Emniyet binasının soğuk duvarları arasında bir koltuğa çöktüm. Başımı ellerimin arasına aldım. Parmaklarım saçlarımı sıkıca kavradı. Gözlerimi kapattım. Rozerin’in arabaya bindirilirken ki çırpınışı, o lanet olası kamera görüntüsü dönüp dönüyordu. Yanımdaki İlyas’a “İnşallah o herif oğlunun nerede olduğunu bir an önce bulur,” dedim “Eğer ben ondan önce bulursam, yaşatmam.” Sözlerim, bir yemin gibi havada asılı kaldı, İlyas yanımdaki koltuğa oturdu, bir şey söylemedi, ama omzuma dokunan eli, onun da aynı korkuyu hissettiğini söylüyordu. Tam o sırada, koridorda hızlı adımlar yankılandı. Başımı kaldırdım, abim Asil geliyordu. Yüzü gergin, kaşları çatık, gözlerinde bir endişe. “Bir gelişme var mı?” dedi. “Araştırıyorlar,” dedim, İlyas, araya girdi, “Aracın plakası tespit edildi,” dedi, sa

