LANETİN BAŞLANGICI

584 Kelimeler
Bugün normalde uyandığım saatten daha erken bir saatte uyandım.Aslında çok erken sayılmaz çünkü saat çoktan 7 olmuştu bile.İşe gitmek için hazırlanmam gerekiyordu.Bir şirkette sekreter olarak çalışıyordum.Biliyorum...çok iyi bir meslek değil ama hayatımı sürdürebilmek için yeterli.Biliyorum, çoğu kişiden daha iyi bir mesleğe sahibim ama benim hayalim her zaman yazar olmaktı. Bu hayalimi ise ailem yüzünden gerçekleştiremedim.Ailemden hep nefret ederek yaşadım, fakat onlara nankörlük mü yapıyorum acaba diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü benden sadece tek bir şey istiyorlardı… başarılı bir insan olmamı... Her neyse… İşin komik olan tarafı, patronumuza âşığım.Ah, biliyorum, biliyorum… Bu çok klasik bir şey: patron–sekreter ilişkisi. Fakat o benden hoşlanmıyor, yani endişe etmeye gerek yok.Fakat bazen kendimi, onunla ilgili hayaller kurmaktan alıkoyamıyorum...Ve ayrıca bu durumu o kadar kafaya taktım ki artık rüyalarıma girmeye başladı. Bugün ‘Ne giysem?’ diye düşünürken, beyaz çizgili gri bir takım giymeye karar verdim.Her gün olduğu gibi koyu bir göz makyajı yapıp, kırmızı bir ruj sürdüm.Belki de abartılı olmuştu, fakat umurumda bile değildi; çünkü güzel olmak benim en temel hakkımdı.Kırmızı bir stiletto giymiş, kırmızı rugan bir çanta takarak kombinimi tamamlamıştım.Aynaya bakıp, ‘Bugün de çok güzelsin, Divya’ dedim kendi kendime.Hayır… Kendini beğenmiş ve egoist birisi değilim; psikiyatristin verdiği görevi yerine getirmeye çalışan bir kadınım sadece.Bazen kendi kendime düşünüyorum: Bu olayı daha ne kadar devam ettirmem gerekiyor? Şirkete vardım ve kapıdan içeri girer girmez ne kadar güzel olduğumu fark ettim. Ya da belki sadece dikkat çekici ya da abartılıydım… Bilemiyorum, fakat herkesin bana bakması hoşuma gitmişti.İlk iltifat, şirketteki en yakın arkadaşımdan gelmişti: Betty…''Vayyy, sanki tüm kötü ruhları öldürmeye yemin etmiş bir prenses gibi duruyorsun, hahaha!''Bu bir iltifattı, fakat içten içe olan kıskançlığını anlamıştım ve bu beni rahatsız ediyordu; fakat gülümseyip ona teşekkür ettim.Benden nefret ediyordu ve beni kıskanıyordu, bunu biliyorum; ama bildiğimi ona belli etmiyordum. Bana karşı olan davranışlarını ve bana alttan alta laf sokma çabalarını biliyordum.Bazı zamanlar onunla olan arkadaşlığımı bitirip kendime saygı duymak istiyorum; fakat aynı yerde çalıştığımız için bu pek mümkün değil... İlk iş olarak yapılacak işlerin listesini çıkarıp patronun yanına gittim ve o da onaylarsa, tüm işleri yapıp erken çıkmayı hedefledim; çünkü bugün arkadaşımla buluşacaktım.Listeyi patron David'e gösterdim ve listeyi elinde tutarken listeyle hiç ilgilenmedi; ilgisi daha çok bana karşıydı.Kısık bir sesle, 'Bugün harika görünüyorsun Divya...' diyerek gözlerimin fal taşı gibi açılmasına neden oldu.Sanki... benden hoşlanıyormuş gibi söylemişti, fakat kendimi kandırmanın ne anlamı vardı ki diye düşünürken gözlerimi kapattım. Biraz uzun bir süre kapalı tutmuştum, 3 saniye kadar... ve bu, hayatımın değişmesine sebep olacak bir olaydı. O 3 saniye içinde David’in bana söyleyeceği şeyleri görmüştüm ve buna inanmak istememiştim. 'Hadi ama, Divya,' demiştim kendi kendime. 'Hayal kurmanın dozunu arttırdın, fakat bunu iş yerinde yapma...' diye söylendim kendi kendime.Gözlerimi açtıktan sonra, David’in bana karşı kurduğu cümleyle olduğum yerde düşecek, bayılacak gibi hissettim... Bana şu cümleyi kurmuştu...'' Düşünüyordum da, Divya.Bugün erken çıkarsan birlikte yemek yemek ister misin?''Gözlerimi açtıktan sonra...Az önce gördüğüm ve hayal sandığım anı şu anda yaşıyordum... Bir daha gözlerimi kapattım ve bu gücü doğrulamak istemiştim. Gördüğüm şey şuydu: Kapıyı birisinin çalması ve içeri Betty'nin girmesiydi.Gözlerimi açtıktan sonra, kapıdan gelen tıklama sesiyle vücudum titremeye başladı. İçeriye Betty girmişti ve bize bakıyordu. 'Bay Harrison...' demişti, anlam veremediğim bir ilgiyle; sanki ona âşıkmış gibiydi. Fakat David Harrison, yani hoşlandığım patronumuz, ona hiç ilgi göstermeden hâlâ bana bakıyordu ve kurduğu bir cümleyle Betty’ye bakmama neden oldu: ''Hâlâ yemek teklifime cevap vermediniz, Bayan Miller...'' Betty’ye bakıp ona gülümsedim. Fakat bu gülümseme hoş bir gülümseme değildi… David’e karşı olan hoşlantısını bitirmek amaçlı bir gülümsemeydi; bir zafer gülümsemesiydi. ‘David… O benim,’ dermişcesine ona gülümsüyordum ve David’e dönüp teklifini kabul ettiğimi söyledim.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE