Holden’ın Gözünden
Ana’nın videoyu gördüğünü biliyordum ama cevap vermedi. Üstüne gitmeyecektim. Biz Seth’le takılmaya başladığından beri arkadaştık. Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama benden uzak durmak konusunda ciddi olduğunu biliyordum. İşin kötü tarafı, hem benim ailem hem de onun ailesi aramızda bir şeyler olduğunu biliyordu ama müdahale etmediler. Aslında arayı düzeltebilirlerdi ama yapmadılar.
Bir keresinde anneme, Ana’nın neden artık beni görmezden geldiğini bilip bilmediğini sormuştum. Ana beni gördüğünde başka tarafa gidiyor ya da konuşmak zorunda kalırsa tek kelimelik cevaplar verip hemen uzaklaşıyordu. Bir sebebi olmalıydı ama hayatımda ne olmuştu da bu hale geldiğini bilmiyordum. Ana’yı severdim; o benim için küçük bir kız kardeş gibiydi. Ona asla bilerek zarar vermezdim.
“Bana niye soruyorsun, Holden? Sen bilmiyor musun? Ana sana tapardı; şimdi ise sana bakmaya bile katlanamıyor. Ne yaptın? Çünkü sorunun ondan kaynaklanmadığını biliyorum. Caldwell’lerle dostluğumuzu bozmana izin vermem. O yüzden bunu çözmek zorundasın,” demişti annem Naomi, ben her sorduğumda.
Onun sözleriyle şok olmuştum. Evlilik anlaşmasını öneren annem olmuştu. Annem ve Alicia, Ana’nın annesi, üniversitede tanışmıştı. Hemen yakın arkadaş olmuşlar ve mezun olduktan sonra aynı dönemde Seth ve beni doğurmuşlardı. Ben bunun küçük bir mesele olduğunu sanmıştım. Ana’nın küçük bir kapris yaptığını düşünüyordum. Ama her ne zaman konuyu açmaya kalksam Ana bana yalan söylüyordu.
“Seninle bir sorunum yok, Holden. Ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum,” diyordu hep. Yalan söylediğini biliyordum ama neyse, kısa sürede atlatır diye düşünmüştüm. Bana karşı bir ilgisi olduğunu biliyordum. Başlangıçta bu evlilik işinden mutluydu. Ben de sorunun geçeceğini sanmıştım ama yanılmışım.
Seth de bir şeylerin farkındaydı ama konuyu hiç kurcalamadı. Ailelerimizin gözünde bu mesele yalnızca Ana ile benim aramdaydı ve müdahale etmeyeceklerdi. Artık şunu biliyordum: onun için bu konu çok ciddi bir şeydi. Hâlâ beni engellemiş olduğunu öğrenmek beni şaşırtmıştı. Videoyu gönderebilmek için asistanımın telefonunu ödünç almak zorunda kaldım. Okundu bilgisi geldikten sonra yarım saat bekledim, sonra da Kevin’in telefonundan mesajı ve videoyu sildim.
Hâlâ sosyal medya hesaplarını ve w******p’ını takip edebiliyordum. Ona her yıl oradan doğum günü kutlaması yapıyordum ama hiç cevap vermedi. Onu o pislikten kurtardığım için mutlu olacağını düşünmüştüm. Onun itibarını mahvetmeyi planlıyordu. Bizim aramız iyi olmasa bile hâlâ ona değer veriyordum. Onların söyledikleri çok acımasızdı. Kimi aşağılamak istediklerini saklamaya bile çalışmıyorlardı. Roger’la birlikteki kadın, Ana’ya ne kadar saygısızca davranırlarsa o kadar mutlu oluyordu sanki.
Çok öfkeliydim. Roger’ın kim olduğunu biliyordum; Seth bana hep haber verirdi. Ailesi ondan hiç hoşlanmamıştı, Ana’yı kullandığını biliyorlardı. Ana’ya kendi kararlarını vermesi için izin verdiler ama onun Ana için uygun olmadığını hiç sevmediler. Penthouse’a vardığımda Ana’dan hâlâ cevap yoktu. Bu yüzden videoyu Seth’e göndermeye karar verdim. Seth, Ana’nın zorbalığa uğramasına göz yummazdı. Kendime, bunun Ana’nın iyiliği için olduğunu söyledim.
Roger’ın şirketini bu noktaya getirmek için Ana’nın ne kadar çabaladığını biliyordum. Roger bunu hak etmiyordu, Seth de ondan hiç hoşlanmıyordu. Seth hâlâ bana, Ana’yla evlilik anlaşması konusunda tatlı dil kullanmamı ima ediyordu. Hâlâ bunun olabileceğini sanıyordu. İçten içe biliyordum, her ne olduysa Ana’yı gerçekten incitmişti. Ana hâlâ konuşmayı reddetse de onun bu düğünü yapmasına izin vermeyecektim. Annem için Ana’nın gelini olması bir hayaldi, bunu anlamak zor değildi.
Bir içki aldım, üç parmak viski koydum. Cesaret için alkol gerekiyordu. Ana’yı daha da sinirlendireceğini biliyordum ama hem Seth hem de ben onun aşağılanmasına izin veremezdik. Roger’la olan kadın bana bakıp göz kırptığında alaycı bir şekilde güldüm. Roger’ın Ana’nın yerine seçtiği kadın bu muydu? Onu kendi elleriyle felakete sürükleyecekti, Roger da bunun farkında değildi. Ama bu onun sorunu olacaktı.
Ben Ana’yı koruyacaktım ama Roger kendi sonunu hazırlamıştı. Seth onun hak ettiğini bulmasını sağlayacaktı. Telefonu elime alıp mesaj attım:
Holden [Hey, şehre geri döndüm. Ana’nın nişanlısıyla karşılaştım. Videoyu Ana’ya gönderdim ama cevap vermedi. O yüzden sana da gönderiyorum. Onun kandırılmasına izin vermemeliyiz.]
Seth [İyi ki döndün, dostum. Ne yaptı? Yemin ederim ona zarar verirse, neden olduğunu anlamadan şirketini batırırım.]
Holden [Ona yardım etmeliyiz. Bana hâlâ kızgın, mesajı Kevin’in telefonundan göndermek zorunda kaldım. Hâlâ engellenmiş durumdayım. Gördüğüne eminim, inan bana, çok kötü. Ama cevap vermedi. Sadece bu düğünün gerçekleşmesine izin vermemek gerek.]
Seth [Gönder, ben onunla ilgileneceğim. Zaten yarın annemlerle babama gidecektim. Videoyu izledikten sonra sonraki adımları konuşuruz. Bu sefer ne kadar kalacaksın?]
Holden [Artık buradayım. Doğru kişileri yerleştirdim. Sadece gerektiğinde geri gideceğim.]
Seth [Harika. Bu hafta yemek yiyelim, görüşelim. Uzun zamandır görmedim seni. Planımızı da o zaman konuşuruz.]
Holden [Süper fikir, görüşürüz. Ana böyle bir şeyi hak etmiyor. Onu seviyordu, yoksa Roger’ın başarılı olması için bu kadar uğraşmazdı. Hak ettiğini bulacak. Şimdi videoyu gönderiyorum. Kendim kaydettim ama hemen harekete geçme. Doğru şekilde yapmamız gerek.]
On dakika sonra telefonum çaldı, çok öfkeli bir Seth’ti. “Ne halt ediyorsun Holden? O herife söylediği rezil şeyler için neden yumruk atmadın? Tiffany’ye yapılmış olsaydı, o kişiyi oracıkta yere sererdim. Senin kız kardeşin için yapacaksam, sen de benim kız kardeşim için yapmalıydın,” diye bağırıyordu Seth.
“Sakin ol, Seth. Ana onu seviyor ve benden nefret ediyor. Onu daha da uzaklaştıracak bir şey niye yapayım? Ona yardım etmeye çalışıyorum. Babanı biliyorsun; Roger’ı yerle bir etmeyi tercih eder, bu da yüzüne yumruk atmaktan çok daha fazla acı verir. Yumruğu sonra atarız. Önce Ana’nın onunla evlenmemesini sağlamalıyız. Burada en önemli şey Ana,” dedim.
