BÖLÜM 11

849 Kelimeler
Elara, yatak odasının loş ışığında sabaha kadar gözünü kırpmadan yatakta oturdu. Ellerini dizlerinin üzerinde kenetlemiş, boşluğa bakan gözlerle gecenin her saniyesini hatırlıyordu. Raphien’in sözleri kulaklarında yankılanmaya devam ediyordu: “Beni asla sevmemelisin…” Bu uyarının ardında bir sır gizliydi. Hem onu uzaklaştırmak istiyor hem de yaklaşmasına izin veriyordu. Kendi içinde savaşan bu çelişki, Elara’nın zihnini paramparça ediyordu. Kalbinin atışları sakinleşmiyor, nefesi göğsünde sıkışıp kalıyordu. Sabah olduğunda, annesinin mutfaktan gelen kahvaltı sesleri normal bir günün başladığını gösterse de Elara için hiçbir şey normal değildi. Aynaya baktığında göz altlarının morardığını, yüzünde bir yabancıya ait gibi duran sertliği fark etti. İçinde bir şeyler uyanıyordu; daha keskin, daha güçlü, daha… tehlikeli. Mutfakta annesi masaya tabakları dizerken, Elara onun yüzünü uzun süre inceledi. Artık annesinin sırlarını sorgulamadan duramıyordu. Sessizliği bozdu: “Anne.” Kadın başını kaldırdı, gülümsemeye çalıştı. “Ne oldu tatlım?” Elara ellerini masaya bastı, gözlerini annesinden ayırmadan konuştu. “Benden sakladığın bir şey var. Dün gece… farklı bir şey yaşadım. Ve artık eminim. Ben sıradan değilim.” Annesinin yüzündeki gülümseme dondu. Elara’nın içini burkan bir sessizlik yayıldı. Sonunda kadın derin bir nefes aldı, sandalyeye oturdu. Elleri titriyordu. “Bunu sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum.” Elara’nın kalbi hızlandı. “Demek doğru… Ben farklıyım. Söyle, ne sakladın benden?” Annesinin gözlerinde hem korku hem gurur vardı. “Soyumuz… sıradan insanların soyundan gelmiyor Elara. Bizler… bir zamanlar düşmüş meleklerin izini süren avcıların kanındanız.” Elara’nın zihni dondu. Kalbinin çarpıntısı kulaklarında uğuldayan bir davul gibi yankılandı. “Avcıların…” diye fısıldadı, dudakları titreyerek. Annesi başını eğdi. “Evet. Nesiller boyu bize bu güç aktarılır. Bazen uyur, bazen uyanır. Senin içinde de vardı. Ama senin kaderin… diğerlerinden daha farklı olacak gibi görünüyor.” Elara birden ayağa kalktı, sandalyesi yere devrildi. O an Raphien’in gözleri zihninde belirdi. Düşmüş bir melek… Ve kendisinin avcı soyundan gelişi. Bu gerçek, ikisi arasında aşılmaz bir uçurum demekti. Ama kalbi haykırıyordu. Uçurum ne kadar derin olursa olsun, orada durup geri dönemeyeceğini biliyordu. Raphien gecenin karanlığında şehrin dışında, ormana uzanan kayalıkların üzerinde tek başına duruyordu. Gözlerini kapatmış, içindeki öfkeyi dizginlemeye çalışıyordu. Gecenin rüzgârı siyah saçlarını savururken, kanatlarının yokluğunu her zamankinden daha ağır hissediyordu. Bir zamanlar göğe aitti. Şimdi ise yeryüzüne zincirlenmiş, lanetli bir varlık olarak yaşamaya mahkûmdu. Karanlığın gölgesinde dolaşırken, aklından bir türlü silinmeyen tek şey vardı: Elara. Onun gözleri… ışığı taşıyordu. Ama Raphien biliyordu ki bu ışık, kendisi için yanmıyordu. Onu yakıp kül edecek bir ateşti. Dudaklarından hırıltılı bir fısıltı döküldü. “Neden… neden karşıma çıktın?” Bir an sessizlik çöktü, sonra derinlerden tanıdık bir ses zihninde yankılandı. Kendi içindeki düşmüş yanından gelen, her an kulağına fısıldayan o uğursuz ses: “Onu unutamazsın. Çünkü o senin son kalan bağın. Ama aynı zamanda seni yok edecek kişi de o olacak.” Raphien kaşlarını çattı, yumruklarını sıktı. “Sus.” Ama ses susmadı. “Onun soyunu biliyorsun. Avcıların kanından geliyor. Senin gibi olanları avlamak için doğmuş bir soy. Onun kaderinde seni öldürmek var, Raphien. Ve sen hâlâ ona bakmaya cesaret ediyorsun.” Sözler boğazına bir düğüm gibi oturdu. Elara’nın avcı soyundan geldiğini biliyordu. Daha o farkında değilken bile, Raphien onun kanında gizli gücü hissetmişti. Her bakışında, her nefesinde, o kadim mirasın izlerini görüyordu. Yine de kalbi, aklının çığlıklarını susturuyordu. Kayalığın kenarına doğru bir adım attı. Gece gökyüzünde yıldızlar parıldıyordu ama onun için hepsi solgundu. Bir zamanlar onlara dokunabilecek kadar yakınken, şimdi onlara bakmaya bile hakkı yoktu. Gözlerini kapattığında Elara’nın yüzü zihninde belirdi. Dudaklarının kıvrımı, bakışlarının kararsızlığı, sesinin kırılganlığı… Hepsi içinde geri dönüşü olmayan bir yangın çıkarıyordu. “Benden uzak durmalısın Elara” diye fısıldadı kendi kendine. “Çünkü seni sevdiğim an… senin sonun olabilirim.” Ama içten içe biliyordu. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, kalbinin onunla aynı gölgede atmaktan vazgeçmeyeceğini. Ve belki de bu hikâyenin en tehlikeli yanı buydu. Raphien sessizliğin içinden gelen çıtırtıyı duydu. Arkasını döndüğünde, ağaçların arasından geçen gölgelere dikkat kesildi. Burası normal bir orman değildi. Gecenin en yoğun saatlerinde, gölgeler bile kendisine ait değildi. Gözleri parladı, içindeki eski güç kırıntıları bir anlığına yüzeye çıktı. Ama hemen geri bastırdı. Çünkü gücü kullandığı her an, karanlığa daha çok batıyordu. “Yine onlar…” diye fısıldadı. Karanlık yaratıklar, düşmüşlerin açgözlü artıkları, gecenin içinde gizlenen varlıklar. Elara’nın adını bile duymaları yeterdi, izini sürmeye başlamak için. Bir an kalbi sıkıştı. Elara’nın bundan haberi yoktu. Henüz kendi soyunun bile farkında değildi. Avcıların kanını taşıdığını bilmediği gibi, o kanın onu ne büyük bir savaşa sürükleyeceğini de bilmiyordu. Raphien dişlerini sıktı. Elara’ya yaklaşmakla onu daha büyük bir tehlikeye attığını biliyordu. Ama geri çekilmek de imkânsızdı. Çünkü her an, her nefes, onu düşünmeden yaşamak mümkün değildi. Karanlığın içinden bir fısıltı daha geldi. Bu kez kendi zihninden değil, dışarıdan. “Onu koruyamazsın. Onu biz alacağız.” Raphien’in gözleri ateş gibi parladı. Bir adım ileri atarak gölgelerin içine doğru baktı. “Yaklaşmaya cüret ederseniz, kendi ellerimle sizi yok ederim.” Orman yeniden sessizleşti ama tehdit havada asılı kaldı. Başını ellerinin arasına aldı. İçinde iki savaş vardı: Bir yanda Elara’yı koruma arzusu, diğer yanda ondan uzak durması gerektiğini haykıran laneti. Gökyüzüne baktı, yıldızların arasındaki boşluklara. Sessiz bir dua mırıldandı, kendisine ait olmayan bir lütfu ister gibi. “Elara… keşke beni hiç tanımasaydın.” Ama kalbinin en derininde, onunla kaderinin çoktan bağlandığını biliyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE