Bölüm 8

1318 Kelimeler
“Ben onun için”dedi sustu ne demek istediğini anlamıştım. Ona baktım şaşkınca. Neler dönüyordu böyle. Ada şu yeni gelen kızı köşede görünce Egehan ona baktı. Kolundan tutup götürmeye başladı. Bu ne demek oluyordu. O Hira ile ilgilenmiyor muydu? Kızı alıp götürdü. İçim burkuldu sebebini anlamadığım bir şekilde. Sınıfa doğru yürümeye başladım. Merdivenleri ağır adımlarla çıkmaya başladım. Egehan kızı köşede sıkıştırmış bir şeyler söylüyordu. Ada beni görünce başıyla beni işaret etti. Egehan la birlikte sınıfa doğru girmeye başladılar. Sırama geçtim oturdum Egehan, Emirhan ile oturuyordu. Yalnız kalmıştım. Hani böyle bir şey vardır. İkiz olanlar istelerse de tek kalamazlar çünkü kardeşleri vardır yanlarında. Hoca derse girip anlatmaya başladı. “Geçen sefer ikizlerin konuşmaları çok güzeldi tekrar istiyoruz değil mi çocuklar” hoca nin haberi olsaydı böyle konuşabilir miydi acaba çok merak ediyorum. Ben başlayayım bari Egehan başını eğmiş. “Hani hep bildiğimiz ve sakladığımız sırlarımız vardır ya hayatta. Sır adı üzerinde sanki dilinin ucundaymış gibi. Ama yasak olan sözcükler. Ağzındaki baklayı çıkar kelimesi bence buradan geliyor olmalı. Birde o yasakların arasında her şeyi bilen ama sizden uzak olan insanlar vardır. Artık uzak duracak olan yakınınız çok yakınınız hem de” Egehan bana baktı. “Ama Uzak durmayı daha hayırlı olan insanlardır belki bunlar yaklaşsa sevdiklerinin canı yanacaktır çünkü uzak durmayı seçerler.” Ne demek istiyordu ki şimdi. Ona şaşkınca baktım. “Öyle olması gerektiği için öyledirler” şimdi kalkıp ağzını burnunu kırmak vardı da işte. “Gene çok güzel” dedi hoca gözlüğünü çıkarıp. Gözlüğünün camı gözümü aldı çıkarırken. O gözlükte kamera mı var. Ya bu adam casus ya da ajan… Hiç belli etmeden kitabımın kapağını açtım. Böyle konuşturarak bizden bilgi sızdırmaya mı çalışıyordu yoksa. ‘Ajanlar tek telefonla, tek mesajla işlerini halledebilirler’ demişti annem. Teneffüste yapmam gerekiyordu. Ders boyunca hocayı gözlemledim. Arada Egehan’a da bakıyordum. Onun tabi taktığı yoktu. ‘Vatana ihanetin nedeni olmaz bedeli olur’ aklımda birden fazla düşünce geçiyordu yarım yarımdı hepsi. Toparlayacak vaktim yoktu. Bir yarımı alıp öyle koyulmalıydım işe tamamlamadan olduğu gibi. Zaman yoktu onu toparlayacak zamanım yoktu. Ders ara verince ilk çıkanlardan biriydim.Hoca arakamdan geliyordu bahçeye çıktım telefonumu aldım mesaj attım. Anında bilgi geldi. “Söylediğiniz kişinin teşkilatımız ile alakası yoktur.” Gölüğe bakmam gerekiyordu. Belki ben yanlış gördüm kenarındaki kamera var mı yok mu? Nesli bulut yanıma gelip oturdu. “Abim beni görmezden geldi” yandan ona döndüm. “İçim acıdı” dedi sesi titredi o anneme benzettiğim kız ağladı ağlayacaktı. “Tamam ben buradayım” dedim gülerek. “Onun aynısı” dediğimde o da burukça gülümsedi. Yanıma çekip sarıldım. “Bende araştırsam bulduklarımı sana getirsem” aslında olabilirdi benim kaçırdığım noktalarda yardımcı olabilirdi. “Benide alır mısınız?” Hira yandan bize bakınca ikimizde gülümsedik. “Hadi gel” diye onu da çektik ikimiz birden. Egehan ilerden bize sinirle bakıyordu. Ada yanındaydı. Bir şeyler anlatıyordu ama Egehan’ın dinlediği söylenemezdi. Nesli buluta döndüm sonra “Bana yardım etmeniz lazım” ikisi de kulak kesildi bana. “Edebiyatçıyı oyalayın bende öğretmenler odasına girip gözlüğüne bakayım” şaşkınca bana bakınca ikisi de omuz silktim. “Bu kadar bilseniz yeter” “Gözlüğünü çıkartacağı ne malum” dedi Hira başımla onayladım. Gözlüğü olmaması gerekiyordu gözünde. Hira çantasından gözlük çıkardı. “Ben birşeyler ayarlayabilirim” dedi gülerek. “Ama senin de yanımızda olman gerekiyor” başımla onayladım. Birlikte ayağa kalktık. Hocanın yanına doğru ilermeye başladık. “Hocam” dedi Hira neşeyle.Gözlüğü gözüne takmıştı. “aa sizinde gözlüğünüz var numarası kaç hocam” dedi Hira gözlüğü elinde tutmaya başladı. “Nerede yazar bilmiyorum” dedi Hoca da . Hira gözlüğü hocanın gözünden çekti “Ne yapıyorsun” dedi. “Benimkini deneyin olacak mı” dedi gene gülerek. Bu kızından da iyi ajan olur gözlüğü bana verdi.  Kenarına baktım. Tırnağımla oynadım. Kesinlikle burada kamera vardı. Biraz daha oynayınca elime geldi kamera. Arkasındaki düğmeye tırnağımla bastım. “Buyurun hocam” diye kenarını felan kolumla silip hocanın gözüne taktım. “bu arada hocam edebiyat yapmamızı seviyorsunuz galiba” dediğimde gülümsedi. Birlikte konuşmaya başladık havadan sudan cebime attığım kamerayı teşkilata yetiştirmem gerekiyordu. “İzninizle hocam” dedim Nesli Buluta bakarak. Başıyla git işareti yaptı. Hoca elini gözlüğüne dokundu ama ben kaçmıştım. Onlardan ayrılıp odaya doğru koşmaya başladı bende çıkışa doğru koşmaya başladım. Arabama atladığım gibi gitmeye başladım. Arkamdan selektör yakan da kimdi öyle. Yandan bana yaklaşınca Egehan’ı gördüm. Benden kamerayı almaya gelmişti. Gaza iyicene bastım. Önüme kırmaya çalışıtı hızımı artırınca arkada kaldı. Annem ne demişti. ‘Virajları hızlı dönmek istiyorsanız arabayı kaydırmanız lazım bunun içinde debriyaj ile fren’e aynı anda basıp diğer ayağınızla da gazı ayarlamanız sonrada el frenini çekmeniz gerekiyor, çok zor olur ama başarabilirsiniz’ onun dediğini yapıp tek ayağıma ikisini de birden bastım diğer ayağımla gazı ayarladım direksiyonu kırıp el frenini çektim. Araba keskin virajda kaydı sonra hemen düzeldim. Egehan a baktım dikiz aynasından başaramamıştı benim gibi dönmeyi. Devam ettim bende gene baktım dikiz aynasından. Arabayı takla mı attırdı yoksa. Geri U dönüşü yaptım. Arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Benim hatam şimdi varmıştım teşkilata. Aşağıya indim karşısına geçtim. “O kamerayı almam lazım kardeşim” demek hoca da casusların adamıydı. Bu kesinleşmiş oldu böylelikle. “Alabiliyorsan al kardeşim” dedim bende aynı soğuklukla. “Tunahan bana yapmak istemediğim şeyleri yaptırma” dişlerinin arasından konuştu bana. “Yapsana hadi Casusla da dövüşmüş oluruz “diye elini cebime soktu Bende soktum elini aldım kamera cebimde bir onun bir benim elime geçiyordu bir anda çıkarınca elimizi kamera yola fırladı. Bizde atladık tabi yola. Tır üzerime doğru gelecekken Egehan ı tekme ile karşı yola attım. Kamerayı elime alıp uzandım tır’ın altına tır üzerimden geçerken Egehan adımla inletti yolu. Diğer tır benim üzerimden geçen tır’ın yanından geçti. Beni göremedi Egehan. Tır’ın arkasına yapıştım birlikte gitmeye başladık. Egehan otobanda beni arıyordu. Telefonumu aldım yandan. Ekrana bakarken gördüm en son virajı dönmeden “Ajanlar 1 – Casuslar 0”dediğimde sesli bir nefes verdi. “Aptallık ettin” dediğinde gülüp, telefonu kapattım, tırın arkasından atladım. Geçen bir taksiyi durdurup teşkilat binasına geldim. Bilgi işlem ‘in yanına çıktım. Kamerayı çıkartım verdim. Tabi çömezden böyle bir şey beklemedikleri için hepsi şaşırmışlardı. Tekrardan araba verdiler bunu iyi kullan felan demeyi de ihmal etmediler sağolsunlar. Ne sonuç çıktı kamerada hiçbir bilgim yoktu. Eve geldiğimde Annem koltukta oturuyordu. Ona gidip sarıldım. “Prensesim” dedim gülümsedi. “İyi misin” dedi başımı okşayıp. “İyiyim” dedim gülerek. Nesli bulut Da biraz sonra içeriye girince bize doğru gelmeye başladı. Babam telefonla konuşuyordu. Bana baktı. Başını salladı “anladım” dedi sonra. “Benim çıkmam gerekiyor” deyip bana baktı anlamayan gözlerle ona baktım bende. Gülümsedi sadece. Anneme döndüm bende “Yemek” dedim gülümserken “Çok acıktım anne” diye mutfağa doğru geçtim. Tezgaha ellerimi koydum. Annemi güldürmek için şebeklikler yapıyordum.   Tuna Kızıldeniz… “Egehan” arkasını döndü yavaşça. “Baba burada ne işin var” dedi endişeli sesi ile. “Görevi başaramaz isen seni öldüreceklerini biliyordum” bana şaşkınca baktı. Tamam ilk başta bende bilmiyordum. Gerçekten casus oldu zannediyordum ama değilmiş. “Baba biliyor musun” dediğinde başımla onayladım. Tepedeki keskin nişancıya baktım. Ya onu ya beni öldüreceklerdi. “Baba telefonuma mesaj geldi eğer ben gitmeseydim ya Nesli Bulutu ya Tunahan’ı alacaklardı. Buradaki casus okulunu yok etmem gerekiyordu baba. Tunahan hemen eli ayağına karışan biri biliyorsun. Nesli bulut ise çok küçük baba kıyamadım ona” dedi sesinde çatallık vardı. “Şimdi beni vurman lazım ki onlardan gözük” başını olumsuz anlamda salladı. “Baba” dedi yalvarır tonda “Yapmam benden bunu isteme olmaz” dedi biliyordum yapamayacağını. Nişancının dürbünü gözümü aldı. Egehanı çevirip önüne geçtim kurşun göğsüme girdi. “Ahh” Yere doğru düşerken Egehan beni tuttu. “Baba” dedi gözünden yaş gelmeye başladı. “Gitmen lazım şimdi” dediğimde başını salladı. “Olmaz seni bırakamam baba” sıpa beni hiçbir zaman dinlemedi “Sen ajansın casusların arasına sızmış bir ajan” dedim zar zor.  Nefes aldım sonra “bu bir emirdir Egehan Kızıldeniz” dediğimde yanağımdan öptü “Ölme sakın” dedi gözündeki yaş yanağıma düştü… Ölür müyüm ölmez miyim bilmiyorum ama içim rahatlamıştı. Oğlum hain değildi…
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE