NEREDEYİZ?

1086 Kelimeler
"Çişim geldi." dedim yerimde kıpırdanarak. Elbette yalan söylüyordum. Dikiz aynasından bakıp omuzlarını silkti. "Altına yap." Dişlerimi sıktım. "Ben senin gibi pislik miyim be?" diye kızınca camı açtı ve bir kolunuu çıkardı. "İleride durmayı düşünüyordum ama şuan hiç düşünmüyorum." deyince telaşla öne eğildim. "Tamam tamam. Özür dilerim. Lütfen duralım." Özür dileyen ağzımı çitileyecektim. "İyi anıma denk geldin. Şükretmelisin." Yalandan gülümseyerek "Hıhım." dedim. Sen de bana şükredeceksin. Yılan seni. Benzin istasyonuna geldiğimizde solda durdu. Ellerimi çözmeye çalışmıştım ama hareket halindeyken yapmam çözmemi engellemişti. Gittiğim yerde ilk işim onun işini bitirmek olacaktı! Katil mi olacaksın? O beni kıtır kıtır kesmeden benim bir şeyler yapmam lazım... "Gel bakalım." diyerek kapıyı açtı ve kolumdan tutarak çıkarttı. "Ellerimi açman lazım ama." dedim tatlı tatlı. Alt dudağını yakarak hafifçe sırıttı ve bana doğru yaklaştı. "Tamam ama önce," diyerek iyice yaklaşınca geri geriye gittim ve sırtım arabaya yaslanarak durdu. "Ne yapıyorsun?" diye sordum tiz sesimle. "Bıçağı almam lazım ki bir taraflarına batmasın." Ben şok içinde kaldığımda elini kalçama koydu ama bıçağı çekip çıkarmak yerine yokladı. "N-napıyorsun?" diyerek ittirdiğimde parmaklarıyla biraz daha bastırdı, sonradan bıçağı çekip aldı. "Sen..." sırıtarak bıçağı cebine attı ve gömleğinin yakasını toz varmış gibi silkeledi. "Beni aptal yerine koyma güzellik." AH! "Beğenmedim ben bunu değiştir." dedim gıcık bir sesle. Başını sağa sola yaslayıp teyibi değiştirdi. "Sırf susman için dediğini yapıyorum, şansımı zorlama." dediğinde dilimi uzattım. Dikiz aynasından göz göze gelince sırıttım. "Ama bu demek değil ki her dediğini yapacağım...susman için daha güzel yöntemlerim var." Sırıttı. "Dilini kesmek gibi." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Konuşmayı seviyordum. İtalya sınırları içine geldiğimizde rahat bir nefes verdim. "Nereye gidiyoruz şimdi?" "Floransa." "Orada ne yapacağız ki?" diyerek ellerimi birbirine sürttüm. Bıçak girişimimden sonra ellerimi yeniden bağlayarak arkaya oturtmuştu. Ah! Söylemeyi unuttum. Bir de ayaklarımı bağlamıştı. "Almam gereken birkaç şey var." dedi kısaca. "Neymiş ki onlar?" diyerek gözlerimi kıstım ve öne eğildim. "Sus." "İyi be!" "Sus diyorum!" Yeniden konuşmak için ağzımı açıyordum ki arabayı durdurarak arkaya uzanıp ağzımı kapadı. "Bizi yem mi etmeye çalışıyorsun?" Anlamazsa gözlerimi kısınca gözleriyle dışarıyı gösterdi. Dediğini yapıp dışarıya bakınca gözlerim irileşti . Hayvanlar şehre inmişti... Bir saniye. O gördüğüm aslan mıydı? "Arkamıza bakmadan koşsak?" dediğimde bana öyle bir bakış atmıştı ki susmuştum. Aslanla koşu yarışı mı? Bayılırım. Daha doğrusu ölüm yarışı olurdu o. "Ellerimi çözersen kaçabiliriz." dedim tekrardan fısıltıyla. Uzun bacaklarıyla zar zor arkaya geçti ve ellerimi açmaya başlayınca şaşkınlıkla durdum. "Senin şu an hayır demen gerekmiyor muydu?" Aynı hızla ayaklarımı açmaya başladı. "İstersen hayır derim." dedi alttan bir bakış atıp. Telaşla "Yok yok." dedim. "Çöz sen beni." "Eğer kaçacak olursan bu sefer yakalarım ve," sinirle üzerime eğilince geriledim ve arabanın kapısına çarptım. "Seni o aslana yem yaparım. Anladın mı?" Sertçe dedikleriyle beraber başımı salladım. "Konuş." "Tamam be tamam!" diye çemkirdiğimde dışarıdan gelen hırıltılar duraksadı. Karşımdaki adam, "Hassiktir." diye üzerine eğilince ayaklarımı kullanarak aşağıya kaydım. "Arabayı direkt sürmeyi deneseydin şu halde olmayacaktık!" diye söylendiğimde sıkıntılı bir nefes verdi. "Karşımda aslan sürüsü varken nasıl sürebilirdim geri zekalı!" Tekrardan konuşacağım an ağzımı kapadı. "İçimizden geçerler. Senden tek istediğim susman." Beklentiyle baktı bana. "Bunu başarabilir misin?" "Hıhım." dedim. Elini usulca çekti ve başını hafifçe kaldırdı. Arabanın önüne doğru bakınca göz ucuyla baktı bana. "Sanırım ufak bir problemimiz var." "Neymiş o?" "Benzin...bitmiş." İşte şimdi varya...şimdi ölüm fermanımız imzanlamıştı. "Ne yapacağız?" diye sordum büyük bir şokla. "Düşünüyorum." dediğinde gözlerimi kıstım. "Hep senin yüzünden." "Seni arabadan atarım!" diyerek kaşlarını çatınca "Sustum." deyip arkama yaslandım. Şimdi atardı falan, bu genç yaşımda aslanlara yem olmaya hiç niyetim yoktu. Hayvanlar aç aç! Ee ne yapayım? Beni mi yesinler? Hayır...kapıyı açıp şunu dışarı fırlatsana! Delirmiş olmalısın. Güzel şaka. "O beyninden ne geçiyorsa hemen atsan iyi edersin." deyince öne eğilerek savunmaya geçtim. "Beynimi falan mı okuyorsun ya? Neyi düşündüğümü nereden biliyorsun?" Güldü. "Surat ifadenden anlayabiliyorum." Artık maske takmanın zamanı gelmiş. "Tamam...uzaklaşıyorlar. Gideceğimiz yer burdan beş dakika uzaklıkta. Koşabilir misin?" Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. "Koşabilirim." İlk önce Ateş'i sakinleştirip usulca kapıyı açtı. Arkaya uzanıp elimi tutunca ona uydum ve ön koltuğa geçip oradan dışarı çıktım. Adeta parmak uçlarımızda yürürken, "Ananı avradını sikeyim!" diye bağırınca irkildim. "Koş ulan koş!" elimi bırakmadan koşmaya başladığında içimden tarzan gibi bağırıp ona eşlik ediyordum. Evet. 'Ağağağaağağ.' "Bu genç yaşımda öleceğim!" diye çemkirdiğimde bir evin bahçe kapısının açtı ve beni içeri çekti. Hızlıca kapıyı da açarken Ateş demirlerin üstünden atlamıştı. Kapıyı açtıktan sonra hızlıca ileri girdik. O, evin açık yeri var mı diye dolaşırken sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum. "Yırtıcılar tarafından da kovalanmadık demeyiz." "Acıktım ben." dediğimde oturduğu koltuktan bir bakıp atıp işine döndü. Şey. Bıçağını törpülüyordu? "Git ye." deyince gözlerimi devirerek ayağa kalktım. "Umarım onu düşündüğüm şeyler için yapmıyorsundur." Güldü. "Bilemezsin...kimse bilemez." diye alayla konuşunca saçlarımı savurarak mutfağa ilerledim. Ben ona yapacağımı bilirdim de... Dua etsin katil ruhlu bir insan değilim. Buzdolabına ilerleyince iki tane yumurta çıkartıp tavayı ocağa koydum. Kenarında gördüğüm çakmakla altını yakarak pişirmeye başladım. "İki taneyle ben doymam." dedi arkamdan gelerek. "Sana yapmıyorum zaten." derken domatesleri doğramaya başlamıştım. "Ben ne yiyeceğim?" Dişlerimin arasından "Zıkkım!" diye tıslayınca kulağımın dibine yaklaştı. "Efendim?" "Ahahahaha ilahi! Yaparım tabii sana da." deyip bilerek omzuna çarpıp yanından geçtim ama benim omzum acımıştı. Bu iş hiç adil değil. "Seni zehirleyeyim de gör." diye hamurdandım dolabı sertçe kapatırken. "Bu arada ilk sen tadacaksın." dudaklarımı dilimle ıslatıp "Sabır." dedim kendi kendime. İmdat! "Anlatsana." diyerek arkama yaslandım. Dolu olan ağzıyla bana bakarak başını iki yana sallayıp göz kırptı. "Neyi?" "Beni nasıl bulduğunu?" Derin bir nefes alıp çatalı tabağın kenarına koyarak arkasına yaslandı. "Zor değildi." "Derken?" diye sordum. İyice merak etmiştim şimdi. "Sana neler olduğunu, dünyada neden tek olduğunu sorgulamak yerine sürekli gezip bağırıp çağırdığın için," duraksadı ve sonradan güldü. "Çok zor değildi." Dudaklarımı yaladım. Lanet adam. Kesinlikle haklıydı. "Tek başıma ne yapabilirdim pardon?" diye sordum üstü çıkmaya çalışarak. "Ben tek kaldığımı düşündüğümde ne yaptım biliyor musun..." diyerek yaklaştı bana. Aha öldürecek. "Ne yaptın?" diyerek merakla fısıldadım ve öne doğru eğildim. Sırıtarak, "Uçak kaçırdım." dedi. Yok devenin nalı! "Sonra çok yükselmeden yere çakıldım. Neyseki şanslı biriyim." Güldüğünde ben de sahteden cevap verdim. "Ben değilim ama." diye ağzımın içinde mırıldandığımda tek kaşını kaldırarak "Ne dedin?" deyince "Çook." dedim abartılı bir tepkiyle. "Çok şanslı bir insansın." Başını salladı. "Sonra seni gördüm." Dudağının kenarı kıvrıldı. "Aslında bir ayıyla konuştuğunda senin tehlikeli olduğunu düşünmedim. Sadece deliydin o kadar." "Bir kere onun adı ayı değil Pezo." Arkasına yaslandı. "Bu daha kötüymüş." Samimyetsizce sırıttım. Bir saniye. "Tehlikeli olduğunu düşünmedim derken? Şimdi düşünüyor musun?" Kaşları çatışarak ayağa kalktığında öyle hızlı kalkmıştı ki masa sallanmıştı. İrkilerek masanın kenarından tuttum. "Evet." "Neden ki?" diye sordum titrek bir sesle. Önüme kadar gelip üzerime eğilince geri çekilmeye çalıştım ama sandalyenin sırt kısmına yapıştım. "Gerçekten...Ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrin yok, değil mi?" Kesinlikle yoktu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE