Esra sevinçten çıldırmak üzereydi. Bugün çalışma odasının kurulumu için geleceklerdi ve Esra Çağrı’yla birlikte Köksal Beylere gidecekti. Kore’den döneli bir hafta oluyordu. Düğünle ilgili konuşma vakti gelip çatmıştı. Oğlanın üzerini giydirdi, kendisi de giyindi. Hanım hanımcık olmayan elbisesiyle gayet alımlıydı. Alparslan ağzını açıp da en ufak bir ‘hayır’ diyemezdi. Salınarak indi salona, Alparslan iPad’den dikkatle bir şeyler okuyormuş gibi duruyordu ama oyun oynaması çalışmasından daha olasıydı. “Aşkım,” dedi Esra adama yaklaşarak. “Saadet-i seniyem,” dedi Alparslan başını kaldırmadan. Esra gülmekten kendini alamadı. “Yeni mi bu?” “Ne yeni mi?” diye sordu Esra yürürken başını kaldıran Alparslan. “Saadet-i seniyyem.” Çağrıyı yere, oyun halısının üzerine bırakan kadın, tekra