İkinci kadehimi doldurmuştum bile. Bu geceki suçluluk duygumla böyle baş ediyordum. İçimden gidip o şımarık herifi dövmek geçmişti. Bu kadar kibirli davranmasına hiç hakkı yoktu. Ana onu olduğu yere yükseltmişti. Şimdi Ana’nın yerini doldurmaya çalışıyordu. Nasıl cüret edebilirdi? O kadın, Ana’nın tırnağı bile olamazdı.
“Haklısın. Özür dilerim, Holden. Videoyu iki kere izledim. Ne yapmayı planladığını görünce çıldırdım. Nasıl olur da kız kardeşimi metres yapmayı düşünür? Henüz onun kim olduğunu bilmiyor belli ki ama Ana beş parasız olsa bile bu davranış iğrenç. Onunla hesaplaşmamız gerek. Ana’yla konuşacağım. Sen bana aylar önce sonunda yerleşmeye hazır olduğunu söylemiştin. Hâlâ öyle mi? Ben Ana’yı sadece sana emanet ederim. Ona iyi davranacağını biliyorum. Onun için istediğim şey bu. Düğün sadece birkaç hafta sonra. Tüm şehrin önünde rezil olmasına izin veremem. Ona kaliteli bir damat bulmalıyım ve bunu hızlı yapmalıyım. Böylece terk edilen o değil, Roger olur,” dedi Seth.
“Seth, benimle konuşmuyor bile. Nasıl olur da benimle evlenmeye razı olur? Ebeveynlerimiz bunu duysa çok mutlu olurlar, ama şimdiye kadar yaptığım hiçbir şey işe yaramadı. Hâlâ bana kızgın. Birdenbire beni kabul edeceğini sanmıyorum,” dedim.
“Ben sana başka bir şey sordum. Ana’yla evlenmeye hazır mısın? Hazır mısın?” diye karşılık verdi Seth.
“Bu gece düşünmeme izin ver. Sabah sana cevabımı vereceğim. Yerleşip çocuk sahibi olmak istiyorum. Artık otuz yaşındayız, ebeveynlerimize torun vermenin zamanı geldi. Ama Ana’nın benimle evlenmeye istekli olup olmayacağını bilmiyorum. Belki başka birini bulman gerekir,” dedim.
“Ana seni seviyordu, Holden. Eminim sadece duyguları incinmiştir ama bunu atlatır. Onun düğünü şehrin gündemi olmasa da kim olduğumuzdan dolayı bütün yüksek sosyete orada olacak. Ne kadar sana kızgın olsa da böyle rezil olmak istemez. Bizim ailelerimiz de istemez. Olanları örtbas edip kontrol altına almalıyız. En iyisi bu olur. Sabah annemle babama konuşacağım. Onlar seni zaten oğulları gibi seviyorlar. Herkes için iyi olacak. Seni bir zamanlar seviyordu; tekrar sevmeyi öğrenebilir. Biraz çaba göstermen yeter,” dedi Seth.
“Peki, Ana benimle evlenmeye razı olursa ben de varım,” dedim.
Seth bunu duyunca mutlu oldu ve konuşmayı hızlıca bitirdik. Seth Ana’yı çok korurdu. Liseden mezun olduğumuzda Ana henüz birinci sınıftaydı. Küçük kardeşim Tiffany, Ana’ya göz kulak olacağını söylemişti. Onun güvende olduğunu bilmek bizi rahatlatmıştı. Yıllar sonra, aslında işlerin öyle olmadığını öğrendik. Ana kilo almaya başlamıştı.
Tiffany’nin en yakın arkadaşı Gretchen, Ana’nın en büyük zorbasıymış. Tiffany hâlâ hiçbir şey bilmediğine yemin ediyordu. Gretchen’in yanında asla bir şey yapmadığını söylüyordu. Ama Ana’nın zorbalığa uğradığını öğrenmek ikimizi de hayal kırıklığına uğratmıştı. Gretchen, Ana’nın şirketinde iş başvurusu yaptığında her şey ortaya çıkmıştı. Ana’nın isteğiyle, istediği pozisyon ona verilmemişti ve Gretchen çılgına dönmüştü.