız kötüydü ama sever. Aman Züleyha ne diyorsun sen. Kendini kandırıyorsun sadece. Seni hiç sevmedi. Ailenin parası için kullandı sadece. Bir dakika ne demişti o? Kardeşim mi? Kocam onun kardeşiyle mi beni aldatıyordu? Şey neydi adı? Aah dilimin ucunda.. “Miraaay” “Evet, kardeşimin ismi Miray.” “Beni kandırıyorsun. Onun soyadı Seyisoğlu seninki ise Alioğlu. Kardeşin olması imkansız.” “Benim soyadım Seyisoğlu.” “Ama instagramda Alioğlu yazıyordu.” “Babamın adı Ali. Soyadım instagramda gözükmüyor.” “Sen beni neden kaçırdın. Madem kocamla aranızda mesele var onunla halletseydin. Beni neden kaçırdın?” Moralim çok bozulmuştu. Kaptırmıştım gönlümü güzel sözlerine. İnanmıştım. Kalpten inanmıştım. Neden kimse beni sevmiyordu? Kardeşiyle kocam kırıştırmış diye cezası neden bende patlıyordu? Başıma kim bilir daha neler gelicek? Off çıldırmak üzereyim. “Kocan, benim kardeşimin namusunu aldı. Bende seni kaçırdım namusumuz temizlensin diye. Sen benim kölem olacaksın.” Ne diyordu bu adam? Ne kölesi yahu. Kocamın yediği bokluk yüzünden ben neden ceza çekiyordum. Ah Mustafa elime bi geçirsem seni.. “Lütfen beni bırak. Yalvarıyorum sana.” “Yarın Van’a gidiyoruz. Aileme kanıtlamalıyım seni aldığımı. Varsa istediğin bir şey söyle bu gün halledelim. Daha gelmeyeceksin buraya.” Hayır hayır. Ben memleketimi bırakamam. Ailesi de işin içindeymiş meğer. Sazan gibi atladım. İki güne kandım sana. Salak kafam, ne işi olur senle bu kadar yakışıklı bir adamın. Düşünemedim. Her bela beni mi bulur. Çok pişmanım. Keşke usulünce intikam alsaydım Mustafa’ dan. “Eve uğramam lazım.” Eve uğrama bahanesiyle bıraksa ben polisi arayıp kaçabilirdim ya da yerimi bildirirdim ve gelir kurtarırlardı beni. Yapabilirdim. Evet evet güzel plan. “Tamam sen ne alman gerekiyorsa söyle bana ben adamlara söyleyip aldırırım.” “Olmaz, ben gitmeliyim.” “Sınırları zorlama Züleyha. Eğer ısrar etmeye devam edersen üçün birini alırsın.” “Gitmem lazım diyorum neden anlamıyorsun?” Yasir, sinirlenmişti. Çekip gitti karanlığın içine. Ben şimdi ne yapacaktım. Saçma salak plan kurdum. Aptalım ben. Gitmek istemiyorum Rize’ den. Hem ben Van’ ı bilmem ki. Nerde, nasıl barınacağım orda. Ağlamaya başladım. Gözyaşlarımın berraklığı gitmiş, makyajımla bir olup etrafımdaki karanlık gibi simsiyah yanaklarımdan süzülmüştü. Bileğimdeki tokayı çıkarıp saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Oda sıcak olduğundan elbisemdeki fermuar detayını biraz genişlettim. Göğüslerimin uçları kapalıydı ama çatalım gözüküyordu. Umrumda değildi. Yasir gelince kapatırdım. Çizmelerimi çıkardım. Koltuğa uzandım. Yapacak bir şeyimin olmadığını düşündüm. Susamıştım çok. Cırtlak sesimle bağırdım; “Su yok mu? Derhal su getirin bana.” Sinirlenmiştim. Bir takım sesler geliyordu. Anladım beni duyduklarını. İri yarı, cüsseli, kel bir adam elinde suyla bana yaklaştı. Evet bu adamı kandırırsam benim dışarı çıkmama yardımcı olabilirdi. Ayağa kalktım. Pranganın zincirinin uzandığı kadar ona yaklaştım. Aramızda çok az bir mesafe kalmıştı. Ayartabilirdim. Göğüs dekoltemi genişlettim. Adamın ağzının suyunu aktığını görebiliyordum. Gözleri açılmıştı. Parmak uçlarımdaydım. Sol ayağımı onun bacağına sürttüm. Yukarı doğru yavaşça hareket ettirdim. Patlıcanına geldi ayağım. Direk gibi semsert olmuştu. “Gel bana doğru. Yakından daha yakışıklı gözüküyorsun.” Adam dayanamamıştı. Belimden tutup kendine doğru çekti ve prangalar canımı yakınca ağzımdan “aah” diye çığlık çıktı. Beni öpmeye başladı ve o anda Yasir içeri girdi. “Ulan pezevenk!” Adamı dövmeye başladı. Çok korktum. İri yarı, cüsseli adam elini bile kaldırmadı. Yasir vurdukça vurdu. Çığlık attım. İmdat diye bağırdım ama kimseler duymadı. Yasir bana doğru yaklaştı ve.. “Seni orospu.” Yüzüme tokat attı. Yere savruldum. Topuzum açılmıştı. Yasir karanlıkta kayboluyordu ve bir anda geri dönmeye başladı. Yine tokat atıcak sandım. Ellerimi kaldırıp savunma hareketi yaptım ve belimden kavradığı gibi koltuğun üzerine fırlattı. Çok korkuyordum. Beni oracıkta öldürse kimsenin ruhu duymazdı. Fakat bir terslik vardı. Öpmeye başladı. Eliyle kadınlığımı bastırıp canımı yakmıştı. Çığlık attım. Fakat beni duymuyor gibiydi. Boğazımı sıktı sonra. Kısık sesle konuşabilme cesareti buldum. “Öldür beni.” Sadece o kadar diyebilmiştim. Sesimi kesti piç herif. Mustafa beni aldatmıştı evet ama bana hiç şiddet göstermemişti. Üzüldüm kendime. Yağmurdan kaçarken doluya mı tutulmuştum? “Seni öldürmeyecem. Böyle hareketler yaparsan daha kötülerini yaşatırım haberin olsun.” “Adamı öldürdün. Katilsin sen. Burdan bi çıkayım şikayet edicem seni.” Beni dinlemiyordu bile üzerimden kalktı ve dalga geçer gibi yüzüme baktı. Ben biliyordum blöf yaptığımı ama o bilmiyordu sonuçta. Korkudan titrediğimi mi farketmişti acaba? O kadar belli etmiş miydim sahiden. Arkasını döndü ve Gökhan diye birini çağırıp adamı çıkarmasını işaret etti. Zavallı adam benim yüzümden yerde kanlar içinde yatıyordu. Sessizce özür diledim ondan. Yasir, bana doğru dönüp gür bir sesle; “Burdan çık çıkabilirsen. Artık benimsin.” Son cümle odanın içerisinde üç defa yankılandı ve karanlık yerini kapladı tekrardan.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE