Analise’in Gözünden
Üç yıldan fazladır Holden Vaughn ile konuşmadım. Ailelerimizin ayarladığı nişanı bozduğumdan beri. Bir daha onunla konuşmamaya kararlıyım, mümkünse hiç. O, nedenini asla bilmedi ve benim açımdan da bilmesine gerek yok. O zamanlar biraz düşünseydi ya da bana gerçekten değer verseydi, bunu anlardı. Ama onunla yüzleşmek, onunla kardeşimin arasındaki dostluğu yok ederdi. Bunu göğüsleyebilirim; bugüne kadar ettim zaten. On yedi yaşımdayken, neredeyse on yıl önce. Holden’ın şehre geri döndüğünü bilmiyordum ama tamamen kaba da değilim. Bana iyilik yaptı, çünkü eğer bu videoyu göndermeseydi Roger tarafından tamamen hazırlıksız bir şekilde yakalanırdım.
Kendimi sakinleştirmeme izin verdikten sonra elime telefonumu aldım. İlk aramam en yakın arkadaşım Gwen Simpson’a oldu.
“Ne haber, Ana? Az önce haftalık toplantımızda görüşmedik mi? Bana söylemeyi unuttuğun bir şey mi var?” diye sordu Gwen, eğlenerek.
“Yarın mücevher taslaklarından oluşan en yeni koleksiyonumu getireceğim. Pazartesi sabahı onları alıp şirketimin adına telifini almanı istiyorum. Roger’ın o pis ellerini onlara sürmesine izin vermeyeceğim,” dedim.
“Ben Roger’a o zavallı küçük şirketi için vereceğini sanıyordum?” diye karşılık verdi Gwen. Roger’ın adını alaycı bir şekilde söylemesini kaçırmadım.
“Fikrimi değiştirdim ve düğünü iptal ettim. Hisselerimi satacağım ve şirketinin yavaş, acı verici ve pahalı bir şekilde batmasını izleyeceğim. Hak ettiği de bu,” dedim.
“Ne yaptı?” diye sordu Gwen. Bana kızgın olduğunu ses tonundan anlıyordum.
“Sasha geri döndü, tam da onun şirketini düzgünce çalışır hale getirdikten sonra. Bana olan Tasarım Direktörlüğü pozisyonumu ona vermekten çok mutlu, ama çalışmalarımı kendi itibarını artırmak için kullanmasına izin vermeyeceğim. Bu olmayacak. Roger onun olsun. Dibe vurduğunda Sasha’nın hâlâ onu isteyeceğini sanmıyorum. Sadece başarılı olduğu için geri döndü. Onun kendisini sevdiğini sanıyor ama artık bu onun sorunu. Bundan sonra sadece Fashion Forward için çalışacağım. Yalan söyleyen ve beni aldatan birine yardım etmeyi reddediyorum,” dedim, sesim titremeye başlarken. Belki de işe girişmeden önce biraz zaman ayırıp ağlamalıydım. Tek istediğim pazartesiye güçlü bir şekilde başlamaktı.
“Geliyorum, Ana. Bu gece yalnız kalmanı istemiyorum. Çocukken yaptığımız gibi pijama partisi yaparız,” diye ısrar etti Gwen.
“Hayır, iyiyim. Yeni öğrendim, o yüzden doğal olarak üzgünüm. Bu ilişkiye yas tutmam gerek, çünkü benim açımdan gerçekti. O beni sevmediyse bile, ben onu sevdim. Onun da bir gün bana âşık olacağına inanmıştım. Pek çok şeyde yanılmışım demek ki. Bir hafta içinde yapmam gereken tüm işleri bitirmem gerek. Görünüşe göre Roger balayına Sasha’yı Paris’e götürüyor. Ama en iyi kısmı bu değil, Gwen. Sasha hamileymiş, hem de onların söylediğine göre Roger’ın çocuğunu taşıyor,” dedim. Gwen’in şaşkınlıkla nefesini tutmasını duymak, tıpkı benim ilk öğrendiğimdeki gibi, gözyaşlarımın akmasına neden oldu.
“Ben zaten o küçük pisliği hiç sevmemiştim. Sen çok daha iyisini yapabilirsin, Ana. Holden’ı neden bıraktığını hiç anlamamıştım. Ona olan platonik aşkını hatırlıyorum. Belki de onunla tekrar denemelisin,” dedi Gwen.
“Asla, ona bir şans vermem. Bu gece videoyu göndererek bana yardım etmiş olabilir ama ona güvenemem. Artık asla,” diyebildim.
“Yirmi dakikaya oradayım. O videoyu görmek istiyorum. Yani, Holden geri mi dönmüş?” diye sordu Gwen.
“Evet, meğerse geri dönmüş. Videoyu bana gönderen oydu,” dedim.
Telefonu kapattık ve duygularımı toparlamaya çalıştım. Gwen sadece on dakika uzaklıkta yaşıyor, bu yüzden yirmi dakikadan daha kısa sürede burada olur, yanında da sadece küçük bir kıyafet çantasıyla. Rahatlatıcı bir şeyler yemem gerek ve yemek yapmaya hiç niyetim yok. Kendime ve Gwen’e birer tane pizza söyledim. Kırk dakika içinde gelecek, bu süre bana duş alıp, Gwen’i karşılamam ve ona o aşağılık herifi göstermem için yeterli zaman tanıyordu. Videoyu kendim de tekrar izlemem gerekiyordu.
Hızlıca duş aldım, rahat bir pijama ve yumuşak çoraplar giydim. Olabildiğince rahatlığa ihtiyacım vardı. Saçımı havluyla kurulayıp mutfağa bir şeyler içmeye gittim. Şarap yerine su aldım. Artık bir görevim vardı. “Operasyon Kül Olmuş Toprak” başlamak üzereydi, bu yüzden planlarım için kafamın net olması gerekiyordu. Roger’a yapacaklarım konusunda kendimi kötü hissetmiyordum. Bana dürüst olsaydı ve benimle evlenmeyi kabul etmemiş olsaydı, bu noktaya kadar gelmezdik. Üstelik nişanı kabul ettiğinde Sasha ortada bile yoktu. Onun bu işte büyük bir payı olduğundan şüpheleniyorum.
Eğer o kaltak, tasarımlarımı çalabileceğini sanıyorsa, yanılıyor. Roger da artık onlara erişemeyecek. Telefonumu elime aldım ve yapmam gereken aramayı yaptım. Roger’a ebeveynlerimden hiç bahsetmemiştim. Paramı, onları kaybettiğim için aldığımı sanıyordu. Hiç düzeltmedim. Özgeçmişime göre ben bir yetimdim. Gerçekteyse, onları ona tanıtamazdım. Onun kim olduğunu biliyorlardı ve ben mutlu olduğum için mutlulardı. Artık öyle değil.
Onun aslında kim olduklarını bildiğini biliyordum, çünkü herkes Caldwells ailesini tanır. Onunla tanışmalarını engellememin tek sebebi buydu. Kimliğim ortaya çıkardı. Holden’ın beni önceden uyarmasına o kadar minnettarım ki. O adama bekâretimi verecek olmaktan nefret ederdim. Ben geç gelişenlerdenim. Ergenlik ve genç yetişkinlik yıllarım boyunca fazla kiloluydum. Üniversiteye tamamen odaklıydım. Hem okula hem de lisedeyken kurduğum şirkete yoğunlaşmıştım. Hep yoğundum.
Fashion Forward benim için çok önemliydi. Üniversitedeyken markamı büyütmek için uğraştım. Ben marka sahibiydim ama Gwen’i CEO olarak atadım. Diğer en iyi arkadaşım Emily Thomas ise baş modelimizdi. Şirketin isminin biraz çocukça olduğunun farkındaydım ama onu koyduğumda on sekiz yaşındaydım. Şimdi yirmi yedi yaşındayım, ismimiz ve ünümüz yayılmış durumda. Artık değiştirmek için çok geç ve şirketimle gurur duyuyorum.
Emily kıyafetlerimizi giyiyor, çanta ve mücevher reklamlarımızda yer alıyor, hatta ayakkabı serimizi bile tanıtıyordu. Son bir buçuk yıldır her zamankinden daha meşguldüm. Elli pounddan fazla kilo verdim ama Roger’a hiç bahsetmedim. 20/22 beden giyerken, şimdi 14/16 bedene indim. Bulunduğum yerden mutluyum. Kendi bedenimde hiç olmadığım kadar rahatım artık. Ailem beni her zaman sevip destekledi. Abim Seth Caldwell de en büyük destekçim oldu. Bedenim ne olursa olsun hep arkamda durdular. Başarılarımla gurur duyuyorlar.
Hâlâ bol kıyafetler giyiyorum, bu yüzden iş yerinde kimse kilo verdiğimi fark etmedi. Bunu fark eden sadece ailem ve iki en iyi arkadaşım oldu. Kendi şirketimi yönetmek ve Roger’ınkine yardım etmek arasında çok meşguldüm. Üstüne bir de düğün planlamak oldukça yorucuydu. İki ay önce bir kriz geçirdim, Roger yurtdışındayken. Gwen ve Emily beni apar topar hastaneye yetiştirdi. Şiddetli susuzluk ve çok düşük kan şekerim vardı. Üç gün hastanede kaldım.
O zaman Roger’ın ne kadar pislik olduğunu fark etmeliydim. Yolculuktan döndüğünde—şimdi eminim ki Sasha ile buluşmaya gitmişti—bana işe gelmediğim için bağırmıştı. Benim hâlâ solgun olduğumu görmüştü ama Dixon ona benim işten kaytardığımı söylemişti. O gün kavga ettiğimizi hâlâ hatırlıyorum. Dixon arkasında durmuş, onu bana karşı kışkırtıyordu.
“Elizabeth, kafana göre işe gelmemezlik yapamazsın. Ben yokken senin burada olman gerek. Ne düşünüyordun sen?” diye bağırmıştı Roger.
Rengim hâlâ solgundu. Biraz umurunda olsaydı bunu fark ederdi. Ama ben Cook Custom Jewelry’deki işimi ciddiye alıyordum. Ciddiye almasam, taburcu olduktan bir gün sonra işe gelmeye kendimi zorlamazdım. “Neredeydin Roger? Tatil izni almadın. Bana gittiğini bile haber vermedin. Sağlık sorunu yaşadım. Benim elimde değildi. Üstelik bu iş seyahati değildi, neden burada değildin?” diye sordum.,
O gün onu şımartacak hâlim yoktu ve cevabım onu şok etmişti. Tüm yatırımcıları ben bulmuştum ve yurtdışı toplantımız yoktu. Nerede olduğunu sorduğumda, tavrı değişti. Birden benim için endişeleniyormuş gibi davranmaya başladı. Sonra Dixon’a aramızda sorun çıkarmayı bırakmasını söyledi. Kendimi kötü hissetmeseydim bir şeylerin yanlış olduğunu fark ederdim. Şimdi düşündükçe dalga geçiyorum. Onun yalanlarına kanacak kadar aptal değildim, ama işte buradayım.
Telefonu elime alıp annemi aradım. Ailem olan biteni bilmeliydi. Gerekli aramaları yapmaya başlayacaklardı. Roger’ın şirketini büyütmek için sessizce nasıl yatırım yaptılarsa, şimdi de desteklerini çekeceklerini duyuracaklardı. Arkadaşları da yatırımlarını çekecekti. Bundan sonra Cook Custom Jewelry’nin batması an meselesiydi.
Sorun şu ki, annem Alicia telefonu açtığı anda sesini duydum ve boğazım düğümlendi. Tüm çabalarıma rağmen ağlamaya başladım. Onun bana seslendiğini duyuyordum. Arka planda babamın sesini de. Ama konuşamıyordum. Annemin, “On dakikaya oradayız, bebeğim. Dayan, geliyoruz,” dediğini duydum.
Duşta ağladım. Yeterince ağladığımı sanmıştım. Bundan sonra sadece öfke hissedeceğimi sanmıştım. Yanılmışım. Annemin sesini duymak, onun yaptıklarının acısını yeniden ortaya çıkardı. İlişkimin kaybı için ağladım. Bana değer verdiğini sanmıştım. Yeteneklerim için değil, ona yaptığım her şey için değer verdiğini.
Bana kur yapmıştı. Bana iyi davranmıştı. Henüz beni sevmediğini biliyordum ama zamanla seveceğine inanmıştım. Hep ben vermiştim, oysa bana asgari çabayı bile göstermemişti. Onun iyi bir adam olduğunu sanmıştım. Şimdi ne olduğunu görüyorum: Bir kullanıcı. Ama beni kullanıp paçayı sıyıracağını sanıyorsa, yanılıyor.