Şimal
O pis herifi son görmemin üzerinden bir hafta geçti. O günden sonra gelmedi bir daha yanıma ama Pars ve Aslan Bey sık sık gelip kontrol ettiler, bende kalmadılar ama varlıklarını hep hissettim. Moretti denen adam ise yine mesaj attı, bu defa kimseye söylemedim.
"Şimdilik geri çekiliyorum ama eninde sonunda bana geleceksin Şimal, hem de gelmeyi sen isteyeceksin" demiş. Ben o hatayı kardeşim için yaptım o da bulduğu ilk fırsatta güya çok sıkıntı çeken abimi seçti. Bundan sonra kimse kusura bakmasın da önce ben! Kimse için kendimi yakmayacağım bundan sonra.
Bu bir hafta içinde Gülce Hanım sağ olsun her gün geldi, Bana çorba yaptı, yemek yaptı. Bu kadındaki anne şefkatini çok seviyorum.. Ben de elimden geldiği kadar o mutlu olsun diye bildiğim içeceklerden yaptım, çok seviyor benim hem soğuk hem sıcak içeceklerimi. Türk kahvesi bile senin elinden olunca daha güzel oluyor dedi. İstemsiz gülümsüyorum o böyle deyince. Bugün de artık raporum bitti ki zaten hiç gerek yoktu çalışabilir durumdaydım ama yine de kullanmak zorunda kaldım.
Sabah hazırlandım işe gitmek için, yelek pantolon takımımı giydim bugün. Böyle gömleksiz giyince bir garip geliyor bana ama satış danışmanı böyle moda dedi, modada değişiyor habire..
Üzerimi giyindim bu defa saçlarımı açık bıraktım omuz hizamda kesmiştik en son Meryem Ablayla, uzun kullanmayı çok seviyordum ama böylesine de alıştım. Makyaj yapmadım ama çillerim son dönemde biraz daha belirgin oldu gerçi yazın daha çok çıkıyor genelde ama ben seviyorum onları.
Aşağı indiğimde Kadir bekliyordu aynı güler yüzüyle. Onun da hakkını ödeyemem bu bir hafta boyunca sürekli ilgilendi benimle. Harika bir adam.
"Günaydın."
"Günaydın, çıkarmışsın bandajı"
"Aman nazar değmez işte fena mı?"
"Çok güzel bir kadınsın bence o yara güzelliğini kapatmaya yetmez."
"Teşekkür ederim Kadir, sabah sabah motivasyonumu fulledin"
"Her zaman" dedi bindik arabaya. Şirkete geçer geçmez hemen odama geçtim Gülce Hanım, Deniz birkaç tane dosya bırakacak odana onları düzenle demişti. O gelene kadar onları hallettim bir saat sonra da Gülce Hanım geldi. Onun çayını götürdüm..
"Gel Şimalcim, nasıl oldun"
"Çok iyiyim Gülce Hanım teşekkür ederim"
"Şahane o zaman. Şimdi canım benim Zemheri yarın Amerika'ya gidecek birkaç toplantı için ve ben ona senin eşlik etmeni rica ediyorum."
"Gülce Hanım tabi ki ama ben dil bilmiyorum, sorun olmaz mı?"
"Hayır hayır simültane çeviri yapılacak zaten kulağındaki kulaklıktan takip edebilirsin. Zemheri hem konuşmacı hem toplantı başkanı olduğu için yoğun. Aslan Bey yani onun asistanı ona eşlik edecek zaten ama o ancak angaryaları halledebiliyor sen diğer detaylarla ilgileneceksin ayrıca Pars'ta eşlik edecek size"
"Anladım efendim, tabi elimden geleni yaparım."
"Tamamdır, yarın sabah seni alacaklar evinden."
"Tamam Gülce Hanım hazır olurum."
"Ayrıca bugün çok güzel olmuşsun, her zamanki gibi"
"Şey sağ olun" dedim ama hala iltifat almaya alışamadım bir türlü, garip geliyor bana. Gülce Hanımın yanından çıkınca soluğu Deniz'in yanında aldım, her şeyi berbat ederim diye ödüm kopuyor.
"Deniz müsait misin?"
"Tabi gel Şimal, ne oldu ne bu halin?"
"Ya Zemheri Bey yarın yurtdışına gidecekmiş benim de eşlik etmemi istiyorlar"
"Tamam, sorun ne?"
"Ya dil bilmiyorum bir ikincisi hiç böyle bir toplantıya katılmadım ben bu zaman kadar ya rezil edersem.."
"Ya saçmalama ben de işe girdiğimde dil bilmiyordum burada çalışırken öğrendim senin dille bir alakan olmayacak orada merak etme. Bu toplantının kapsamı farklı. Zemheri Bey konuşma yapacak, gelecek soruları cevaplayacak bir de ortaklarla toplantı yapacaklar yani sen binevi dekorsun. Konuşma metinlerini düzenlemek, ikramlarla ilgilenmek vesaire. Fark edilmeyeceksin yani, Zemheri Bey şahsi tüm işlerini yardımcı Aslan abiye yaptırır sanırım 35 yıldır aynı kişiyle çalışıyormuş. Ondan başkasının elinden su bile içmez şirkette bile."
"Anladım, korkmama gerek yok o zaman"
"Yok Yok merak etme henüz toplantı bilgisi bana gelmedi ama zaten üçüzlerden biri muhakkak sizinle gelir."
"Evet Pars Bey gelecekmiş"
"O şahane o zaman, aşırı anlayışlı ve çok yardımcıdır Pars Bey. Hiç sıkıntı yaşamazsın"
"Tamam Deniz çok teşekkür ederim valla içim rahatladı"
"Ne zaman istersen gel"
"Sağ ol" deyip ayrıldım yanından. Odada işlere dalmışken içeri üçüzlerden biri girdi bir tek o herif olmadığına eminim.
"Hoş geldiniz efendim."
"Pars ben Şimal Hanım"
"Hah Pars Bey kusura bakmayın hala öğrenedim, Aslan Beye sordum aslında sizi diğer insanlar nasıl ayırıyor söyleyin diye insanların bizi karıştırmasını çok seviyorum söylemem dedi"
Güldü ben öyle deyince.
"Evet var ama ben de söylemeyeceğim. Kurt'u ayırabiliyorsun zaten"
"Haa evet o rengarenk gezdiği için biliyorum onu"
Kafasını eğdi gülüyor ama çaktırmamaya da çalışıyor. Ama napim öyle geziyor..
"Anladım haklısınız. Ben size yarınki ziyaret için geldim aslında. Yolculukta size ben de eşlik edeceğim. Yanınıza çok bir şey almayın, kalacağımız otelde orada giyebileceğiniz kıyafetler ayarlandı. Kişisel bakım malzemeleri de kondu."
"Anladım tamam teşekkür ederim"
"Rica ederim bana sormak istediğiniz bir şey olursa arayabilirsiniz istediğiniz zaman"
"Tamam Pars Bey."
"Kolay gelsin size"
"Size de efendim"
Pars Bey gidince bütün gün yine evraklarla uğraştım hala kafamın basmadığı detaylar var ve kah Deniz'i darlıyorum kah Kadir'i.. Sağ olsunlar ne sorsam güler yüzle yanıt veriyorlar bir de bu şirkette fark ettiğim bir detay var ki herkes birbirine yardımcı oluyor. Kimse kimsenin ne ayağını kaydırma derdinde ne üstünlük kurma derdinde, bunu Kadir'e söylediğimde Gülce hanımın etkisi dedi. Tüm çalışanlarla toplantı yapmış ve kendince doğru olduğunu düşündüğü şeyleri sıralamış ve açık açık burada torpil geçmez sadece liyakat esas alınır, işini iyi yapamayan sırf arkasında biri var diye bir yerlere gelmez. Bu sebeple işinize odaklanın birbirinize yardımcı olun ve başarınızın takdir edileceğinden emin olun demiş.
Muazzam bir kadın dokunduğu her şeyi güzelleştiriyor..
Gün bitiminde Kadir'le çıktık abime gitmek istiyorum bir an önce ama araya bir de Amerika girince açıkçası bekleme kararı aldım. Uzun uzun hasret gidermek istiyorum, ona çok kızgın olsam da sonrasında beni araması eve sahip çıkması falan derken öfkem yatıştı.. Döndüğümde ilk iş onunla konuşacağım inşallah.
Kadir beni eve bırakınca bir şeyler atıştırdım hızlıca sabah erken gideceğiz dedi Gülce Hanım ben de bir duş aldım kıyafetlerimi hazırladım. Otelde istediğim malzemeleri bulamam belki diye buradan bazı bitkileri yanıma aldım, orada belki benim içeceklerim gerekir.. Saat çok geç olmadan da yattım..
Gözlerimi alarmın sesiyle açtım. 7 ye kurmuştum. Telefonuma mesaj gelmiş. Gülce Hanım 8 de alacaklar canım seni demiş. Hazırlanmak için bir saatim olunca rahat rahat hazırlandım. Kahvaltımı yapıp giyindim yarım saat kadar sonra da Kadir aradı.
"Şimal geldik biz aşağıdayız"
"Hemen iniyorum" deyip indim aşağı Zemheri Bey ve Pars Bey arkada oturuyordu, Aslan Bey(asistan olan) öne geçmişti. Ben gelince hemen o inip arkaya geçti ben de öne bindim.
"Günaydın efendim"
"Günaydın Şimal Hanım"
Onlar kendi arasında işle ilgili konuştular elimden geldiği kadar dinlemeye çalıştım, iyi bari çok zorlanmayacak gibiyim. Havaalanına gelince bir an zor yutkundum.. En son aylar önce yine buraya getirilmiştim zorla.. Binbir surat olarak.. Gözlerim doldu istemsiz ama kimseye bir şey belli etmemeye çalıştım yani öyle sandım.. Pars Bey yanıma gelene kadar.
"Geçti o günler.. Sana geç ulaştık özür dilerim"
"Şey yok yok. İyiyim.."
"Bu güzel" dedi. Biz ilerlerken Zemheri Beyin sesini duydum.
"Senin ne işin var lan burda"
Döndüm arkamı ben de gelen sesle.. Kurt denen herif.
"Ben de geleceğim"
"Sebep?"
"Bana ihtiyacınız olur çünkü baba, CEO benim ya hani."
"Lan it herif senin CEO luğun kadar benim kurul başkanlığım var."
"Olsun olsun ben de geleyim. Hatta Pars dönsün bence ben varım nasılsa."
Pars Beye baktım ifadesiz bir şekilde bakıyor kardeşine.
"Pars dönemez"
"O niyeymiş baba."
"O Şimal'e yardımcı olacak"
"Şimal'e?"
"He Şimal'e lan hesap mı vereceğim sana"
"Sen bir kadınla Hanım demeden konuşur muydun Zemheri Bey."
"Şimal bizden biri artık yabancı değil.."
"Allah Allah ne zamandan beri"
"Lan yürü git daha o tavrı devam ettiriyor çıkmış gelmiş bir de"
"Tamam be tamam Şimalinizle ilgili bir şey demem ama ben de geliyorum."
"Ya sabır" dedi Zemheri Bey ama itiraz etmedi. Beni ilgilendiren bir şey yok zaten. Kendisini görmezden geliyorum. Bir haftada yüzündeki morluklar da geçmiş bu arada. Neyse Pars bey bugün kulağına küçük bir küpe takmış ordan ayırırım, aksi gibi yine ikisi de siyah kot pantolon siyah tişört giymiş. Ne o benden tarafa baktı ne de sonrasında ben ona baktım. Hep birlikte bindik jete. Onlar üçü ön tarafa oturdular Aslan abi hemen arkalarına ben de bir arkaya geçtim.
"Yol uzun Şimal sen uyu canım"
Zemheri Beyin bana hanım dememesi açıkçası benim de garibime gidiyor adam o kadar mesafeliydi ki hatta arabaya binince bile hanım dedi ama sonrası... Bir de canım dedi. Kurt'un homurdanması geldi ordan.
"Anama diyecem" ben güldüm bunu duyunca Pars Beyde güldü ama Zemheri Bey duymadı sanırım tepki vermedi.
"Teşekkür ederim Zemheri Bey." dedim ben de dinlenmeye geçtim, uykumu almıştım zaten hemen uyuyamam sanırım. Aklımda bin tane düşünceyle otururken yeniden Zemheri Beyin sesi geldi.
"Şimal uyudun mu?"
"Hayır efendim, buyurun"
"Ya geçen gün yaptığın çaydan bir daha yapsan valla çok iyi gelmişti ama lavanta var mıdır uçakta bilmiyorum"
"Ben yanıma almıştım efendim belki istersiniz diye."
"Hay yaşa. Pars görüyorsun değil mi ince düşünceyi"
"Gerçekten takdire şayan baba"
"Şey ben mutfak tarafına geçeyim" deyip nerdeyse koşarak gittim, pancar gibi suratla. Kurt denen herif üzerime atlayacak gibi bakıyor zaten elinde olsa bir kaşık suda boğacak beni.
