22. Bölüm Sürpriz Teklif ❤️❤️

948 Kelimeler
22. Bölüm Sürpriz Teklif ❤️❤️ Hanna: Kalbimle Mantığım Arasında Uyuyamayacağımı anlamıştım. Koray’la konuştuktan sonra içimde bir kıpırtı vardı; keyfim biraz da olsa yerine gelmişti. Kalbim ona güvenmek istiyorum, ama mantığım hâlâ temkinli davranmam gerektiğini söylüyordu. “Ya yine yanılırsam?” diye sormadan edemiyorum kendi kendime. İç sesim neredesin hâlâ uyanamadı. Koray gözümde o kadar yakışıklıydı ki… Bazen düşünüyordum, onu gerçekten taşıyabilecek miyim? Kıskançlıklarımın onu boğmasından korkuyordum. Kıskanıyordum evet, ama artık bu duygunun beni yormasın istemiyorum. Çevremdeki bir çok ilişki bu yüzden bitmişti. Bende öyle olmasını istemiyorum. Tam o sırada telefonum titredi. Ekranda Koray’ın adı parlıyordu. Mesajı okuduğumda kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu: Koray🌙 “Dilek Hanımdan rica ettim, senin için bir saatliğine izin aldım. Atacağım konuma gelebilir misin? Sana bir sürprizim var.” Gözlerim doldu, istemsizce gülümsedim. Koray’ın bu düşünceli hâli… Belki de ilk kez biri benim için bir şeyler yapıyordu. Henüz mesajın etkisinden çıkamamıştım ki bir bildirim daha geldi. Bu kez Dilek ablamdan: “Hanna, izin verdim. Bir saat sonra bekliyorum seni dükkânda. Merak ettim ben de sürprizi. Görüşürüz canım.” Bir anda içimde kelebekler uçuşmaya başladı. Sanki yıllardır karanlıkta kalmış ruhumun üzerine biri ışık yakmıştı. Hep ben çabalamıştım, hep ben bir şeyleri toparlamaya çalışmıştım… Ama bu defa biri benim için çabalıyordu. Ve bu, dünyadaki en güzel duyguydu. Koray, aslında kendisinin bile sorumlu olmadığı bir olay yüzünden bana kendini affettirmeye çalışıyordu. Bu çabası… onun ne kadar düşünceli, ne kadar ince ruhlu bir adam olduğunu bir kez daha gösteriyordu bana. “Demek ki gerçekten Koray, güzel seven bir insan,” dedim içimden. Tam o sırada, kalbimin derinliklerinde bir ses yankılandı; o sesi tanıyordum. > “Ben seni daha çok sevmez miyim?” İç sesimdi bu, sonunda uyanmıştı. O kadar zamandır suskundu ki, neredeyse varlığını unutmuştum. Kahkaha atar gibi fısıldadı sonra: İç sesim ;“Vay canına Hanna! Bu Koray gerçekten bizi çok sevecek... Tabii biz onu daha çok sevmezsek.” Yüzümde farkında olmadan bir tebessüm belirdi. O anda anladım ki, kalbim artık direnmek istemiyordu. Koray’ı düşününce içimde kelebekler uçuşuyordu; ne kadar saklamaya çalışsam da artık kendimi kandıramazdım. Telefon ekranında beliren konumu açtığımda, kalbim hızla çarpmaya başladı. Aksaray… Seyir Terası. O şehrin en güzel manzarasına sahip yerdi. Ve şimdi Koray oradaydı beni bekliyordu. Heyecandan ellerim titriyordu. Dolabın kapağını açtım, en sevdiğim elbisemi seçtim. Ne çok abartılı, ne de sade… tam “ben” gibiydi. Bugün her şeyin özel olmasını istiyordum. Elbisemi seçmiştim ama bir eksik vardı. Elimi yavaşça şal kutuma uzattım. En sevdiğim taş rengi şalımı aldım. Parmak uçlarım kumaşın yumuşaklığında gezindi. Her zaman olduğu gibi aynanın karşısına geçip dikkatlice bağladım. Ne çok sıkı, ne çok gevşek… Tam bana yakıştığı gibi. Aynadaki yansımama baktım. Sanki yıllardır görmediğim birini görüyordum. Gözlerimde umut vardı. Dudaklarımda hafif bir tebessüm. Kalbimdeyse bir dua: “Allah’ım, bu defa kalbimi yanlış kişiye emanet etmem.” Şalımın uçlarını düzelttim, bir iğneyle sabitledim. Hazırdım artık. Dışarı çıktığımda rüzgâr usulca yüzüme çarptı. Sanki bana, “git, korkma” diyordu. Yola çıktığımda içimde kelebekler uçuşuyordu. Her şey bir rüya gibiydi. Seyir Terası’na vardığımda, ilk anda gözlerime inanamadım. Yer, tıpkı filmlerdeki gibi hazırlanmıştı. Yol boyunca beyaz balonlar sıralanmıştı; her birinin içinde minik ışıklar yanıyordu. Çiçeklerle süslenmiş küçük bir kemer, manzaraya doğru uzanıyordu. Aksaray’ın manzarası tüm ihtişamı ile ayaklarımızın altındaydı. Ve tam ortada, elleri cebinde beni bekleyen Koray… Bir an nefesim kesildi. Her şey o kadar özenliydi ki… Sanki biri yıllarca kalbimin eksik yanlarını görmüş, o an hepsini tamamlamak için uğraşmıştı. Koray, beni görünce gülümsedi. O gülümseme… içimdeki tüm korkuları susturdu. Bir adım attı bana doğru, sonra bir adım daha. Kalbim o an Aksaray semalarında yankılanacak kadar güçlü atıyordu. Koray; “Hoş geldin Hanna,” dedi, sesi rüzgârla karışırken. “Bugün sadece manzarayı değil, seni izlemek istedim.” Yutkundum, kelimeler boğazıma düğümlendi. O an fark ettim ki, bazı anlar konuşmayı değil, hissetmeyi isterdi. Koray’la göz göze geldim. O an tüm gürültü sustu. Sadece kalbimin sesi kaldı. Bir anda müzik başladı. “Aşkın gözü kör mü acaba…” Sözler o kadar yerinde, o kadar kalbime dokunuyordu ki… İç sesim bile melodiyi yakalamış, kendi kendine mırıldanıyordu. Tam o sırada Koray hafifçe bana döndü. Gözlerinde alıştığım o sıcak parıltı vardı ama bu kez başka bir şey de gizliydi: heyecan. Elini cebine attı. Kalbim bir anlığına durdu sanki. Cebinden küçük, kadife bir kutu çıkardı. “Bu… bu ne Koray?” dedim fısıltıyla. Koray önümde diz çökmüştü. İç sesim; “ Dalyan gibi. Çocuğa diz çöktürdük Hanna. Doğrumu görüyoruyorum ben?” Kutuyu bana doğru uzattı. Işık yüzeye vurduğunda tek taş parladı. Allah’ım… Evlenme mi teklif ediyor? İç sesim bir anda panikledi. Hayır bu kadar hızlı olamaz, buna hazır değilim… Ama hemen ardından başka bir ses bastırdı onu: Evet de Hanna, ne olur evet de! Bu çocuğu kaçırmayalım günah! Koray dizlerini hafifçe büktü, gözlerimin içine baktı. “Ömür boyu benimle birlikte olur musun Hanna? Aramıza hiç kimse ve hiçbir şey girmesin. Benimle evlenir misin?” Ellerim titremeye başladı. Sanki nefes almak bile zordu. İç sesim çığlık atıyordu: Evet! Evet! Evet! Kendimi durdurmaya niyetim yoktu artık. “Evet…” dedim, kısık ama kararlı bir sesle. Koray’ın yüzündeki ifade… o anda dünyayı unuttum. Doğrulup ellerimi tuttu, yüzüğü parmağıma taktı. Sıcak elleri avuçlarımdaydı. Artık birbirimize söz vermiştik. Her şey rüya gibiydi. Ve ben uyanmak istemiyordum. İç Sesim sanki şair olmuştu… Kalbim, bugün biraz daha büyüdü. Korkularımın arasına bir umut düştü. Belki çok erken, belki çok cesurca… Ama ilk kez “biz” kelimesi, bana bu kadar yakıştı. Ellerim titredi, Yüzüğe değil, o anın ağırlığına. Bir adım attım hem kalbime, hem ona. Gözlerimi kapattım, İçimden dua ettim sessizce: “Rabbim… Bu yol hayırla başlasın, Ve her adımı helal bir sevdayla yürüsün.” Bir gülümseme yerleşti dudağıma, Belki de mutluluk buydu. Kelimeler değil, kalbin secdeye vardığı o an… Çevrede bizi izleyen gözlerin farkında bile değildim. Sadece Koray ve ben vardım…
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE