6. Bölüm

991 Kelimeler
Nisa : Korkma, bugün sana bir şey yaptırmicam. Emir : Gerçekten mi? Nisa : Evet. Emir : Teşekkürler abla. Emir mutluluktan havaya uçacaktı neredeyse. Yarın tatil olduğu için Nisa bugün geç saatlere kadar dizi izledi. Saat 1'e gelince de telefonunu kapatıp uyudu... Son yaşanan olaylardan 2 gün geçmişti. Emir ve annesi artık onların alt katına taşınmışlardı. Bir sabah kahvaltıdan sonra Nisa, annesiyle beraber aşağıya, eşyaları yerleştirmede yardım etmeye indiler. Nisa'nın Annesi : Kızım terlik falan giysene üşür ayakların. Nisa : Yok anne iyiyim ben. Nisa'nın ayağında sadece beyaz bir uzun çorap vardı. Evde daha halılar dahi serilmediği için üşüyebilirdi. Aşağı indiler, kapıdan girip eşyaları yavaş yavaş yerleştirmeye başladılar. Birkaç basit eşyanın demontesini nakliye ekibi halletmişti. Nisa'nın ve Emir'in annesi salonu düzenlerken Nisa ile Emir de Emir'in küçük, az ışık alan ve renkli duvarlı odasını düzenliyorlardı. Nisa, yatağı duvara doğru itip küçük gardırobu onun yanına yaklaştırdı. Basit ve yine küçük bir masa, sandalye ve 2 katlı bir kütüphane vardı. Zorlanarak da olsa hepsini ite kalka düzelttiler ve geriye sadece halılar kaldı. Nisa ile Emir kan ter içerisinde kalmıştı. Emir : H-hah sağ ol abla. Nisa : Önemi yok. Biraz soluklanıp annelerine yardıma gittiler. Anneleri salonu çoktan bitirmiş, mutfakta bardak diziyorlardı. Nisa onlara yardım etti ve yarım saatte tüm bardak çatal ve bıçakları hallettiler. Emirin annesinin odası da fazla büyük olmadığı için yatağı ve gardırobu hep beraber itelediler. Buzdolabı ve çamaşır-bulaşık makinesinin tesisatları yapılmıştı o yüzden banyoda Emir ve Nisa sadece kozmetik ürünleri yerleştirdiler. İşe başladıklarında saat 11 gibiydi. İşleri bittiğindeyse saat 17 olmuştu. Nisa : Anne- çok yoruldum oturuyorum ben. Emir'in Annesi : Otur Nisacım çok teşekkür ederiz. Nisa'nın Annesi : Kızım Emir'in odasına geçiverin de şurayı temizleyip son halıları sericez. Nisa : İyi tamam. Nisa, peşinde Emir ile beraber onun odasına geçtiler ve küçük yatağına uzandı boydan boya. Sığmasa da dinlemeye çalışıyordu. Ev henüz silinip süpürülmediği için Nisa'nın beyaz çoraplarının altı simsiyah ve ıslaktı. Emir'in gözleri kaydıkça korkuyla geri çıkıyordu. Nisa ise ellerini başının arkasına atmış tavanı izliyordu ve uzanıyordu. Nisa Emir'i ayağının ucuyla dürttü ve gözleriyle ayaklarını işaret etti. Nisa : Bugün bana çok şey borçlusun velet. Emir : Abla hayır hayı- Nisa : Kapa çeneni lan o kadar yardımı boşuna mı ettim sanıyosun? Emir : Abla çok pis görünüyor lü- Nisa : Sizin evinizin pisliği o velet. Kapa çeneni. Nisa, eline telefonunu aldı ve t****k izlemeye başladı. Yaklaşık yarım saat sonra ise odaya Nisa'nın annesi viledayla girip yerleri silip geri gitti. Nisa birkaç saat boyunca uyuklamıştı. Uyandığında etraf tamamen karanlık olmuştu, Emir ise odada değildi. İçerde yemek yiyorlardı. Nisa yavaşça kalktı ve mutfağa ilerledi. Nisa : Günaydın, beni niye uyandırmadınız yemeğe? Nisa'nın Annesi : Çok yorulmuştun, derin uyuyordun uyandırmak istemedik canım. Emir'in Annesi : Pilav yer misin? Biraz koyabilirim. Nisa : Olur. Nisa, önüne koyulan pilavı hızlıca yedi ve yine Emir'in odasına geçti. Birkaç dakika sonra da Emir korkarak ve yavaşça odaya girdi. Nisa : Kapıyı kitle. Emir : Ne- neden? Nisa : Sana kapıyı kitle dedim. Emir : T-tamam kızma. Nisa : Dediklerimi sorgulamadan yaparsan kızmam zaten köle seni. Emir : Ben senin kölen değilim! Nisa kahkaha atmaya başladı. Kahkası arttıkça Emir'in yüzündeki korku da aynı oranda artıyordu. En son sustu ve Emiri saçından çekti, acıyla bağırınca ağzını eliyle kapattı. Nisa : Kölemsin, hem de aciz bir kölesin. Bana sahibem diyene kadar saçını bırakmicam, kopartırım kökünden. Emir'in acıdan gözleri dolmuştu, ağzındaki ele rağmen boğuk bir şekilde sahibem diye bağırıyordu. Nisa en sonunda tatmin oldu ve ellerini Emir'in saçından çekti. Emir acıdan dolayı başını eğdi. Nisa da eğik kafasının altına ayağının tekini, diğer ayağını da ensesine koydu ve koklatmaya başladı. Nisa : Çek içine. Emir, çaresizce burnunun altındaki pis çorabın kokusunu nüfuz ediyordu. Kokusu her zamanki gibi ağır ve kötüydü. Derin derin nefes aldıkça Nisa'dan onay sesi alıyordu. Tabii derin nefes demek çorabını içine çekmek demekti. Yaklaşık beş dakika boyunca bu pozisyonda Nisa'nın pis çoraplarını kokladıktan sonra Nisa, onu kolundan çekerek yatağa sırt üstü yatırdı. Bedeninin yanına oturarak iki ayağını da Emir'in minik suratına koydu. Ayaklarından ve çoraplarından suratı asla gözükmüyordu. Ellerini de önde birleştirmişti. Emir'in dayanacak gücü kalmadığında çoraplarının altından inleme sesleri geliyordu ama Nisa buna itibar etmiyordu. Pis kokusunu zorla içine çekiyordu. Nisa'nın çoraplarının neminden de suratı biraz ıslanmıştı. On dakikanın ardından Nisa, ayaklarını çeker çekmez Emir derin derin nefesler almaya başladı. Nisa bu duruma güldü ve çoraplarını çıkarttı. Sadece çorapları değil, ayakları da oldukça kirlenmişti. Tabanlarında ve parmak aralarında siyah pislikler vardı. Emir çaresizce öksürdü ve yalvaran gözlerle Nisa'ya bakıyordu. Nisa, çoraplarını katlayıp Emir'in ağzına zorla sokmaya çalışsa da çoraplarının büyüklüğünden ve Emir'in ağzının küçüklüğünden bir tanesi zorla sığmıştı. Emir, tiksinerek gözlerini kapatıp ağzındaki çorapları atmaya çalışıyordu. Ama Nisa eliyle ittiği için çorapları içerden emmekten başka bir şey yapamıyordu. Emir, gözlerini kapatarak Nisa'nın kirli çorabını emerken Nisa zevkle onu izliyordu ve pis, terli ayaklarıyla saçını okşuyordu. Bir çorabı yaklaşık 10 dakika emdikten sonra Nisa, ağzından alıp yenisini sokmuştu. On dakikadır ağzında olan çorap neredeyse bembeyaz olmuştu. Nisa : Aferin... Emir, artık yalvaran derecede inliyordu. Yeni çorabı da çaresizce içerden emerken kıvranıyordu. On dakika geçmeden Nisa ağzındaki çorabı aldı ve ikisini de suratına attı. Nisa : Senden güzel bi çamaşır makinesi olur haaa. Emir : Abla.. Lütfen bi-biraz mola... Nisa : Tamam al dinlen. Nisa büyük ayaklarını Emir'in suratına yapıştırdı ve koklatmaya devam etti. Çıplak ayaklarının kokusu peynirden farksız ve daha ağırıydı. Emir suratındaki ayaklara rağmen hala inliyordu ve suratından onları atmak için çırpınıyordu. Bunlara asla karşı koyamasa da çaresizce çırpınışı Nisa'nın hoşuna gidiyordu. Emir'in sıcak nefesinin onun yorgun tabanlarında gezmesi Nisa'yı tahrik ediyordu ve ayaklarını daha da suratına bastırıyordu. O kadar zevk almıştı ki yarım saatin geçtiğinin farkında değildi. Emir artık Nisa'nın elinin iki katı büyüklüğündeki bileklerine sarılmış, yukarı doğru çekiyor ve ayaklarını itmeye çalışıyordu. Nisa ise gülerek ayaklarını çekti Emir'in suratından. Emir, aynı çoraplarında olduğu gibi derin derin temiz havayı içine çekiyordu. Nisa : Beğendin mi bugünkü aya- Emir : HAYIR HAYIR NOLUR BIRAKALIM ABLA YALVARIRIM NOLUR! Nisa : Hele bi kez daha bağır, nası öldürüyorum seni... Emir : Çok özür abla... Nisa : Yala...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE