Buğlem Yaren Kara'dan
"Söyleyin hadi ," dedim .
Yaman boğazını temizledi .
"Türkiye ’ ye dönmüş ."
Biliyordum ki ben . Ruhum , benden izinsiz yine gözyaşlarımı doldurmuştu . Gözyaşlarıma inat kocaman bir kahkaha attım . Öyle bir kahkaha attım ki, kalbimin yaralarının acısı duyulmasın istedim . Çocuklar bana şaşkınca bakıyorlardı . Yüzümü en ifadesiz şekle bürüdüm ve :
"Biliyorum ," dedim sadece . Bu sefer şaşırma sırası onlardaydı .
"Nasıl ?"
Alper ve meraklı bakışlar benim üstümdeydi .
"Gelirken karşılaştık . Ve ayrıca bunu söylerken neden gelirdiniz ?" diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştım .
Ellerimi ' aman ' dercesine salladım .
"Karşılaştık işte , elbet karşılaşacaktık . Ha bugün, ha yarın . .. Ne fark ederdi ?"
Umursamazca konuşuyordum . Umursamıyordum zaten. Yıllar geçmiş üstünden. Kafamı karıştıran bir şey vardı; kendini tanıtması garipti .
Hem de çok garipti. Elimi başıma götürerek kaşıdım . Bu beni düşünmeye zorluyordu ki Yaman Aras ’ ın konuşması ile düşünce âleminden çıkıp onlara döndüm.
“Bilmiyorum ki neden döndüğü,” diyordu.
Yaman Aras neyi bilmiyordu ? Kendimi bir anda onu merak eder halde buldum ve :
“Neyi bilmiyorsun ?” dedim.
“Selen, ‘ neden döndüğünü biliyor musun? ’ dedi de,” dediğinde,
Didem ,
“Şirketlerin başına geçecek galiba,” dedi.
Alper ise,
“Yurt dışında bir üniversite daha okumuş diye duydum ,” diyordu .
Algım onlardan kaymış durumdaydı . Bir gerçekle daha yüzleşmiştim : O gerçekten dönmüştü. Bedenim bana bugün haber vermişti ; ben anlayamamıştım .
Kaşlarımı çattım . Neden aradan beş yıl geçtikten sonra ? Onca kalabalığın içinde gerçekten yalnızmışım gibi hissettim . Etrafımda konuşulan konu beni ilgilendirmiyordu . Neden ondan bahsediyorduk ki hâlâ ?
Konuya bodoslama dalarak :
“Bence artık onu bıraksanız . . . Rahatsız oluyorum artık . Neden döndüğü beni ilgilendirmez . Ama sizler arkadaşınız ile görüşmek isterseniz saygı duyarım, ama benim yanımda artık onun konusu açmayın,” diyerek bizimkileri uyardım.
“Ah, haklısın kuzum . Bir anda biz de kendimizi kaptırdık ,” diyen Didem ’e baktım . Gerçekten mahcuptu .
Konuyu değiştirmek amaçlı :
“Can Karaman yakında benim klinikte işe başlayacak ,” dedim .
“Aa, çok sevindim !” diyen Selen ’ in yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti .
Yaman,
“İyi insanlar. İsviçre’ye gittiğimizde çok güzel ağırlamışlardı bizi ,” dedi .
Selen ' in elini gergince tutmuştu bir şey saklıyor gibiydi ama bir şey demedim
“Bir şey soracağım . Türkiye ’ ye neden dönüyorlar ?” diye sordum .
“Sanırım danışanı için dönüyor . Ben de tam olarak bilmiyorum ,” dedi .
“İyi bari , klinik biraz para görür,” dedim.
“Yuh yani Buğlem ,” diyen Selene göz devirdim .
“Ne olmuş yani ? Kızım bu devirde para önemli ,” dedim Yamana dönüp:
“Danışmanlık yaptığı kişi inşallah zengindir ,” deyip güldüm .
“Ah bu gençlik . . . ” diye ağıt yakan Alperen ’ le hep birlikte güldük .
Sonra canlı müzik için birkaç kişi gelmişti . Gözümün önünde canlanan görüntüyü kafamdan atıp sahneye odaklandım . Şarkı Emre Aydın’a ait bir şarkıydı.
Şarkıya dalıp gitmiştim , şarkıyı mırıldanmaya başladım :
🎶 Tebrikler, kurtuldun bak bizden
🎶 Kolay olmadı ama bitti, tebrikler
🎶 Çok istedin, çok uğraştın, bitti… Tebrikler.
Şarkı söyleyen çocuk bir anda yanıma gelip mikrofonu elime uzattı . Ben hayır anlamında kafamı salladım ama çocuklar ayağa kalkmam için alkışlamaya başladı . Ayağa kalktığımda şarkının nakarat kısmını söyleyecektik :
🎶Yok çıkmıyor sesin kör kuyunda
🎶Benden aldıkların neden benden fazla
🎶Yok yapamam, kalamam kör kuyunda
🎶Benden aldıkların neden benden fazla?
Mikrofonu çocuğa verip sahneden kaçar gibi uzaklaştım.
Gözlerimin önüne bugün geliyordu . Sahi, beni nasıl tanımamıştı ? Derin bir nefes alarak ,
"Bu beni ilgilendirmez ," diyerek arkadaşlarıma odaklandım . Benim için şimdiki zaman daha kıymetliydi .
❄️❄️❄️❄️
Sonunda eve gelmiştim . Yorucu bir günün ardından sığınağıma gelmiştim . Kendimi koltuğa attığım sırada , kedim üstüme çıkmıştı . Bir yandan fıkırdıyor, bir yandan da yüzümü yalıyordu . Anlaşılan beni çok fazla özlemişti . Ellerimi onun başına götürerek okşamaya başladım .
Bir anda ters dönerek elimi patilerinin arasına almış , ısırmaya çalışıyordu . Onun bu hareketine güldüm . Kendimle biraz oynadıktan sonra yulara çıkmaya çalışırken kapı çaldı .
Kapıya yönelip kapıyı açtım ama kimseler yoktu . Sadece siyah bir zarf vardı ve benim ismim yazıyordu . Her yıl gelen mektup , bu sefer vaktinden önce gelmişti .
Zarfı açtığımda, bugün onunla karşılaştığım zaman çekilmiş bir fotoğraf vardı . Ellerim titremeye başladı . Derin bir nefes aldım , fotoğrafın arkasını çevirdim .
“Gelecek demiştim .”
Eskimeyen yaralar gün yüzüne çıkmak için zamanını bekliyordu ....