Sessizce yemek yiyorduk. Prensin bakışları arada bana gidip gelse de sessizliği bozmuyordu ama ben bozacaktım. "İnsanların zihnini okuyabiliyorsun ya. Bu seni rahatsız mı ediyor?" Prens, gözlerini kocaman açarak etrafa baktıktan sonra kaşlarını çatarak bana döndü. "Ben zihin falan okumuyorum. Saçma sapan konuşma." Dişlerinin arasından tıslayarak konuştuğunda bıkkın bir nefes verip onu onayladım. "Tamam okumuyorsun hissediyorsun diyelim. Bu seni rahatsız ediyor mu?" Elindeki çubukları sert bir şekilde masaya bırakıp göz devirdi. "Bunu konuşmak zorunda mıyız? Sana söylediğime pişman olmaya başladım." Dudaklarımı büzerek bir süre düşündükten sonra kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet konuşmak zorundayız çünkü sana yardımcı olmaya çalışıyorum." "Bana yardımcı olmak?" Şaşk

