3

1006 Kelimeler
Eda'ya öyle kızıyordum ki bu kadar güçsüz gurursuz olmasına dayanamıyordum. Onu anlamaya çok çalıştım. "Belki de aşık olmuştur hah Gece? Belki onsuz nefes nasıl alınır bilmiyordur. Aşk bu sen anlamazsın yargılama insanları karışma aşklarına." Sonra bu düşünceye koca bir siktir çekiyordum. Lan az daha anlayışlı olsam düğünlerinde çeyrek takacağım.  Güzel bir ailesi vardı Eda'nın. Öz ailesi değillerdi belki ama onu yıllarca çöpten sakınıp güzelce büyütmüşlerdi. Tek istekleri kızlarının mutlu olmasıydı. Eda'yı okutmuşlardı ellerindeki tüm parayı kızımız okusun diye dökmüşlerdi, şimdi ise memlekette her gün biricik kızlarının öğretmen olup, onları gururlandırmasını anlatıyorlardı. Eda o adama neden bu kadar bağlıydı anlamıyordum. Sevgi aşk demeyin bana böyle sevgi aşk olmaz olamaz böyle sevgiyi aşkı sikeyim! Eda ekonomik özgürlüğünü olan, ayakları yere sağlam basan biriyken nasıl bu kadar korkak ve aciz olabiliyordu? Eda'yı ilk dövüşü değildi bu ben Erzurum'da görev yaparken her gün konuşurduk onlarla. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlardım. Çocukluk arkadaşımın iyi olmadığını da anlayayım dimi. Özel olarak İstanbul'a gelip döverdim Tamer'i. ''Gece bak valla vurmadı bağırdı sadece.'' dediği akşam kafesini basıp sırtında sandalye kırmıştım. Ama bu sefer diğerlerinden farklıydı bu sefer nefesini kesmek istiyordum o şerefsizin! Eda'yı çok uyardım 'siktir et kahpeyi.' dedim ama dinlemedi. Seviyorum dedi defalarca kavga ettik onunla bu yüzden. "Beni kıskanıyorsun hiçbir erkek seninle ilgilenmiyor diye beni kıskanıyorsun!" Doğru olmadığını bilse de onu rahat bırakmam için acımasızca konuşmuştu. Hayatımda bir erkek istemediğim için en sonda kıskanç olmuştum. Hadi her şeyi geçtim ben kıskanacak olsam sizin ilişkinizi mi kıskanırım amk! Masaya dosyayı koyup çıktım emniyetten. Öğle arasıydı zaten kimse de ''Sen napıyon değişik?'' diyemezdi. Emniyetin önündeki banka attım kendimi. Yedirmeye çalıştım kendime bu mağlubiyeti. Yediremeyeceğimi bilsem de.  Dakikalar sonra gevşek Tamer'in sesi duyuldu. ''Naber baldız?'' nefesine tükürmek istedim o an. Emniyet sınırları içinde ona bir şey yapamazdım, daha ilk günden uyarı alamazdım hele de naylon yüzünden buna binayen sustum öylece. Şaşırmış olacak ki ''Sende anladın bak gücümü benimle oynama baldız akraba olacağız en nihayetinde'' Cümlenin ardından iğrenç bir kahkaha attı. Yüzündeki morluklar biraz inmiş sanki olsun üzülme Tamer ben yenisini yapacağım.  Melis ''Tamer hadi kaşınma!'' diyerek götürdü yanımdan. Kızların yüzüne bile bakmadım. Emniyet sınırını geçmesine bir adım kalmışken seslendim. ''Tamer!'' durdu döndü bana aramızdaki mesafeyi koşarak kapatıp hepsinden sert olmasını umduğum bir kafa attım. Emniyet mesafesini uçarak geçmiş ve yeri boylamıştı. Acıyla inlerken kızlar da çığlık atmıştı. Ekipte karşıdan görmüştü olayı. Buğra ve Ecmel alkış tutmuştu bana, bunların da kafa kırık ha. Arabama binip uzaklaştım oradan. Durursam elimden alamazlardı. Almasınlar zaten diyorsun dimi keşke almasalar. Kayıp çocukla ilgili dosyayı araştırmaya başladım sabahtan beri ekiplerin ayrılmadığı mahalleye geldim bende. Resmi ekiplerden ve çocuk bürodan son gelişmeleri aldım. En son mahallenin futbol sahasında görünmüş. Fotoğrafını alıp tüm mahalleyi arşınlamaya başladım. Futbol sahasına sabahtan beri yüz kere bakılmıştı. Bende daha uzak bir mesafeye gittim. Büyük bir tepe vardı onu aşıp düz yol olduğunu düşünerek adım atınca oradan yuvarlanıp bir kuyuya düşmem bir oldu. Ağzımdan bir küfür firar ederken yüzüm gözüm toprak olmuştu. Yapraklar öyle kapatmış ki göremedim bile kuyuyu, sadece ben değil yanımdaki çocuk da görememiş olacak ki buradaydı. Kendimi toplayıp döndüm ona bu çocuk Emir'di. Dikkatsizlik ilk defa bir işe yaramıştı Ağlamaya başladı acaba sabahtan beri kaç kez ağlamıştı? ''Şşşşttt ağlama ben polisim şimdi seni kurtarıcam buradan'' diyerek rahatlattım çocuğu. Kucağıma aldım. Kuyu Allah'tan benim boyumu geçecek kadar derin değildi. Telsizi alıp anons geçtim ''Emir Aslan bulundu, fulbol sahasının arkasına gelin ambulans da gelsin!'' diyerek kapadım telsizi. Topraklara ve ayak izlerine bakınca çocuk buradan kurtulmak için çok çabalamıştı bunu anladım. Kucakladım kaçağı çıktık kuyudan güneş yüzüne vurunca döndüm ona ''Kurtulduk lan'' dedim, ''Annene gideceğiz şimdi.'' Dik yokuşu çıkmaya başladım. Yokuşun sonunda ekipler bizi bekliyordu annesi feryat figan gelirken sarıldı hemen oğluna. Ekipler temizlenmem için su döküyordu elimi yüzümü yıkadım. Ambulansa alınmıştı çocuk ''Var mı bir şeyi?'' diye endişeyle sordum ''Aç ve halsiz onun dışında iyi'' rahatladım. Geri kalan işlemleri resmiler halledecekti o sırada bizim ekip geldi. ''Bulmuşsun çocuğu aferin.'' Emre baş komiser söylemişti bunu baş salladım sadece. ''Kanka biz yemekteydik bir alo deseydin.'' diyen de Buğra'ydı ''Gençliğin solsun istemedim'' diyerek elimdeki suyu içtim. Kahkaha atmıştı şapşik Buğra. Mahir'in yüzüne bile bakmıyordum ben böyleydim. Sevmediğim insanları görmezden gelirdim, bunun kadar can acıtan hiçbir şey yoktu çok iyi biliyordum. Aynısı zamanında bana da yapılmıştı çünkü. Ekipte olayı incelemişti artık merkeze geçecektik arabama adımladım Mahir yanıma gelip ''Konuşabilir miyiz?'' demişti. "Hayır." Diyerek bindim arabama. Seni sevmiyorum özrüne de ihtiyacım yok kral keyfine bak sen. Direkt merkeze geçtim çocuğun olayıyla ilgili dosyaları imzaladım. Hastaneye de götürmüşlerdi çocuğu Allah'tan iyiydi hiçbir şeyi yoktu sıpanın. Bilgisayardan olayla ilgili raporları halletmeye başladım. "Komiserim ben hallederim.' Diyen resmi memur Meral'e baktım. Normalde onların işiydi ama ben normalde değildim. "Ben halledeyim bu seferlik." Dedim gülümseyerek masasına geçti. Saatler sonra işim bitince bilgisayardan kiralık ev ilanlarına bakmaya başladım bana uygun olanları not alıyordum. Meral çay getirdi o sırada yeni mesleğe başlamış genç bi polisin heyecanı vardı onda görüyordum. Zamanında bende böyleydim. "Sağ ol Meral" diyerek çaydan bi yudum aldım. "Kiralık ev mi bakıyorsunuz komiserim bizim apartmanda var bi tane hem buraya da yakın." Diyerek anlatmaya başladı. Kirası da iyiydi adresi not alıp izinli olduğum gün bakmayı kafaya koydum. Kızlarla aram bozukken o evde kalamazdım. Otelde kalıyordum daha fazla otele para harcayamazdım acilen bi ev bulmam lazımdı. Yazdığım sayfayı koparıp cebime attım. Ekip kendi içinde konuşuyordu Asya ''Annemin doğum gününde de devriye koymazsınız ya!'' diye sitem ederken girdim araya. ''Sen git ben devriyeyi alırım'' Kafamı işe adamak istiyordum sadece. Kız şaşkınca bana dönerken sarıldı aniden kaldım öylece ''Söz senin annenin doğum gününde de ben devriye alacağım.'' "Yani hiçbir zaman.'' Sessiz söyledim bunu, bir fısıltı gibi. Asya eşyalarını alıp çıktı. O sırada resmi memur geldi yanıma ''Komiserim ziyaretçiniz var.'' Arkamı dönünce Selin vardı karşımda. ''Gece konuşabilir miyiz?'' Mahcuptu sesi ''Bu olayı biliyor muydun?'' ''Evet'' ''O zaman konuşamayız'' Sandalyeye astığım ceketi aldım ''Devriye ekibini aşağıda bekliyorum.'' diyerek çıktım merkezden. Bana bunun mantıklı bir açıklamasını bile yapmadan arkamdan iş çevirmişlerdi.. Defalarca sormama rağmen susmuşlardı ben ne konuşayım ki? Bu hallerimi en iyi onlar bilirdi, suçlarını da biliyorlardı. Selin arabasına binip gitti. Devriye arabasına geçtim bende derin titrek bir nefes verdim dışarıya. Hayat her şeyle sınamıştı beni şimdi sıra arkadaşlarımda mıydı?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE