'Hadi Neva! Azıcık daha dayan! Daha alarmın çalmadı! Sık dişini!' diye söylenen, uyanmak istemeyen bilincime karşın; mesanemdeki basınç daha fazla çişimi tutamayacağımın sinyallerini yolluyordu. Üstümdeki pikeyi hızla atarak tuvalete doğru seğirttim. Mesanemdeki baskı azalırken rahatlamayla tekrar mayıştım. Elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım. Gözlerim şişmişti, yüzümde saatimin izi vardı. Yüzümü buruşturup geçer diyerekten üstümü değiştirmek için banyodan çıktım. Piknik tüpünü açıp demliğe su doldurdum ve içine iki yumurta atarak ateşin üzerine koydum. Kıyafet seçmek için kapının arkasındaki askılığa gittim ve elime gelen pembenin hangi tonu olduğunu bilmediğim, fileli bir etekle; pembenin yine beyaza yakın bir tonu olan gömlek giydim. Gömleğin yakalarını eteğin içine sokup aya

