Sonra Nazar başını kaldırdı, hafifçe sordu: “Bir şey ister misiniz, Berzan Bey?” dedi. Berzan gözlerini ona çevirdi; gözlerinde biraz yorgunluk, biraz da başka bir şey vardı. Bardağını eline aldı, hafifçe salladı: “Bana eşlik edebilirsin mesela…” dedi, sonra bakışları derinleşti. “… Ya da… Bu gecelik bana Berzan Bey demeyi bırakabilirsin.” Nazar bir an durdu, şaşkınca gözlerini kaçırdı: “Olmaz öyle şey… Siz benim patronumsunuz,” dedi hemen, sesi titrek ama kararlıydı. Berzan hafifçe güldü; dudaklarının kenarında alaycı ama yumuşak bir kıvrım belirdi. Bardağını yudumladı, gözlerini yıldızlara kaldırdı. Sonra alçak ama içten bir sesle mırıldandı: “Belki de… Sadece patronun olmak istemiyorumdur.” Nazar’ın kalbi sıkıştı o an. Eli istemsizce sandalyesinin koluna sıkıca yapıştı, gözleri yere

