Bölüm 13 – Kontrol Kaybı

494 Kelimeler
O gün Elif için her şey üst üste gelmişti. Uykusuzluk, baskı, sessizlik… Günlerdir düzgün yemek yemediğini fark etmemişti bile. Masasında otururken ekran bulanıklaşmaya başladı. Parmakları klavyede ağırlaştı. Zeynep ona doğru eğildi. “Elif, rengin çok soluk,” dedi. “İyi misin?” “İyiyim,” dedi Elif. Ama sesi kendine bile inandırıcı gelmedi. Ayağa kalktığı an dünya kaydı. Kulaklarında uğultu vardı. Bir adım attı, ikinciyi atamadı. Ve yere düştü. Ofiste bir anlık panik oldu. Sandalyeler itildi. Sesler yükseldi. “Elif!” diye bağırdı Zeynep. Mert Karahan odasından fırladı. Sert adımlarla geldi ama Elif’i yerde görünce durdu. O an zaman onun için yavaşladı. “Elif?” dedi. Sesi… titredi. Yanına çöktü. Elif’in yüzü bembeyazdı. Gözleri kapalıydı. Nefes alıyordu ama çok hafif. “Ambulans çağırın,” dedi sert bir tonla. Ama bu sertlik kontrol içindi, soğukluk değil. Zeynep elleri titreyerek telefonu çıkardı. Mert Elif’in omzuna dokundu. Normalde kimseye bu kadar yaklaşmazdı. “Elif,” dedi tekrar. “Uyan.” Cevap gelmedi. Kalbi hızla atıyordu. Bunu en son ne zaman hissettiğini hatırlamıyordu. Kontrol kaybıydı bu. Onun dünyasında en tehlikeli şey. Ambulans gelene kadar başından ayrılmadı. Doktorlar Elif’i sedyeye alırken Mert ayağa kalkamadığını fark etti. Dizleri kilitlenmişti. “Yakını mısınız?” diye sordu görevli. Bir an durdu. “Evet,” dedi. Sonra düzeltti. “İş… ama evet.” Hastanede koridorda yürürken ellerini cebine soktu ama titremesini durduramadı. Halide Hanım ve Kemal Bey geldiğinde Mert onları kapıda karşıladı. “Ne oldu?” dedi Halide Hanım telaşla. “Bayıldı,” dedi Mert. “Yorgunluk. Stres.” Halide Hanım onun yüzüne baktı. “Bu kadar korktuğunu saklayamıyorsun,” dedi. Mert cevap vermedi. Doktor çıktığında hepsi ayağa kalktı. “Ciddi bir durum yok,” dedi doktor. “Aşırı stres ve yorgunluk. Dinlenmesi şart.” Mert’in içindeki düğüm biraz çözüldü ama tamamen değil. Elif gözlerini açtığında odada sessizlik vardı. Annesi başucundaydı. Kapının yanında Mert Karahan duruyordu. Ayakta. Ceketi hâlâ üzerindeydi. “Ne… oldu?” diye fısıldadı Elif. “Bayıldın,” dedi Halide Hanım. “Korkuttun bizi.” Elif başını hafifçe çevirdi. Mert’le göz göze geldi. İlk kez onun bakışlarında sertlik yoktu. Sadece gerginlik ve bastırılmış bir korku vardı. “İşe…” dedi Elif zorlukla. “İşi düşünme,” dedi Mert aniden. Sesi beklenmedik şekilde yumuşaktı. “Doktor dinlenmen gerektiğini söyledi.” Elif şaşırdı. “Siz mi söylüyorsunuz bunu?” Mert çenesini sıktı. “Evet.” Halide Hanım dışarı çıktı. Odada yalnız kaldılar. “Beni zorladınız,” dedi Elif sessizce. “Evet,” dedi Mert. Kaçmadı bu kez. “Ama seni yerde görmek… bu benim planım değildi.” “Elif’in gözleri doldu ama ağlamadı. “Ben güçlü olmaktan yoruldum.” Bu cümle Mert’i yerinden vurdu. Bir adım yaklaştı ama dokunmadı. “Dinlen,” dedi. “Bu bir emir değil.” Bu, onun dilinde çok şey demekti. Elif gözlerini kapattı. “Korktunuz mu?” diye sordu. Mert uzun süre cevap vermedi. Sonra tek kelime söyledi: “Evet.” Bu, Mert Karahan’dan çıkabilecek en yumuşak itiraftı. Kabuğu hâlâ duruyordu. Ama ilk kez içinden bir çatlak sızmıştı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE