LAÇİN

SAR 9X

- Gezdiğimiz yer ne kadar da masum bir pazar yeri değil mi kocacım?

Yener: Komutanım size kocacım demesine kızmıyorsunuz ama Turgut size yiğidim deyince parkurda on tur postalsız atıyor yavrucak.

Pars: Döndüğümüzde hatırlat Yener. Sana da on beş tur borcum var.

Yener: Komutanım hiç yaşanmamış gibi yapabilir miyiz?

Pars: Yapamayız koçum, yapamayız.

- Her neyse Yener. Sen de dinle o zaman. Bak şu ilerideki tezgahta basma üç etekler satılıyor. Bu renk ve form genelde Bosna'lı kadınların giydiği ile aynı. Satıcının yüzündeki tebessüm bile silemiyor o zavallı Boşnak kadınlara yapılanları. 1992’de Visegrad’da Sırp askerler tarafından Drina Nehri’ne atılan Seval Tabakovic’in hikayesini duymamışsınızdır eminim. İkinci dünya savaşında Tabakoviç'in boynu kesiliyor ve yaralı halde Drina nehrine atılıyor. O zamanlar henüz 25 yaşında genç bir kız. Tecavüze uğramış, kaç kişi öldürdü masumiyetini kim bilir. Sonra acımasızca boğazı kesilmiş ve öylece coşkun Drina nehrine atımışlar zavallıyı. Allah'ın işine bakın ki; Tabakoviç o nehirden sağ kurtuluyor ve tam 50 yıl sonra aynı kader bu kez kurtuluşu olmaksızın onu buluyor. Defalarca bıçaklanarak yeniden nehre atılıyor Seval. O yaşında da tecavüze uğruyor üstelik. Seval'in bir fotoğrafı var. Saraybosna'daki o utanç verici İnsanlığa Karşı Suç ve Soykırım müzesinde sergileniyor fotoğraf. Cıvıl cıvıl bir genç kızken çekilmiş. Fotoğraf siyah beyaz ama tıpkı bu basmaların desenlerine benzer bir etek var üzerinde. Şimdi bu Sırp kadın elindeki malı öve öve anlatıyor ya turistlere. O tezgahı alaşağı edip, öldürdükleri kadınlara ait eşyaların hatırasından para kazandıkları için doğduklarına piman etmek istiyorum onları. Bastığımız bu topraklarda hayat süren ve Bosna katliamı sırasında yaşayıp olanlara sessiz kalan kişi sayısı o kadar çok ki. Ülkenin yarısına tekabül ediyor neredeyse sayıları. Bak şuradaki tezgahtaki satıcı, muhtemelen 50'li yaşlarda. Bosna savaşı sırasında büyük olasılıkla askerdi. Yüzündeki gülümseme ne kadar içten değil mi? İşte o tebessümün aynısı gencecik bir kızın üzerinden kalkarkende vardı yüzünde.

Serin: Komutanım toplu mezar kazılarında görev aldığınız doğru mu?

- Evet, Kamenica'da çalıştım. Bu güne kadar bulunmuş en büyük toplu mezar. İki binden fazla insanın cenazesine ulaşıldı. Bölgeye aynı zamanda da "Mezar Vadisi" diyorlar.

Yener: Allah bir daha yaşatmasın bu acıları.

- Hala yaşanıyor Yener. Myanmar, Yakutistan, Çin, Doğu Türkistan, Filistin. Dünyanın gözü önünde müslümanlara zülmediliyor. BM toplantılarında konuşup, NATO üyesi olduğumuzu haykırsak da, soydaşlarımızın, dindaşlarımızın sesini dünyaya duyurmaya çalışsak da bunlar yaşanıyor. Dünya cehennemin ta kendisi asker.

Yener: Komutanım müze civarında hareketlilik var. Az önce sinyal aldığımız binaya gaz ekipleri giriş yapıyor. Sanırım bu tamamen yanıltmaca. Toplantı için pozisyon alıyor olabilirler.

Pars: Az önce aldığın sinyallerin takibine devam et. Eğer telekonferans görüşme yapılacaksa bizi de görüşmeye dahil etmek durumunda kalacaksın. Bizim şimdi buradan ayrılmamız gerekiyor.

Laçin: Bence buralarda olmalıyız kocacım. Düzeneği kuranlardan birini ya da birkaçını istihbarata teslim edebilirsek işimiz daha kolay olur. Satışı Dadgar yapacağı için, ortam ayarlamalarını da büyük ihtimalle onun ekibi yapıyor. Şimdi dikkat çekmemek için biraz alışveriş yapalım. Çocuklar, yaban mersinli turta sever misiniz?

Turgut: Komutanım önemli bir durum var.

Pars: Dinliyorum asker.

Turgut: Komutanım, aşk yuvanızın etrafında tur atan birileri var. İnanmayacaksınız ama biri de az önce kızını kaybettiği için ağlayan anne.

Pars: Kahretsin! Turgut görünmeden eve gir ve şahsi eşyaların hepsini güvenli eve taşı.

Turgut: Komutanım bence bizzat gelip oyunu sürdürseniz daha iyi olacak.

Pars : Yapacak bir şey yok, biz üsteğmenle eve dönüyoruz. Kontrolleri sağlayıp güvenli eve geçeceğiz. Siz beklemede kalın.

Turgut: Komutanım dikkat çekmemek için alışveriş yaparsanız iyi olur. Ellerinizde alışveriş poşetleri görmeleri gerek. Çünkü sözde komşunuz sizin panayıra gittiğinize dair malümat vermiş.

Laçin: İstihbarattan olmalılar. Her neyse hızlıca bir şeyler alıp şu meseleyi halledelim. Burnuma kötü kokular geliyor.

Pars Tolun...

Ekibe dahil olduğu andan itibaren, hakkında duyulan gizemi kendi elleri ile çözmek ister gibi, her gün yeni bir bilgi veriyor üsteğmen. Bosna savaşına, Sırp devletine karşı olan ilgisi, yurt dışı görevlerinde genellikle Balkanlar'da etkin olması ve olayları anlatırken yaşaması; geçmişinin üzerindeki sis perdesini biraz daha aralamayı başarıyor. İşin garibi ise her ortama kusursuz bir uyumla adapte olması. Gerçekten de hakkında bahsedildiği gibi kişisel analiz konusunda oldukça yetenekli.

Tarfik çevirmesine denk gelebilme ihtimalini göz önünde bulundurarak buradaki şoförlük görevini o üstlendiği için biraz olsun hareketlerini inceleyebiliyorum. Arada sıkışan trafiğe Türkçe yerine Sırpça küfür etmesi bile onun görev adaptasyonunun bir göstergesi.

- Kocacım hayırdır? Arabaya bindiğimizden beri süzüyorsun beni? Aklından ne geçiyor bilmek isterim.

Turgut: Anasını satayım Cine5 gibi ses var görüntü yok.

- Garip birisin üsteğmen. Adamı ters köşe etmeye bayılıyorsun. Ama sayende timin geri kalanı üzerinde gün yüzü görmemiş eğitim fikirlerimi kullanabileceğim. En şanslıları da Turgut olacak biliyor musun?

Turgut: Lan it! Dedikodu yaparken bizim sesimizi komutanıma vermesene şerefsiz.

Pars: Dönüşte sana o parkuru değil öptürerek, yalatarak temizleteceğim asker. Dilinin ayarını başka türlü yapamayacağız biz, anlaşıldı.

Turgut: Bir Balkan kızına gönlümü kaptırıp buralara yerleşirsem özlersiniz ama komutanım.

Pars: Seni alan olsa şu dakka veririm ulan, nerede o günler?

Yener: Komutanım sinyaller yoğunlaştı. Tam 7 telefon numarası aynı vericiden bağlantı kurmaya çalışıyor. Sizi hemen görüşmeye dahil etmem lazım. Müsait bir yer bulabilir misiniz?

Pars: Eve varmamıza 4 dakika var Yener: Bağlantıyı kesecek, toplantıyı geciktirecek bir şeyler yapabilir misin?

Yener: Denerim komutanım ama sizin direk güvenli eve gelmeniz gerekecek o zaman.

Pars: Turgut Sırp polisini arayıp yürüyüşe çıktığını ve kaybolduğunu söyle. Olduğun yerin adresini tarif et. En yakın ekibi yönlendireceklerdir. Ekip arabaları onları bölgeden uzaklaştırabilir.

Turgut: Benim daha iyi bir fikrim var komutanım. Polise komşumun evine birilerinin girmeye çalıştığını söyleyebilirim. Etrafta şüpheli tiplerin dolandığını da söylersem devriye atarlar büyük ihtimalle.

Pars: Tamam dikkatlerini dağıtma işi sende. Biz güvenli evin kuzeyindeki orman yolundayız. Arabayı bıaktık eve doğru geliyoruz. Güvenli evin çevresi temiz mi?

Yener; Kameralarda ve termallerde bir hareketlilik yok, temiz komutanım. En fazla üç dakika daha oyalayabilirim. Geç kalmayın.

Laçin: Yavuz, Serin siz ne alemdesiniz? Binanın giriş çıkışlarına yakın mısınız? Çok dikkatli olun ve dışarı çıkanlardan birini paketlemeye çalışın. İstihbarat yakınlarda, size yolu açacaklar. Adamı aldıktan sonra haber bekleyin.

Serin: Emir anlaşıldı üsteğmenim.

Pars: Güvenli eve giriş yapıyoruz. Hadi aslanlar, gazamız mübarek olsun!

....

Dadgar: Sevgili dostlar sonunda bağlantıyı sağlayabildiğimizi görüyorum. Hepinizi hazır olarak görmek çok güzel. Biliyorsunuz ki ben işlerimi açık arttırma usulü görürüm. Silahlarıma kim yüksek fiyat verirse o sahip olur. Elimde yeni model SAR 9X var. Gece görüş, entegre ışık, hafif ve geri tepme olasılığı en düşük tabanca. Bu model henüz Türk Savunma Sanayii tarafından sunulmadı. Ancak yapılan atış testlerinin tamamını geçti. Eğer Türkler piyasya sürmeden bu silaha sahip olursanız; onların eli oldukça zayıflayacaktır. Şimdi sizlere silahı daha yakından inceleyebilmeniz için bir video gönderiyorum. Kısa bir video olacak. sonrasında açık arttırmaya geçeceğiz.

Evet; videoyu izlediğinizi tahmin ediyorum. Açık arttırmaya geçiyoruz öyleyse. Gördüğünüz silahın bütün yapım aşamaları, kullanılan materyaller ve girdiği testlerin sonuçlarını gösteren belgelerle birlikte bir çift tabanca sizlerin olacak. Başlangıç fiyatımız 5 Milyon Euro. Evet hanımlar beyler tekliflerinizi bekliyorum...