Bölüm 30: Kehanetin Kalbi

487 Kelimeler
Leon, Megan ile olan konuşmasından sonra sürü evinin verandasına geri döndüğünde betası Gideon yanına geldi. Ona sorguda edindikleri bilgileri anlatıyor, dolunayda doğanların nerede toplanabileceklerine dair tahminlerini paylaşıyordu. Buna rağmen Alfanın aklı hala Lucy ve Megan'daydı. O sırada Uno’nun sürü evine doğru yaklaştığını fark etti. Medyum Uno'nun ürpertici varlığı her zamanki gibi dikkat çekiyordu. Gideon başını eğerek Uno’yu selamladı, ancak Leon yüzünde sert bir ifadeyle ona doğru ilerledi. “Uno, buraya ne işin var?” dedi Leon, sesi her zamanki otoriter tonunu koruyordu. Uno hafifçe gülümsedi, ama bu gülümsemenin altında büyük bir ciddiyet vardı. “Alfa, neden burada olduğumu biliyorsun. Lucy için burdayım.” Leon kaşlarını çattı, yüzünde bariz bir gerilim vardı. “Ondan uzak dur. Zaten her şey yeterince karışık, senin bunu daha da kötüleştirmene izin veremem.” Uno, Leon’un bakışlarına meydan okuyan bir şekilde bir adım attı. “Lucy sıradan biri değil, Leon. O kehanetin kilit noktası ve bunu sen de biliyorsun. Onu görmem şart.” Leon’un elleri yumruk oldu. “Hayır, Uno. Buna karışmanı istemiyorum.” Uno’nun sesi sakin ama tehditkârdı. “Alfa Leon, benim buraya gelişimi kimse durduramaz. Onu göreceğim, ister izin ver, ister verme.” Leon, Uno’nun inatçı tavrıyla baş edemeyeceğini anlamıştı. Dişlerini sıkarak bir süre sessiz kaldı, sonra başıyla Gideon’a onu Lucy’nin odasına götürmesini işaret etti. Lucy, odasında kafası karışık bir şekilde, kitap okurken gelen ayak seslerini duydu. Kapı açıldığında Medyum Uno'yu gördü. Kadının gözlerinde her zamanki gibi derin bir bilgelik ve karanlık bir güç vardı. Uno, içeri adım attığında Lucy’ye doğru dikkatle baktı. “Ah, işte kehanetin kalbi…” diye sevgiyle mırıldandı. Lucy, onun bu sözleri karşısında şaşırdı. Lucy’nin karşısına geçip onun ellerini tuttu. “Merhaba canım. Seni görmeye geldim çünkü Tanrıça bana seninle ilgili yeni bilgiler ilham etti" Lucy geri çekilmek ister gibi oldu ama Uno onu bırakmadı. “Son dolunayda doğdun ve bu sana inanılmaz bir güç verdi. Bu yüzden içindeki kurdun eş bağı, kendisi kadar güçlü bir kurt arıyor, değil mi?” Lucy, Uno’nun sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. “Bu… bu ne demek oluyor?” Uno’nun yüzü ciddileşti. “Bu, senin iki güçlü alfa arasında kaldığın anlamına geliyor. Alex ve Leon. Her ikisi de güçlü, her ikisi de kurdun için uygun ve güçlü bir eş olabilir. Ama bu karar tamamen sana bağlı, Lucy. Bu Tanrıçamızın sana hediyesi. Hangisine bağlanmak istediğini sen seçeceksin.” Lucy’nin yüzü karardı, Uno’nun söylediklerinin kafasını karıştırdığı belliydi. “Bu da ne demek oluyor?” diye sordu sert bir sesle. Uno, anlayışlı bir tavırla konuştu. “Yani senin seçimin sadece senin kaderini değil, dolunayda doğanlarınn ve kurtlar dünyasının geleceğini de belirleyecek.” Lucy’nin zihni karmakarışık olmuştu. İçindeki karmaşa ve çekimlerin kaynağı bu muydu? Seçim gerçekten onun elinde miydi? Ama kimi seçecekti ve bu kararın sonuçları ne olacaktı? Uno, Lucy’ye son bir kez bakarak konuştu. “Unutma, Lucy. Seçimin sadece senin kaderini değil, hepimizin kaderini belirleyecek.” Uno, odadan çıkarken Lucy’nin zihninde daha fazla soru bırakmıştı. Peki ya cevaplar? Onları bulmak için ne yapması gerekecekti?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE