Kaya’nın banyosunda duş alıyordum ve ağzım kulaklarımdaydı! Şapşal gibi sırıtıyordum desem yeriydi. Küçük bir çocuğun heyecanına kapılmış sorumsuzca şampuanı ve duj jelini her yerimde kullanıyordum. Eğlenceliydi. Daha önce de Kaya’nın banyosunu kullanmıştım ama kendimi emanet bir eşyayı kullanıyormuş gibi hissetiğim için işimi gerginlikle görmüştüm. Fakat şimdi o çekingenlik ve gerginlik uçup gitmişti. Kaya mahremime benim diye çıkıştığında bütün çıkmaz duygularımı önüne katıp götürmüştü. Geriye sadece şehvet ve tutkudan doğan mutluluk kalmıştı. Onunla da eğleniyordum işte. Mutluydum. Köpüklediğim bendenimi lif kullanmadan yıkıyor, kendime ilk defa böyle dokunmakla yaşadığım şaşkınlığı cesurca karşılıyordum. Kaya'nın bana söylediği ve söylerken gözlerinin ışıldağı kelime; cesur. Ce