Hemen 2 tane çay yaptım biraz da demlikte bıraktım belki içmek isterler yeniden diye. Hostesten yardım aldım servis için. O götürdü çayları.
İkisine verdi Kurt denen herif ters ters baktı bana. Sana çay may yapmayacağım Kurt efendi hiç kusura bakma!
"Valla ellerin dert görmesin Şimal çok güzel olmuş"
"Afiyet olsun Zemheri Bey."
"Gerçekten daha evvel böylesini içmedim ben de Şimal Hanım ellerinize sağlık"
"Afiyet olsun Pars Bey."
"Ne hanımı ne beyi ya. Pars sen Şimal de ya hanıma ne gerek var, Şimal sen de Pars de. Yabancı değilsiniz ya."
Pars Bey gülüyor ben kıpkırmızıyım öbürünü söylemek bile istemiyorum mora çaldı..
"Şimal senin için mahsuru yoksa ben seve seve adınla hitap ederim."
"Tabi Pars Bey nasıl isterseniz."
"Sen de bana Pars de ama"
"Yok ebesinin.." Bunu kimin söylediğini sanırım söylememe gerek yok.
"Estafirullah efendim ben bey diyeyim izninizle"
"Eh peki ama şimdilik" deyip göz kırptı Pars Bey. Hemen önüme döndüm.
Ya noluyo noluyooo diye bağırmak istiyorum. Ne oldu bu insanlara böyle.. Çayları bitince birer tane daha içtiler ama nasıl ballandırıyorlar anlatamam size. Tamam çok güzel bir çay bence de ama abartmayın daa diye bağırasım geliyor.
Saatler süren yolculuğun büyük kısmında uyudum bir ara üzerime biri pike örtmüş, herhalde Zemheri Bey. Nihayet uçuş bitince indik doğruca otele geçtik yine Zeydoğlu oteli. Los Angeles'ta da bu otellerden birinde kalmıştık. Pars Bey'in ve benim odam aynı katta yan yana. Zemheri Bey ve asistanının odası bir üste kattaydı. Diğerinin rezervasyonu yoktu zaten nereye geçti bilmiyorum ben bayağı yorulmuşum odama geçtim hemen. Bugün dinlenmem lazım, akşama toplantı var çünkü. Bir duş alıp uzandım ama ne kadar saat uyudum bilmiyorum kapı tıklatılınca hemen açtım. Karşımda Pars Bey vardı.
"Günaydın"
"Günaydın Pars Bey"
"Hadi yemek yiyelim"
"Hemen geliyorum efendim" dedim ama biraz daha yaklaştı.
"Sadece Pars konusunda anlaşmıştık sanıyordum" demişti ki arkadan bir öksürük sesi geldi.
"Hadisenize saatlerce sizi mi bekleyeceğiz"
"Kurt Bey siz inebilirsiniz dilerseniz ben kendim gelebilirim"
"Evet Kurt sen in hadi ben Şimal'le gelirim."
Burnundan soluyor adam ben her konuştukça. Gelmeseydin ya gelmeseydin..
"Hadi hadi bekliyorum, uzatmayın" dedi. Ben hemen giyindim çıktım. Pars Beyle sohbet ederek indik o da arkamızdan geliyor ama bir dakika durmadı homurdanması. Benim gibi bir kenar mahalle dilberini böyle yerlere yakıştıramadıysa demek ki..
Masaya oturduk ki Zemheri Bey oturmuştu çoktan.
"Şimal gel canım benim yanıma otur sen" dedi ama benden önce Kurt denen herif oturdu oraya ben de Zemheri Beyin karşısına oturdım yanıma da Pars Bey diğer yanımda da Aslan abi.
Yalnız bir süre sonra artık gülme krizine girdim hem Zemheri Bey hem Aslan abi aşırı komik daha doğrusu Kenan Bey diye biri varmış adını duydum ama tanışmak kısmet olmadı daha. Onun maceralarını anlatıyorlar, o kadar çok merak ettim ki en çok onunla tanışmak istiyorum..
Yemeklerimizi yiyince birlikte kalktık toplantı salonuna gidecektik ama benim enerjimi sömüren varken gülmek ne haddime.. Yanıma yaklaştı..
"Buralar senin o ucuz kahkahaların için uygun yerler değil, edepli ol. Karakterine ters biliyorum ama dene hiç olmazsa. Utandırıyorsun bizi!"