Midyat’ın taş konağı, sabahın serinliğinde bir kez daha sessizliğe gömülmüştü. Çınarın dalları, rüzgârın hafif dokunuşuyla usulca sallanırken, avluda biriken gölgeler, konağın geçmişten gelen sırlarını fısıldar gibiydi. Manifesto, uluslararası koruma altına alınmış, Şeyh İsmail’in planları suya düşmüştü, ancak Eylül, Berdan, Clara, Fatma ve Mert, konağın hikâyesinin henüz bitmediğini hissediyorlardı. Vasiyetin son maddesi, “gölgedeki gözler”den bahsediyordu ve bu, ekibin içini kemiren yeni bir bilmeceydi. Kütüphanede Yeni Bir İz Konağın kütüphanesinde, ekip yeniden toplanmıştı. Clara, masanın üzerine yeni bir Osmanlıca belge yığmıştı; bu kez, konağın ilk sahibi olan Hacı Süleyman Efendi’ye ait bir günlük. “Bu günlük,” dedi Clara, kalın bir cildi dikkatle açarken, “vasiyetin yazıldığı dön

