Buldum Seni...

1521 Kelimeler
Gülce Sinir krizi geçirme raddesindeyim bütün çalışanları kovmak istiyorum, yemin ediyorum vicdanım izin verse hepsinin çıkışını vereceğim. Çünkü ben yurt dışındayım ve 15 gün boyunca Şimal isimli birisi beni aramış ve benim canım(!) çalışanlarım bana cep numaramdan ulaşmayı akıl edememişler yetmemiş kıza numara mı da vermemişler. 2 gün önce döndüm ve 2 gündür arama bekliyorum ama yok yok. Yeniden aramadı muhtemelen benim görüşmek istemediğini düşündü. Aklımı kaçırmasam iyi, kız bir şekilde bana ulaşmanın yolunu bulmuş ama işe bakın ki görüşememiş. Cep telefonu numaramı da Zemheri Beyin talimatıyla kimseyle paylaşmıyorlarmış, neymiş herkesin telefonunu açıyormuşum, kim dost kim düşman belli olmazmış, canımı tehlikeye atıyormuşum, kim yardım istese kendim koşuyormuşum, yoruluyormuşum! Vah vah, incilerim dökülmeseydi bari.. O buzdan adama da ayrı soracağım hesabını zaten. Yahu haftalardır o kızdan küçücük bir haber almaya çalışıyoruz, gece uykum uyuyamaz oldum vicdan azabından ama gelin görün ki 50 küsur yaşında kadının incisi dökülmesin diye gencecik bir fidan bir başına bırakıldı.. Ben ki kardeşine yetişememiş bir ablayım olay benim için sadece birine yardım etmek değil ki! Zemheri eli boş döndü bir de Kaliforniya'dan. Adamı buldunuz madem kızı nasıl bulamadınız diyorum. Biz adamı alınca kız da kaçmış fırsattan istifade diyor. Böyle bir zafiyetin izahı yok, nasıl bir kişi bile görmez kızın gidişini. 100 kadar adamla bastın mekanı yani o kızın bir başına çıkabilmesi im-kan-sız! Yemin ediyorum gırtlağına yapışmamak için zor tutuyorum kendimi. Bu Zemheri Yiğiter yaşlandı tamam da o sözüm ona ateşin çocuğuna ne oldu acaba??? Ne zaman arasam "hallediyorum anne, merak etme o iş bende anne, nerdeyse buldum anne" deyip oyalıyor beni. Ben Kenan'ı çok iyi tanırım ve adım kadar eminim ki bu eşek sıpası bir şeyler saklıyor. Bu iş böyle olmayacak anladım. Benim bir an evvel Kaliforniya'ya gitmem lazım! Ne zaman işi savsaklayıp erkeklere bıraksam bir de arkalarından benim toplamam gerekiyor!!! İyi ya toplarız. 🥀 Şimal 1 haftadır Dan Bey'in yanında çalışıyorum bu sürede de bana burada işime yarayacak ingilizce kelime ve kalıpların listesini çıkarmış sağ olsun. Her gün onları tekrar ediyorum, hiç değilse ezber edeyim diye, ayrıca benimle konuşurken her bir kelimeyi tane tane söylüyor ve garip bir şekilde onun konuşmalarını anlıyorum ama diğer insanlar için bu geçerli değil tabi. Yine de cesur ol dedi Dan Bey, dili kullanmaktan çekinme ya da yanlış mı konuşuyorum diye düşünme, karşındaki elbet anlar seni dedi. Ben de çalışanlarla falan minik minik konuşmaya çalışıyorum işte. Alıştım buraya. Yani alıştım sanırım ya da kabullendim. Şery gibi bir isimle hitap ediyorlar bana Şimal Türkçe olduğu için kullanmıyorlar. Bu isim de kulağıma komik geliyor ama yadırgamıyorum artık. İnsan ne garip bir varlık su misali hemen olduğu kabın şeklini alıveriyor. Benimki de o hesap. Kendi yolumda akamıyorsam bari kabımın şeklini alayım diyorum.. Gülce Hanım'ı ve Yiğiterleri aramayı bıraktım, uzun süre cevap vermediklerine göre, aptal olmaya gerek yok demek ki görüşmek istemiyorlar. Haklılar aslında başlarına niye bela alsınlar ki.. Ben de her türlü legal yoldan ümidimi kestim zaten. Benim hangi işim kolay oldu ki bu olsun. Mücadele göbek adım olmuş resmen. Ümidimi kaybetmemeye çalışıyorum Meryem abla da çok yardımcı oluyor ama tehlike hala devam ediyor benim için. Dün mesela Meryem ablanın mekanına italyan birkaç kadın gelmiş, onun dediğine göre Moretti'nin çevresinden birileri. Onlar beni bilmez belki mevzuyu bile bilmiyorlardır ama sinek murdar değil mide bulandırır dedikleri de bu. İş yerinden eve geçtiğim an burnumu bile çıkarmıyorum dışarıya.. Günlerce güneşsiz havasız bir odada kaldıysam bunun da üstesinden gelirim Allah'ın izniyle. Bu arada da boş durmadım tabi kaçak yollarla ülkeme dönüş yollarını arıyorum. Bunu sadece Meryem abla biliyor bu sebeple de sen sakın kimseyle yüz yüze görüşme, ben görüşeyim dedi. Belki adamların bağlantısı vardır bana ulaşır diye. Bana da mantıklı gelince biraz el altından araştırmaya başladık ama bulmak ne mümkün o kadar iyi kamufle oluyorlar ki anlamak imkansız, Meryem abla bazı mekanlarda birilerini soruşturunca bir gün pat diye bir adam gelmiş onun iş yerine. "Beni arıyormuşsunuz" diye. Meryem abla önce anlamamış tabi ama sonra aymış duruma ve hemen durumu anlatmış adam da yardımcı olurum demiş ama karşılığında istediği tutar 100 bin dolar. Dan Bey bana aylık 4 bin dolar ödeyecek. Genelde elit kesim geldiği için bahşiş olayı da çok iyi oluyormuş. Aylık kazancın 5 bini bulur dedi. Meryem ablanın da birikmiş 30 bin doları varmış. İstemem desem de dinlemedi, zor günler için biriktirildi bu para şimdi kullanmayacaksam ne zaman kullanayım dedi. Hayatınız boyunca bırakın destek görmeyi sürekli sağınızdan solunuzdan kemirilince böyle durumlar mahvediyor sizi. İster istemez çok mu zordu bu alternatif de benim ailem benim yanımda olmadı diyorum. Meryem abla ki el sayılır hiç düşünmeden tüm birikmişini vermekten bahsediyor bana bu kolay bir şey mi? Allah ondan da razı olsun.. Yani kaba bir hesapla yaklaşık bir sene gibi bir zamanda parayı toparlayabiliyorum ama benim öyle bir zamanım olmadığı için Meryem abladan pazarlık yapmasını istedim adamla. Baştan 50 bin dolar vereyim Türkiye'ye dönünce de kalanını vereyim dedim. O da adamla konuşmuş senet imzalarsan olur demiş mecburen kabul ettim. Yani 5-6 ay içinde gidebileceğim böylece.. Çok sıkı çalışmam şart, eğer dilimi biraz geliştirebilirsem ek iş de yapmak istiyorum bakalım.. Artık hayatımı geri almak istiyorum, biraz da benim lehime bir şeyler olsun istiyorum.. Çok mu zor... Bu motivasyonla da işime dört elle sarıldım. Her gün makyaj yap lens tak falan hiç hazzetmiyorum ama mecburen yapıyorum saçlarımı da kısa kesti Meryem abla, bu hali de fena olmadı aslında. Yine normal bir mesai gününde arka tarafta bir yandan mutfak işlerine yardım edip bir yandan benden istenen içecekleri hazırlamak için uğraşıyorken Dan Bey geldi. "Şery akşam için önemli misafirlerimiz olacak" dedi. Her gün aynı konuşmayı yapıyoruz, her gün muhakkak önemli birileri geliyor. Bu sebeple dikkatle dinlemeye başladım. "Senin Türk kahven buraya resmen prestij kazandırdı yine yapmanı istiyorum senin dediğin markadan getirttim Türkiye'den." "Tabi Dan Bey memnuniyetle." "Bir de geçen gece Fransız davetlilere hazırladığın bir içecek vardı neydi o?" "Evet benim spesiyelim olan soğuk içecek" "Ondan bugün de yapmanı istiyorum neydi adı?" "Lavanta balı" "Tamamdır kızım ellerine sağlık" "Teşekkür ederim Dan Bey." O gidince kaldığım yerden devam ettim hazırlıklara, Türk kahvesini bilmiyorlar inanabiliyor musunuz.. Biz bir bu alanda bir dünya markasıyız bence. Ben de gelen misafirler ikram olarak birkaç kez yapmıştım ondan sonra gelenler hep istemeye başladı, gündüzleri sırf Türk kahvesi içmek için gelenler oluyor hatta.. Akşam olduğunda içeriye davetlilerin geldiği bilgisi paylaşıldı. Biz de hazırlıklarımızı hızlandırdık, önden benim hazırladım Lavanta balını ikram edecektik, çok güzel ferah bir içecek bu benim kat karıştır tariflerimden biri. Sodanın içine konan birkaç meyve ve aroma ile hazırlanıyor ve mideyi çok rahatlatıyor gerçekten. Ben hazırladım garsonlar hemen alıp çıkardılar. 15 davetli var mekanda bu akşam başka kimse yok. İşte bu ilk.. Ben ön tarafa geçmiyorum hiç zaten, bu sebeple sorun da değil. Biz yemek hazırlığına başlamışken garsonlardan biri geldi. "Şery senin içeceklerden birer tane daha istiyorlar" "Tamam" deyip hemen bir tepsi daha hazırladım. O onları yukarı çıkarırken Dan Bey geldi. "Şery harikasın kızım, içeceğine bayıldı misafirler" "Çok sevindim Dan Bey" "Türk kahvelerini de hazırlarsın yemek sonrası o küçük lokumlardan da getirttim." "Tabi hazırlarım merak etmeyin" İçerideki hararetli konuşmalar kulağımıza geliyor ama bizi ilgilendirmiyor elbet zaten İngilizce konuşmuyorlar daha İngilizceyi çözemedim başka dili ne bileyim. Ben tabakları silme işini de halledince kahve yapmamı söylediler. Bakır cezvede yapıyorum Meryem abla sağ olsun onda varmış o vermişti bir de kum istedim tarif ettiğim şekilde hazırladılar ve kumda yapıyorum, bu lezzeti bilen bilir.. Kahveleri yaptım ben burada hep az şekerli yapıyorum ama sonrasında gelenler muhakkak sade ve şekerli olarak da tatmak istiyor. Kahveler hazır olunca garsona verdim götürdü, aradan 10 dakika geçmişti ki yeniden geldi bir daha istiyorlar ama şeker olmayacakmış içinde dedi. Yaptım onu da götürdü ama 10 dakika sonra yeniden geldi bir daha istiyorlar dedi. "Ya sabır hayrat var sanki burda" diye Türkçe söylendim ki bir ses... Başımdan aşağı kaynar sular döken tırnak ucumdan saç telime kadar titreten o ses. "Muhteşem olmuş hanımefendi Türkiye'de bile bu kadar iyisini içmedim. Bizzat teşekkür etmek istedim.." Massimo Moretti... Dik dur Şimal o seni tanımıyor o Poleessa'yı tanıyor. Usulca döndüm arkamı. "Afiyet olsun" dedim mecburen o Türkçe konuşunca aynı şekilde. Elini uzattı hayır hayır dokunmasını istemiyorum kimsenin bana. Aldınız benden alacağınızı artık olmaz... "Kusura bakmayın beyefendi ben müslümanım karşı cinsle tokalaşmıyorum." Yüzüme baktı, sert bakışlarının altında parlayan bir şey var. Biraz süzdü beni. "Çok özür dilerim bu konuda hassas olmalıydım inanın her zaman böyle kaba değilimdir. Tanıştığımıza memnun oldum" "Teşekkür ederim" deyip döndüm önüme.. Allah'tan daha fazla kalmadan ilerlemeye başladı o arada İtalyanca bir şey söyledi ama ben anlamadım. Yanımdaki onlara servis yapan garsonun seslenmesiyle ona döndüm. "Tanıyor musun onu?" Bir şey çaktırmadım hayır, kimse bir şey anlamış olamaz. Sakince cevap verdim. "Hayır" "Bana öyle geldi demek ki?" "Neden öyle söyledin" diyorum ama çocuğun Türkçesi o kadar zayıfki anlamam için benim de sözlüğe ihtiyacım var. Yüreğim ağzımda dinliyorum, farklı bir şey mi oldu diye.. "Giderken söylediği sözü duymadın mı?" Sinirlendim iyice şimdi suratına güzel bir tokat yiyecek.. "George hani ben dil bilmiyorum ya.. Hatırladın mı?" Ahh sori sori falan yapıyor bide. Sevimsiz şey. Ön yargıyı sevmiyorum ama bu çocuğun kibri beni sınıyor. Gözde garson, 4 dil biliyor patron kadar forsu var falan filan.. O da bunu sonuna kadar kullanıyor.. "Ne dedi giderken" Omuzlarını silkti sanki önemsiz bir şey gibi ama ben küçük dilime kadar yutmuş olabilirim duyduğum şeyle... "Nihayet buldum seni" dedi...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE