BÖLÜM 23

888 Kelimeler
Geçidin içine adım attıkları an, Elara’nın ciğerleri sanki boşluğa çekilmiş gibi daraldı. Ne nefes vardı orada, ne de zaman. Her şey, siyah ve beyazın birbirine karıştığı, sınırları olmayan bir boşluktu. Işık parçacıkları havada süzülüyor, gölgeler onlara dokunmaya çalışır gibi kıvrılıyordu. Elara’nın kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki, göğüs kafesinden kopacak sandı. Çevresine baktığında, Lucien’in sert ve dikkatli yüzünü gördü. Onun varlığı, fırtınada tutunacak bir kaya gibiydi. Diğer yanda ise Raphien duruyordu; gözleri bu gri boşlukta bile alev gibi parlıyordu. Sanki bu yer, onun doğasına daha yakın, daha tanıdık bir mekândı. “Elini bırakma.” dedi Lucien, sesi yankı gibi çoğaldı. “Burada tek başına kalırsan, kim olduğunu bile hatırlayamazsın.” Raphien ona doğru bir adım attı. “Ama bazen kim olduğunu unutmak, gerçek seni bulmanın tek yoludur.” Elara, ikisinin arasına sıkışmıştı. Mührü boğazında yanıyor, damarlarından ateş gibi yayılıyordu. Zihninde annesinin silik görüntüsü belirdi. Bir kadın sesi fısıldadı: “Elara… biz hep buradaydık. Kan, geçidi hatırlar. Sen hatırlamazsan, seni yutar.” Elara dizlerinin bağı çözülür gibi oldu. Ellerini şakaklarına bastırdı. “Annem… onu gördüm.” Lucien hemen eğildi, gözleri titrek bir öfkeyle parladı. “Bu senin zihnine oyun oynuyor. Onu dinleme.” Raphien, başını yavaşça salladı. “Hayır. Bu gerçek. Avcı kanı, burada yankı bulur. Senin annen geçitten geçmişti, Elara. Ve sen onun mirasısın.” Elara, iki sesi aynı anda işitiyordu. Biri korumak isteyen, diğeriyse onu gerçeğe sürükleyen. Hangisinin doğru olduğunu bilmeden, mühürden yayılan ışık avuçlarına aktı. Ellerinde küçük kıvılcımlar belirdi. Lucien’in yüzü gerildi. “Hayır… çok hızlı oluyor.” Raphien’in bakışları karanlıkla alev arasında gidip geldi. “Hayır, olması gereken bu.” Boşluk titredi. Gölgeler çığlıklar gibi yükseldi, ışık parçacıkları hızla çoğaldı. Ve Elara’nın zihninde tek bir cümle yankılandı: “Ya geçidi aş… ya da kaybol.” Elara gözlerini açtı. Artık seçimin eşiğindeydi. Elara’nın ayaklarının altındaki zemin çatladı. Oysa burası bir zemin değildi; boşluğun kendisi, sanki onun için yol gibi şekillenmişti. Çatlaklardan siyah dumanlar fışkırdı, ardından bir ayna gibi parlayan yüzeyler ortaya çıktı. Her yüzeyde başka bir sahne beliriyordu. Elara ürpererek geriye çekildi, ama mühür onu ileriye doğru itti. İlk aynada annesini gördü. Nemoris’te, küçük bir kızken ona şarkı söylediği an. Ses sıcak, gözleri ışıl ışıldı. Elara’nın boğazı düğümlendi. “Anne…” diye fısıldadı. Elini uzattı, ama görüntü dalgalanarak dağıldı. Yerine kan içinde bir kadın silueti belirdi. Annesi yerde yatıyordu, gözlerinde hayat sönüyordu. Elara çığlık attı. “Hayır! Bu gerçek değil!” Lucien hemen yanında belirdi, elini onun omzuna koydu. “Dinleme. Bu geçidin oyunu. Senin korkularını kullanıyor.” Ama Raphien konuşmadı. Gözleri, görüntüye kilitlenmişti. Çenesindeki kaslar gerilmişti. Onun yüzünde ilk kez pişmanlık, hatta kırık bir özlem belirdi. Sonra ikinci bir ayna açıldı. Bu kez Raphien’i gösteriyordu. Kanatları bembeyaz, gözleri saf ve berraktı. Göklerin en parlak meleklerinden biriydi. Diğerleri ona saygıyla eğiliyor, onun adını fısıldıyordu: “Raphiel…” Elara nefesini tuttu. Bu isim ona yabancı değildi. Kalbinin derinliklerinde yankılanıyordu sanki. “Raphiel…” diye tekrarladı. Raphien gözlerini kapadı, sesi karanlık ve ağır çıktı. “O artık ben değilim.” Ayna çatladı. Beyaz kanatlar karardı, siyah tüyler yere döküldü. Raphien gökten düşerken çığlıklar atıyordu. Elleri göğe uzanıyordu ama kimse tutmuyordu. Gözleri Elara’ya döndü ve dudakları bir cümle fısıldadı: “Ben seçildim… ya da lanetlendim.” Elara irkilerek geri adım attı. “Sen… neden düştün?” Raphien bakışlarını kaçırmadı. Gözlerinde ilk kez tamamen çıplak bir acı vardı. “Çünkü ben sorguladım. Tanrı’nın sessizliğini, emirlerin acımasızlığını… Ve sonra senin annen geldi. Onun için değil, onun gibiler için düştüm. İnsan için.” Lucien aniden öne atıldı, sesi buz gibi sertti. “Yalan söylüyor. Senin annenin düşüşüyle ilgisi yok. Onun yolu karanlıktı, kendi gururunun peşinden gitti.” Raphien’in sesi alçaldı ama her kelimesi yankılandı. “Ben gururum için değil, özgür irade için düştüm. İnanmak istediğim şeyi seçmek için. Ve şimdi Elara, sen de seçmek zorundasın.” Elara’nın mühürü daha da sıcaklaştı. Boğazındaki sembol kırmızıya çaldı, damarları boyunca ışık yayıldı. Aynalar birbiri ardına patlamaya başladı. Her patlamada başka sahneler belirdi: — Lucien’in bir zamanlar göğün ordusunda kanlı savaşlara katıldığı anlar. Gözlerinde hiç görmediği bir acıma ve yıkım vardı. — Raphien’in insanlara dokunmaya çalıştığı ama her defasında ellerinin karanlığa bulanması. — Annesinin göğsünde gizlenen, mühürle aynı sembol. Elara dizlerinin üstüne çöktü. Görüntüler beynini parçalıyordu. “Yeter!” diye bağırdı. “Bunların hepsini taşımamı bekleyemezsiniz!” Gökyüzü yarıldı. Bu kez devasa bir gölge indi. Bir kadın silueti… ama yüzü görünmüyordu. Annesinin sesine çok benzeyen bir ses yankılandı. “Elara Valen… Seçim senin. Avcı soyunun zincirini sürdürecek misin, yoksa karanlığın yankısını mı kabul edeceksin?” Elara ayağa kalktı, gözyaşları yanaklarına süzülüyordu. Kalbi paramparça gibiydi. Bir yanda Lucien’in katı koruyuculuğu, diğer yanda Raphien’in yanmış ama hâlâ parlayan isyanı. Raphien ona doğru bir adım attı. Elini uzattı, sesi yumuşaktı. “Geçidi yalnız aşamazsın. Ama benimle… gökyüzünün bile unuttuğu bir yol açabiliriz.” Lucien ise onun önüne geçti, kalkan gibi. “Hayır. Onunla gidersen avcılığın ölür. İnsanlığın da. O seni kendi karanlığına zincirleyecek.” Elara, mühürden gelen titreşimle irkildi. Boğazında fısıltılar çoğaldı: “Her seçim bir iz bırakır… bazı izler sonsuza kadar kalır.” Kollarını yanına indirdi. Dudakları titredi ama kararlıydı. “Ben… kendi yolumu bulacağım. Ne senin dediğin gibi Lucien, ne de senin gibi Raphien. Benim yolum olacak.” Boşluk gürledi. Gölgeler çığlık atarak dağıldı, ışık parçaları patladı. Elara’nın bedeni bir an parladı, sanki içindeki mühür kendi başına cevap vermişti. Sonra her şey karardı. Ve Elara kendini yine Nemoris’in ormanında, dizlerinin üzerinde buldu. Göğsü yanıyordu, ama kalbi… ilk kez
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE