Bölüm 11-Ne biliyoruz?!

325 Kelimeler
Gece… Meltem uykunun en derin yerindeyken, odasına vuran hafif bir rüzgârla ürperdi. Gözkapakları aralandı; ama fark edecek vakti olmadı. Ensesine inen sert bir darbe nefesini kesti, bedeni yatağa geri devrildi. Loşlukta yüzleri seçilmeyen iki gölge hızla içeri süzüldü. Sessiz, disiplinli… Birinin elinde kalın bir halat vardı; pencereye yanaştı, diğeriyse Meltem’i kollarından kavradı. Baygın bedeni tek kelime etmeden sürüklendi. Bahçedeki siyah sedanın bagajı açıldı. Meltem’in cansız gibi duran vücudu özenle yerleştirildi. Bagaj kapanırken tek duyduğu şey, sigara kokusuna karışan o buz gibi sesti: — “Depoya.” Karanlık. Demirin keskin kokusu, rutubet ve taş zeminin soğukluğu… Meltem gözkapaklarını ağır ağır araladığında başı zonkluyordu. Zincir mi, yoksa hayal mi duyduğu o metal sesi? Loş ampul sallanıyor, ışığı beton duvarların üzerinde titrek çizgiler bırakıyordu. Ellerinde kalın iplerin baskısını hissetti; acıdan nefesi kesildi. Panikle doğrulmaya çalışırken gölgelerden biri sigarasını tüttürüp konuştu: — “Uyanmış prenses…” Okulun bahçesinde polisler dolaşıyor, veliler telaşla fısıldaşıyordu. Altan, Meltem’in kaybolduğunu öğrenmişti; yüzüne yerleştirdiği şaşkın ifade diğer öğretmenlerden farksızdı. Polis yanına yaklaşıp öğrencilerden bilgi almak istediğini söyleyince sakince başını salladı. — “Ben yeni başladım, çok iyi tanımıyorum. Ama normal bir aile yapısı olduğunu biliyorum… Ne olmuş ki?” Sesi sakindi ama cebindeki telefonun ekranında parmakları hızla kayıyordu. Titremeden, tereddüt etmeden tek kelime yazdı: “Meltem’i almışlar. Alarm.” Polis ve müdürle birlikte sınıfa geçti, öğretmenlere bilgi verip öğrencilere sorular yöneltildi. Altan’ın zihnindeyse tek bir şey vardı: harekete geçmek. Villada Tayfa’nın telefonları aynı anda titredi. Mesajı görünce bir sessizlik çöktü. İlk tepki Bay Kısmet’ten geldi: — “Ne diyorsun ya?!” Gözcü ayağa fırladı, gözleri büyümüştü: — “Şaka olamaz.” Sessiz’in dudakları güçlükle kıpırdadı, sesi kısık ama keskin çıktı: — “Başlıyoruz.” Altan, okuldaki kalabalıktan sıyrılıp arabasına atladı. Direksiyonu kavrarken dişleri kenetlendi. Motorun uğultusu öfkesini bastıramıyordu. Kısa sürede villanın önüne vardığında nefesi kesilmişti. Kapıyı hızla açıp içeri girdi, sesi bütün salonu doldurdu: — “NE BİLİYORUZ?!” Tayfa önlerindeki masaya telefonlarından gelen son bilgileri, çakışan ihbarları, polisin ulaştığı notları serdi. Fırtına başlamıştı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE