Araba durduğunda kolumdan çekiştirerek indirdiler. Ağzım bağlı olmasaydı muhtemelen canımı yaktıkları için yine küfür ederdim. Önümü görmeden yönlendirmeleriyle yürümeye devam ettim. Bir süre sonra omuzlarımdan bastırıp bir sandalyeye oturttular ve bedenimin her yanına ipler dolanıp olduğum yere iyice sabitledi. Sonunda biri gözlerimdeki bağı açınca ışıkla gözlerimi kapamak zorunda kaldım. Işığa alışınca çevreme bakındım. Nerede olduğumu anlayacağım bir şey yoktu. Çok büyük bir alanda değildim ama küçükte değildi. Biraz ileride bir kapı vardı ve açıldığı yerin bir ev olmadığına emindim. Muhtemelen fabrika gibi bir yerdeydim ve bir bölmesine tıkıştırmışlardı. Çok geçmeden içeri gireni gördüm. Fotoğraflarından hatırlıyordum. Bu Aslan’dı. Bana baktığında bakışları keskindi. Yaklaşıp tam ön

